Yatış Pozisyonu, Sağlık ve İç Organlar

742

Yeni olarak satın aldığımız her üründe bir kullanım kılavuzu vardır. Dikkatlice okunur, alınan ürün tavsiyelere göre kullanılırsa, eşyanın ömrü o nispette uzun olur. Bu bir nevi, eşyayı korumaktır. İnsan vücudu da böyledir. Korunması için kullanım kılavuzu gerekmektedir. Kalça ekleminin kullanım ömrü ortalama yüzyıldır. Küçük travmalarla kalçamızı zorlayarak kullanırsak, kireçlenmeler olur ve şikayetsiz kullanım süresi kısalır. Aynı şekilde dişlerimizi fırçalar, tavsiyelere uyarsak çürümelere pek rastlanmaz. Koruyucu hekimlikle birçok hastalığın oluşması önlenebilir.

Peygamber Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) koruyucu hekimliğe, tedavi hekimliğinden daha çok önem vermiştir. Koruyucu hekimlikle ilgili birçok hadîs-i şerif vardır. Bu nurlu beyanlardan uyku ve yatış pozisyonu ile ilgili olan hadîslere kısaca göz atacak olursak:

Yatış Pozisyonu ilgili Hadîsler

1 – “Sizden biriniz yatağına yatacağı zaman elbisesinin ucuyla yatağını çırpsın. Çünkü kimse yatağından kalkıp gittikten sonra yatağına ne olduğunu bilemez. Sonra sağ yanı üzerine yatıp şöyle duâ etsin:

Ey Rabbim!.. Senin adınla yanımı yere koydum, eğer bu yatışımda ruhumu alırsan ona merhamet eyle, eğer almayıp salıverirsen iyi kimseleri koruduğun gibi onu da koru.

2- Peygamber Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) yatağına girdiğinde sağ tarafına yatar ve sonra da “İlâhî!.. Kendimi sana teslim ettim. Yüzümü sana tevcih ettim, işlerimi sana emanet ettim. Sevabını ümit ederek ve azabından korkarak sana sığındım. Senden başka kendisine sığınacak ve korunacak kimse yoktur. Gönderdiğin kitaplara ve yolladığın peygamberlere iman ettim” derdi.”

3- Hazreti Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem) yatarken elini yanağının altına kor ardından da “Allah’ım Senin isminle dirilir, Senin isminle ölürüm.” diye dua ederdi.

Uyandığı zaman da; “Bizi öldükten sonra dirilten Allah’a hamd olsun ki, kıyamette O’nun huzurunda haşrolunacağız.” buyururdu.

Yatış pozisyonuna ait olan hadîslerden anlaşılacağı gibi Peygamber Efendimiz (s.a.s) yatarken sağ elini yanağının altına koyar, sağ yanı üzerine yatar.

Yatış Pozisyonunun Fizyolojik Gerçekleri

Egzersiz anında organların oksijen ihtiyacı daha çok, istirahatte (uyku anında) ise, daha azdır. Bu ihtiyacın ayarlanmasında dolaşım sisteminin rolü büyüktür. Uyku esnasında önce kalp atım hızı yavaşlar. Ortalama hız 70’e iner ve fazlalık kan toplardamarlarda depo edilir.

Anatomik olarak, kalbe kan getiren toplardamarlar (venler) kalbin sağından, kanı vücuda dağıtan atar damar (aort) ise soldan çıkış yapar. Kalbin az kan atabilmesi için toplardamarlarda, karaciğerde, portal ven de (sindirilmiş besinleri karaciğere getiren toplardamarlar) fazla kan depolanır. Depolama olayına yardımcı olmak için sağa yatmak gereklidir. Çünkü yer çekimi etkisiyle depolanma daha kolay olacaktır.

Sağa yatarak uykuya başlama, hem kanın depolanması açısından, hem de organların azalmış oksijen ihtiyacına az kanla cevap veren kalbin düşük atım sayısına yardım etme bakımından en uygun pozisyon olacaktır. Kalp atım hızını ve atım hacmini (debi) ayarlayarak organlara vereceği kan miktarını ayarlar. Gece uykuda parasempatik sistemin hâkim olmasından dolayı kalp atım sayısı ve debisi düşer. Venöz sistemde kan göllenmezse kalbe dönen kan miktarı artar ve parasempatik sinir sistemi hâkimiyetine ters bir olay olur.

Uykuda, dokuların kan ihtiyacı az olduğundan dolayı parasempatik aktivite, toplardamar sisteminde kanın depolanması gerekliliğini doğurur. Bu da sağa yatış pozisyonu ile mümkün olur.

Karaciğerin ağırlıklı kısmının vücudumuzun sağ tarafında kalması, ince bağırsağın kalın bağırsağa sağ taraftan açılması gibi ancak anatomi tahsili ile bilinebilecek özelliklerden haberdâr olmadığı halde tamamen fıtrî olan yeme içme ve istirahat etme gibi davranışlarındaki ideal ölçüler, Peygamberimizin Allah’ın terbiyesi altında yaşadığının bir nevi göstergesidir.

İnsan kalbi normalde dakikada 13-15 litre kanı pompalama kapasitesine sahiptir. Fakat istirahat hâlinde ise 3-5 litre kanı pompalar. Uykuda kalp debisini (atım hacmini) düşürmek için kalbin sağ kulakçığına toplardamar dönüşünü azaltmak lâzımdır. Bu da kalbe dönen ana damarlarda kanın depolanması ile olur. Depolanma da sağa yatış pozisyonu ile mümkündür.

Kanın depolanması için toplardamarların açık kalması şarttır. Akciğerlerin negatif basıncı bu görevi görür. Negatif basınç olmasa kalbin emme etkisi ile kal be dönen ana venler kapanırdı. Sağa yatış negatif basınca yardım eder. Yer çekimi kuvvetiyle venlerde göllenen kan ana atar damarların açık kalmasını sağlar.

Yer çekim kuvvetinin toplardamarlar üzerine tesiri vardır. Sağ kulakçıktan uzaklaşan her 1 cm mesafe için yer çekimi etkisiyle 0,77 mm Hg basınç artımı meydana gelir. Ayakta dururken bacak toplardamarlarındaki basınç 85-90 mm Hg iken. yatarken 10 mm Hg olur. Basınç artımı toplardamarlardaki kapasitans sınırına kadar zorlanarak kalbin sağ kulakçığına dönen kan miktarı azaltılmış olur ki, uykuda dokuların istediği de budur. Kalbin sağ kulakçığına dönen kan miktarını azaltmak da ancak sağ yanımız üzerine yatmakla mümkün olur.

Portal ven dediğimiz sindirilmiş besinleri karaciğere taşıyan venin anatomisine baktığımız zaman, yönü orta hattan sağa doğru bir yol takip eder. Mide ve dalak toplardamarlarını da alarak sağda bulunan karaciğere girer. Sağa yatan bir insan, portal venin akım yönündeki kan akışını destekler durumda yatmış olur. Alt ana toplardamarın karaciğerden çıkış yönü de bu istikamette olduğundan, kalbe doğru giden toplardamar yolunda kan depolanmış olur. Mide ve dalak toplardamarları da bu yöne akış gösterdiğinden sağa doğru yatıldığında akış kolaylaşır.

Özellikle dalak toplardamarı, karaciğere gelen portal vene genellikle kanı göndermez. Dolaşım sistemiyle ilgili organ olduğu için dalakta sinüsoid dediğimiz genişçe damarlarda küçük kapaklar vardır Bu küçük kapakların kapanıp açılmasıyla portal venin kan ihtiyacı ayarlanır. Portal ven basıncı düştüğü zaman akımın karaciğere olması için yine uygun yatış sağa yatıştır.

Sinir Sisteminin Faaliyeti

Organların çalışma şeklini, salgılarını, içinde bulunan damarların çalışmasını düzenleyen sempatik ve parasempatik dediğimiz sinirler vardır. Görevleri çoğu organlarda birbirinden ayrıdır… Uyku anında çoğu zaman parasempatik sistem hâkim olur. Sempatik aktivite vücutta tam kaybolmaz, fakat azalır. Parasempatik aktiviteden dolayı organların çalışmalarında uyanık duruma göre değişiklik olur. Atardamar basıncı düşer. Nabız sayısı azalır, deri damarları genişler. Mide-bağırsak sisteminin çalışması artar. Vücut kaslarında tam gevşeme olur.

Ayrıca pankreas dışındaki bezlerde ve enzim salgılayan hücrelerde salgı artar. Akciğer bronşları daralır kalbin kasılma gücü azalır. Kalbin koroner damarları genişler, idrar torbasında, kasılma idrar yolunun mesaneye giriş yerinde gevşeme olur, pankreas asetilkolin’i serbestleşlirir. bezlerde salgı artımına yol açar. Salınan su miktarı az olunca pankreas salgısı pankreasta depo edilir.

Uykuya başlarken vücuda öyle bir pozisyon verelim ki parasempatik aktivitenin olduğu süre içinde vücudun etkilenen tüm organ ve sistemleri bu hâkimiyete zıt çalışmasın, bilakis parasempatik etkiye yardımcı olacak şekilde olsun. Böyle bir pozisyon seçecek olursak, o da sağa yatıştır. Şimdi bu yatışın uygunluğunu organları inceleyerek görelim.

Organların Anatomik Faaliyetleri

Akciğerler

Sağ ve sol akciğer arasında anatomik farklılıklar vardır. Sağ akciğer bronşu, sola nazaran daha kısa, daha geniş ve düz çizgiye daha yakındır. Sol bronş ise. daha uzun ve daha dardır. Sağ bronşun daha geniş olması sağ akciğerin daha büyük olmasından ileri gelmektedir. Sol bronş akciğere giriş yerine uzanırken ana atardamarın altından geçer ve sağ bronşa nazaran daha uzun bir yol geçmek zorunda kalır.

Soluk borusuna yabancı bir cisim kaçtığı zaman, büyük çoğunlukla sağ akciğere gider. Bu da gösteriyor ki anatomik yapı olarak sol akciğere göre sağ akciğerin havayı alabilme kabiliyeti daha üstündür. Sağ bronşun geniş olması, sağ havalanmanın sola göre daha kapasiteli olduğunu göstermektedir:

Dinlenme uykusu olan yavaş dalga uykusunda parasempatik hâkimiyet olduğu için akciğer bronşları daralır. Vücudun bazal metabolizması düştüğü için dokuların oksijen ihtiyacı azalır: Sağa yattığımız zaman, sağ akciğerin nefes alma sırasında açılması kısmen kısıtlanacağından fazla hava girmez. Hem bronşların daralması hem de sağ kaburga kemiğinin fazla esnememesi sonucu vücuda yetecek kadar az oksijeni alır. Sağ akciğere havanın giriş kolaylığının olması, bronş daralması ile az oksijen ihtiyacını karşılaması, hem de parasempatik aktiviteyi desteklemesi açısından akciğerler İçin uygun pozisyon sağa yatıştır.

Kalp

Sağ ve sol akciğerler arasındaki perikard denilen zar torba içinde bulunan kalp, kendi ekseni etrafında öne ve sola dönmüş durumdadır. Bundan dolayı sağ karıncık daha fazla önde. sol karıncık ise daha fazla arkada yer almıştır.

Sağ kulakçıktan karıncığa gelen kirli kanın giriş ve çıkış yollarındaki açı 60°’dir. Sol karıncığın giriş ve çıkış yollarındaki açı ise takriben 10-15°’dir.

Sağ yana yattığımız zaman kalbin gevşeme döneminde (diastol) daha az kan gelecek ve kan üst ve alt ana toplardamarlarda göllenecektir. Daha az kan gelince tam dolması için diastol (kalbin gevşemesi) uzayacaktır. Bir miktar kanı akciğerlere pompalayıp bir kısmını sağ karıncıkta bırakacaktır. Daha önceki dolaşım prensibine göre kalp sağ kulakçığa gelen kana göre kan pompalar. Sağ kulakçığa az kan gelmesi sonucu uykuda kalbin düşük atımda çalışmasına ve organlara az kan gönderilmesine ve kalp üzerinde etkili olan parasempatik aktiviteye uygundur. Bu yüzden sağa yatma kalbin anatomisine ve fizyolojisine uygun yatıştır.

Parasempatik aktivite kalp damarlarında genişleme yapar ve bu aktivitenin devamı ile kalp damarları genişleyerek daha iyi beslenir. Parasempatik aktivitenin devamı için en uygun yatış da sağa yatıştır. Üst solunum yolu patolojilerinde oluşan obstruktif uyku apneli (uyurken tıkanarak nefes durması) hastalarda noradrenalin ve sempatik aktivite artmakta, neticede uykuda kalp krizleri görülebilmektedir. Uykuda iken parasempatik aktiviteden, sempatik aktiviteye geçmek risk taşımaktadır.

Karaciğer ve Safra Akımı

Karaciğerin büyük bir kısmı sağda bulunur. Sağ tarafın alt kısmında ise safra kesesi vardır. Karaciğer sağ akciğer ile diaphragma vasıtasıyla komşudur. Karaciğeri yerinde tutan mezenter dediğimiz bağlara yardımcı olan, akciğerlerin yapmış olduğu negatif basınçtır. Uykuda bronşların daralması negatif basıncı azaltır. Sağa yattığımız zaman yer çekimi ile karaciğeri anatomik yerine yerleştirerek negatif kuvvetin çekici gücüne yardım etmiş oluruz. Uykuda parasempatik aktivite safra kesesinin ve safra yollarının kasılmasını artırır. Kesede olan safra, safra yoluna geçer. Safra yolu sağa doğru yumuşak bir eğim yaparak 12 parmak bağırsağına açılır. Sağa yatan bir kişide yer çekimi tesiri parasempatik aktiviteye ve safra kanalının sfinkterinin (büzücü kasın) açılmasıyla da safranın daha kolay boşalımına yardım eder. Kese safra kanalının ve ana safra kanalının 12 parmak bağırsağına sağa meyilli boşalması sağa yatmayı faydalı kılar. Her ne kadar safra yollarının peristaltik (ard arda gelen dalgalı kasılması) hareketleri safrayı varacak yere vardırsa da sağa yatım bu varışa destekleyici bir kuvvet olacaktır. Yemekten hemen sonra değil de mide boş iken yatmak sünnettir. İşte bu yatış saati safranın en fazla boşaldığı zamana rast gelir ki bu dönemde sağa yatış safra akım yönünü kolaylaştırıcı pozisyon olduğundan mevcut safranın boşalmasına yardımcı olur.

Pankreas

Baş kısmı orta çizginin sağında 12 parmak bağırsağı kavisinin içinde yer almıştır. 12 parmak bağırsağına besin geldiği zaman pankreas salgısı artar. Günlük pankreas salgısı 1000 cc civarındadır. Uyurken parasempatik aktivite salgıyı artırır. 12 parmak bağırsağı boş ise salgı durur. Salgıda enzimler dışında pankreasta bikarbonat iyonları vardır. Asitli kimusu veya 12 parmak bağırsağının asitli ortamını nöt-ralize eder. Ülserlerin oluşmasını önleyici etkisi vardır. Bikarbonatlı salgının fazlalığı ve 12 parmak bağırsağına boşalımı, ülseri önleyici bir etki gösterir. Pankreas anatomisine baktığımız zaman salgı kanalı soldan sağa doğru akış yönü takip eder. Sağa yattığımız zaman yer çekimi etkisiyle akış yönüne destekleyici bir pozisyon vermiş oluruz.

Mide

Pozisyonuna, dolu veya boş oluşuna göre şekil alan bir organdır. Mide dolu olduğu zaman her yönde genişler, dolu midenin şekil ve durumu gövdenin durumuna göre değişir. Dolu mide ile sırt üstü yattığımız zaman, mide yukarı çıkar. Fundus dediğimiz tepe kısmı genişler ve sola kayar.

Dolu mide ile sırt üstü yatışta midede bulunan maddeler tepe kısmını doldurur. Burada bulunan hava dağılır. Midenin sola bakan büyük çıkıntısı öne gelir. Yukarı kısmı aşağı kısma oranla genişleyen mide, boynuz şeklini alır. Bu görüntüler mide filmi çekilen hastalarda daha iyi müşahede edilir. Sola yatan hastada mide, sola kayar, pylor (mideden 12 parmak bağırsağına geçiş kanalı) arkaya gelecek şekilde büyük mide çıkıntısı öne gelir, içindeki muhteva fundusa (tepe kısma) yaklaşır ve 12 parmak bağırsağını yukarıda bırakacak şekilde mide aşağı sarkar. Yüzükoyun yatış da sırt üstü yatışa benzer. Mide içindekiler midenin tepesine kayar. Midenin büyük dış kenarına kadar gelir ve midenin sola bakan büyük dış kenarı ortaya gelir. Sağa yatışta dolu mide orta çizginin sağına kayar, bir bağırsak hâlini alır ve mide içindeki muhteva mide çıkışı üzerindedir. Midenin alt çizgisi mide çıkışını geçmez. Midenin fırlatıcı fonksiyonlarını yaptığı yerde toplanır.

Boş mide orta çizginin solunda bulunur, yalnız mide çıkışı sağdadır. Şekil bakımından bağırsağı andırır. Boş iken ön ve arka duvarlar birbiri iie temas hâlindedir. Geniş olan yukarı kısım genişliğini devam ettirir. Negatif basınç, duvarların birbirine yapışmasına mani olur. Boş midede vücudun aldığı duruma göre pek değişme olmaz. En ideal mide, bağırsak şeklindeki midedir. Bu durum aç ve sağa yatışla sağlanır.

İnce Bağırsaklar

İnce bağırsak anatomisine dikkat etliğimiz zaman içinde muhtevayı kalın bağırsağa boşaltmış olduğu yer olan ilio-çekal sfinkter orta çizginin sağında yer alır. Yemekten ortalama dört saat sonra yenilen yemeğin artık kısmı buraya gelir. Akşam saat 18-19 gibi yemek yiyen bir kimsenin besinleri 12 parmak bağırsağında parçalanıp ince bağırsaktan emildikten sonra artan posası saat 22-23 arasında kalın bağırsağa geçiş yerine gelir. İlio-çekal kapak normalde kapalıdır. Bağırsak içindekilerini ileriye iten peristaltik dalgaların oluşturduğu refleksle her seferinde kısa bir süre açılır ve ince bağırsaktan gelen muhtevanın kalın bağırsağa geçişi sağlanır.

Deney hayvanlarında bu kapak kesilip çıkarıldığında bağırsak muhtevası kolona çok çabuk girdiğinden ince bağırsakta emilim azalır. İlio-çekal kapaktan yemeklerin geçiş süresi uyku vaktine isabet etmektedir ki midesi 1-3 saat sonra boşalmış olarak uykuya yatanlar için uykunun ilk iki saatine yani yavaş dalga uykusu dediğimiz dinlenme uykusuna denk gelir. Bu zamanda sağa yatmış olan bir kişide bağırsak muhtevası ince bağırsaktan kalın bağırsağa yer çekimi etkisiyle daha kolay boşalır. Ayrıca sağa yatışta muhtevanın ağırlığı artarak refleks uyarı ile kapağın açılmasına sebep olur.

Bir insana test yemeği verilip sindirim sisteminde takibi yapıldığı zaman, yemeğin içinde bulunan besinlere, besinlerin miktarına, cinsine göre mideden boşaldığı görülmüştür. Sıvı içecekler mideyi hemen terk eder. Karbonhidratlı katı yiyecekler bir saat sonra, proteinli yiyecekler birbuçuk-iki saat arası, yağlı yiyecekler ise ikibuçuk-üç saat arasında sıvı bulamaç hâline geldikten sonra mideyi terk ederler.

Akşam yemeği yiyen bir insan şunlara dikkat etmelidir;

1- Efendimiz (s.a.s)’in buyurduğu gibi, yatsı namazından önce yatmamalıdır. Dolayısıyla tok yatmamalıdır.

2- Yatma saatini yiyeceklerin cinsine ve miktarına göre. yani mideden geçiş sürelerine göre tayin etmelidir.

Refleksler

İnsanda birçok refleks vardır. Yatış pozisyonunu ilgilendiren reflekslerden biri de tonik lâbirent refleksi dediğimiz merkezi omurilikte olan bir reflekstir. Kafa yana döndüğü zaman boyun derin duyu reseptörleri uyarılır, döndüğü taraftaki bacaklar gerilir, karşı taraf bu gerilmeyi önlemek için kol ve bacak eklemlerini bükerek cevap verir.

Yüz üstü yatışta boynumuzu mecburen yana döndürürüz. Bu yatışta tonik lâbirent reflex uyarılir; fakat reflex kasların cevabı olan eklemleri-bükme pozisyonu meydana gelmediği için, reflex daima kaslara uyarı gönderir, kas esnemek için kasılır. Oysaki uykuda kaslar gevşemektedir. Yüzükoyun boynunu yana döndürerek yatanlarda kas kasılmaları devam edeceğinden kas dinlenmesi olmaz.

Efendimiz sanki bu refleksi uyarmamak için sağ yanına yatmış, ayrıca omuzu, dirseği esnetmek İçin elini yüzüne koyarak yatmıştır. Kalça ve dizi bükülü vaziyette yatarak en idealini yapmıştır. Ayrıca elimizi yüzümüzün altına koymadığımız zaman omuzla baş aynı hizada olmadığından baş omuza doğru eğilecek, anatomik pozisyon bozulacak, boyun kemiklerinde skolyoz (eğrilik) olacak, o taraftaki kas kasılacak, boyun tutulmaları olacaktır. Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) omurganın eğitmemesi için sağ avucunu yüzüne koyarak yatmıştır. Organların fonksiyonları ve anatomik yapılarına bakıldığı zaman, uykuya başlangıcın sağa yatışla olması gerektiği, insan uyurken basınç reseptörerinin uyarılması ile bir pozisyonda devamlı uyunamayacağından pozisyon değiştirirken geçilecek en uygun ikinci pozisyonun sırt üstü yatma olduğu görülmekledir.


Yazar: Dr. Arslan MAYDA, Sızıntı Dergisi, Nisan 1999.

1 yorum
  1. […] Kaynak: Peygamberyolu.com | Arslan MAYDA […]

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.