Uhud’da ilk kıvılcım ve Hz. Ali hassasiyeti

390

Mekke ordusu zaten hazırlıklıydı ve kendilerine duydukları aşırı güvenle Uhud’a kadar gelmişlerdi. İki yüz atlıyla birlikte Hâlid İbn Velîd sağ tarafı tutmuş bekliyordu. Zaten Efendimiz’in de okçulara seslenirken dikkat çektiği atlılar işte bunlardı. Ordunun sol tarafı ise, Ebû Cehil’in oğlu İkrime’ye emanetti. Piyadelerin başında Safvân İbn Ümeyye, okçuların önünde de Abdulah İbn Ebî Rebîa bulunuyordu.1 Sancağı ise Talha İbn Ebî Talha taşıyordu.

Uhud’daki gerginliğin had safhada olduğu bir sırada, Medi­ne’den elli adamıyla birlikte Mekke’ye kadar giden ve oradan müşrik ordusuna katılarak Medine’ye saldırmak için gelen Hz. Hanzala’nın babası Ebû Âmir, adamlarından elli kişiyle birlikte saldırmaya başladı. Bu esnada kendisini de tanıtıyor ve:

– Ey Evs topluluğu, diye bağırıyordu. Kendilerine saldıranın Ebû Âmir olduğunu görenler de:

– Hay Allah gözlerini kör edesice fâsık, diye tepki verecekler ve böylelikle savaş da başlamış olacaktı.

Bu ilk kıvılcımla birlikte savaş ateşi de tutuşmuş ve artık Kureyş ordusunda bulunan kadınların sesleri de duyulmaya başlamıştı; şiir ve neşideler okuyarak askerleri Müslümanlara karşı teşvik ediyor, def çalıp dümbelek vurarak çığırtkanlık yapıyorlardı! Bilhassa o gün, Ebû Süfyân’ın hanımı Hind’in süslü sözlerine kapılıp heyecanlanıyordu. Hind; galip geldikleri takdirde askerlere olmadık şeyler vadediyor ve belli ki onların her birini, gözünü budaktan sakınmayan bir insan azmanı hâline getirmek istiyordu!

Onların bu durumlarına muttali olan Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle dua edecekti:

– Allah’ım! Ancak Senin adınla hamle yapıp hücum eder ve yine ancak Senin adınla düşmanın üzerine yürürüm; Benim düşmanla yaka paça olmam ancak Senin içindir! Benim yegâne dayanağım Sen’sin ve Sen ne güzel vekilsin!

Hz. Ali (radiyallahü anh) Hassasiyeti

Karşı tarafın sancağını taşıyan Talha İbn Ebî Talha:

– Benim karşıma kim çıkacak, diye sesleniyordu. Savaş meydanında bir anlık durgunluk yaşanınca Talha İbn Ebî Talha, sözünü ikinci kez tekrarlayacaktı. Olmaması gereken bir tevakkuftu; zira er meydanında küfür adına söz söyleme imkânı veriliyordu. Çünkü Talha:

– Ey Muhammed ashâbı, diye seslenecek ve ilave edecekti:

– Hani sizler, ölülerinizin Cennet’e bizimkilerin de Cehennem’e gideceğine inanıyordunuz; yalan söylüyorsunuz! Lât’a yemin olsun ki şâyet buna gerçekten inanmış olsaydınız karşıma bir adam çıkarırdınız!

Adamın daha fazla konuşmasına fırsat verilmemeliydi. Bunun üzerine hemen Hz. Ali, bir anda Talha’nın yanında bitiverdi. Kılıçlar çekildi ve safların önünde kıyasıya bir mücadele başladı. Çok geçmeden de Hz. Ali, Talha İbn Ebî Talha’yı altına alıverdi. Tam kılıcını kaldırmış son hamleyi yapacakken Hz. Ali’nin birden geri çekildiği görüldü. Garip bir durumdu bu; normalde bu gidiş, Talha’nın ölümüyle noktalanmalıydı. Bunun sebebi; savaş bitip de Hz. Ali’ye niçin o gün Talha’yı öldürmeyip geri çekildiği sorulunca anlaşılacaktı. Meğer bu sırada Talha’nın avret mahalli açılmış ve hayâ insanı Hz. Ali bu sebeple o gün geri çekilmişti.2


Yazar: Dr. Reşit Haylamaz

Dipnot:

  1. Piyadelerin komutanının, Amr İbnü’l-Âs olduğu da anlatılmaktadır. Uhud gününün en etkin isimlerinin daha sonraları Müslüman olmaları kaderin ayrı bir cilvesidir.
  2. [Zaten Talha İbn Ebî Talha, o gün Hz. Ali’nin son darbesine ihtiyaç olmadan ölecekti.
Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.