Mescid-i Dırâr

180

Dönüş yolunda da Efendimiz’in karşısına, çözüm bekleyen problemler çıkmıştı; Tebûk’e hareket ettikleri sıralarda inşâ edilen nifak mescidi, bir mazeret uydurup da Tebûk’e gelemeyenlerin durumu ve yokluğunda Medine’de biriken daha birçok konu, çözüm için bizzat O’nun gelişini bekliyordu.

Efendimiz’in Medine’ye yaklaştığı sıralarda yanına gelen Cibril-i Emîn, Allah’ın kesin emrini ulaştırmış ve Tebûk’e çıkmadan önce gelen namaz taleplerine karşılık, “Dönüşte belki!” dediği Dırâr mescidinde namaz kılınmaması gerektiğini tebliğ etmişti.1

Meselenin gerçek yönünü şimdi herkes görmüştü; böylesine hayırlı bir işte Efendimiz’in ağırdan aldığını görüp de taaccüp edenler, âyetin gelişiyle birlikte Allah Resûlü’nün attığı her adımda ne kadar hikmet bulunduğunu görüp Allah’a hamd ediyorlardı! Meğer ortada, Allah ve Resûlü’ne karşı yürütülmeye çalışılan mücadelede nifaka merkez hâline getirilmek istenen bir mescit vardı ve Efendimiz’in burada namaz kılmasıyla takdis edilecek olan bu mekan, bundan sonra odak hâline gelecek ve adı ‘mescit’ bile olsa hep küfre hizmet edecekti.

Âyet gelip de meselenin iç yüzünü ortaya koyduğuna göre şimdi sıra, nifaka odak hâline getirilmek istenen bu binanın ortadan kaldırılmasına gelmişti. Efendiler Efendisi, ashâbından bir kısmını yanına çağırarak bu görevi onlara verince onlar, tereddütsüz gittiler. Bu binayı ateşe verip yerle bir ettiler!2

Nifak adına bir adım daha akîm kalmıştı; her bir hamle Hicâz’ı, küfür ve nifaktan temizlemeye yarıyordu ve bundan sonra münafıklar için Medine, üzerlerindeki baskının daha da arttığı bir mekâna dönüşecekti.


Dipnot:

  1. Bkz. Tevbe, 9/107-110
  2. Efendimiz (s.a.s.) Mescid-i Dırâr’ın yerine de bir ev yapması için burayı ashâbından birisine tahsis edecekti; ancak yine ashâbın şehadetiyle burada, ne bir çocuk dünyaya gelecek ne bir güvercin yuva yapacak ne de bir tavuk kuluçkaya yatacaktı! Bkz. Vâkıdî, Meğâzî, 1/1046; Sâlihî, Sübülü’l-Hüdâ ve’r-Reşâd, 5/472
Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.