Ebû Evs’in Hassasiyeti

192

Arc denilen yerden geçen yolları, artık Kuba’ya yaklaşmıştı; meşakkatli yolculuk son bulmak üzereydi. Ancak, bindikleri develer yorulmuş; adımları bir hayli yavaşlamıştı. Bu sebeple, Hz. Ebû Bekir’le Efendimiz aynı deveye binip; yorulan deveyi dinlendirmek maksadıyla yollarına öylece devam ediyorlardı.

Cuhfe ve Herşâ arasında, Ebû Evs Temîm İbn Hacer adında birisiyle karşılaştılar. Onların bu hâlini gören Evs, hemen bir deve tahsis etti. Yanlarına da Mes’ûd adındaki kölesini veriyor ve bu kutlu yolcuları sağ-salim Medine’ye ulaştırması için tembih üstüne tembihlerde bulunuyor ve:

– Bunlarla birlikte git ve kimsenin bilmediği şu yolu tut! Ve sakın, Medine’ye ulaşıncaya kadar onlardan ayrılma, diyordu.1

Ri’m denilen yere geldiklerinde ise, tanıdık bir sima ile karşılaşacaklardı. Bunlar, Şam cihetinde ticaret için gidip de geri gelen Zübeyr İbn Avvâm ve arkadaşları idi. Her iki taraf da sürûr yaşıyordu; zira Hz. Zübeyr, Efendimiz’in hala oğlu oluyordu. Mukaddes göçün yolcuları üzerinde gördükleri yol yorgunluğunu dindirecek bir hasret gidermeydi bu aynı zamanda. Hz. Zübeyr, hem Hz. Ebû Bekir hem de Efendimiz için hazırladığı birer beyaz elbise çıkarmış ve giymeleri için kendilerine takdim etmişti.2


Dipnot:

  1. Daha sonra da Efendimiz (s.a.s.), köle Mes’ûd’u deve ile birlikte geri gönderecek; bundan böyle de develerine nasıl bir işaret koymaları gerektiğini tarif edecekti. Efendimiz (s.a.s.) Medine’ye ulaştıktan sonra Müslüman olan Ebû Evs’in, aynı zamanda başka bir görevi daha vardı; Uhud Savaşı öncesinde Mekke’den kopup gelen müşrik ordusunun gelişini, yine aynı Mes’ûd’u yürüyerek Medine’ye göndererek Efendimiz’e haber verecek ve böylelikle önemli bir istihbarat görevini yerine getirecekti. Bkz. İbnü’l-Esîr, Üsüdü’l-Ğâbe, 1/173; İbn Hacer, İsâbe, 1/157
  2. Bkz. Buhâri, Sahîh, 3/1421 (3694)
Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.