Uhud Savaşı (15 Şevval Cumartesi 3 Hicrî)
Bugün, hicretin üçüncü yılı Şevval ayının on beşinde Bedir’in intikamını almak ve Müslümanları yok etmek isteyen Mekkeliler ile en temel hak ve hürriyetlerini korumak isteyen Müslümanların, Mescid-i Nebevî’nin beş km. ötesinde Uhud’da karşı karşıya geldikleri ve savaştıkları gün.
Uhud savaşı ikisi bugün biri yarın olmakla üç bölümden ibarettir. Savaşın ilk bölümünde yani başında Allah Resûlü’nün (sallallahu aleyhi ve sellem) aldığı tedbir ve ortaya koyduğu strateji, ashabın olağanüstü cesaret ve yiğitliği ve Allah’ın da yardımıyla Müslümanlar kısa sürede galip gelmiş ve bozguna uğrayan Mekkeliler cepheden kaçmaya başlamıştır.
Savaşın ikinci bölümünde Mekkelilerin süvari birliğinin arkadan Müslümanlara saldırmasını engellemek için Ayneyn tepesine yerleştirilen okçuların büyük çoğunluğu savaşın bittiğine hükmederek kendilerine yapılan tembih ve uyarılara rağmen tepeden ayrılıp meydana inmiştir. Onların bu hareketi biten savaşın tekrar başlamasına sebep olmuştur. Zira sabırla savaşı izleyen Halid İbn-i Velid ve emrindeki Mekkeli süvari birliği, okçuların yerlerini terk etmesiyle harekete geçmiş ve tepede kalan az sayıdaki okçuyu şehit edip savaş haleti ruhiyesinden çıkmış ve ganimet toplamakla meşgul olan Müslümanlara arkadan saldırmıştır. Uzaktan olan biteni izleyen Mekkeliler de derlenip meydana dönünce Müslümanlar, hiç ummadıkları bir sırada iki ateş arasında kalmış, yetmiş şehit vermiş ve hemen hemen her asker ağır bir şekilde yaralanmıştır. Allah Resûlü’nün gayretleriyle askerler Uhud dağına çekilmiş ve Mekkeliler Medine’den ayrılmıştır.
Savaşın üçüncü bölümü Medine’den ayrılan Mekkelilerin geri dönüp şehri yağmalamak istedikleri haberi üzerine yarın yaşanacaktır. Zira bu durumun önüne geçmek isteyen Allah Resûlü, bugün kendisiyle beraber Uhud’da savaşan askerleriyle Mekkelileri durdurmak için yarın Hamraü’l-Esed’e hareket edecek; O’nun bu hamlesini haber alan Mekke ordusu geri dönüp Medine’ye tekrar saldırma fikrinden vazgeçecektir.