Efendimiz (sas) Kuba’da (8 Rebiülevvel Hicrî 1)

266

Bugün Allah Resûlü ve beraberindekilerin hicret yolculuklarının son bulduğu ve Kuba’ya vardıkları gün (8 Rebiülevvel Pazartesi Hicrî 1).

Allah Rasûlü, Hz. Ebu Bekr’le beraber hicret yolculuğuna çıkalı sekiz gün olmuştu. Günlerdir O’nu bekleyen Ensar ve Muhacir, dua ve sabırla geleceği anı bekliyor ve yollarını gözetliyorlardı. Kutlu yolcuların gelişi gecikmişti. Her gün sabahın ilk ışıklarıyla “Harratu’l-Usbe”nin sırtlarına çıkıyor, bin ümitle ufuklarında doğacak Nebi’ye kavuşacakları anı iple çekiyorlardı.

Sıcaklığın yüksek olduğu bir döneme denk geldiği için güneş yakıcı hale gelince evlerine dönüyorlardı. Allah Resûlü ve yanındakilerin varacağı günde yine çıkmış epey beklemişlerdi. Tarih, 8 Rebiu’l-Evvel pazartesi gününü gösteriyordu. Ancak yine onun geldiğini görememiş ve güneş dayanılmaz hale gelince de evlerine dönmüşlerdi. Derken aradan biraz zaman geçmişti ki ağacın gölgeliğinde hala onların gelişini bekleyen bir Yahudi, yüksek sesle bağırmaya başlamıştı:

“Ey Kayleoğulları! İşte beklediğiniz arkadaşınız geliyooor!”1

Bu müjdeli haberi alanlar yollara dökülmüş, Ben-i Amr İbn-i Avf yurdunu büyük bir heyecan sarmıştı. Bu sevinç ve coşkuyla yüksek sesle tekbirler getiriyor ve yeri-göğü inletiyorlardı. Diğer taraftan muhtemel bir saldırıya karşı onu korumak için Müslümanlar silahlarını da kuşanmıştı. Bu şekilde ağır ağır ilerleyen Peygamber Efendimiz (aleyhissalâtü vesselâm) Kuba’ya varınca devesinden indi ve dinlenmek için bir hurma ağacının altına oturdu.

İnsanlar O’nu ziyarete geliyor ve selam veriyorlardı. Bazıları O’nu daha önce görmedikleri için Hz. Ebu Bekr’le karıştırıyorlardı. Ancak Hz. Ebu Bekr, Efendimiz’i güneşten korumak için ayağa kalkıp yanı başında gölgelendirmeye başlayınca O’nu tanıyabilmişlerdi. Zira Allah Resûlü (aleyhissalâtu vesselâm) daima onlardan biri gibi davranıyordu. Diğer taraftan yaşanan izdihama karşı Hz. Ebu Bekr, gelen ziyaretçileri de uyarıyordu. Burada bir süre istirahat eden Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem) daha sonra kalkarak Külsüm İbn-i Hidm’in evine geçti.2


Dipnot:

  1. Bkz., İbn Hişam, II/105; İbn Sa’d, Tabakat, I/169
  2. İbn Sa’d, Tabakat, I/169-170; İbn Hişam, II/105-106
Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.