Taif Kuşatmasının Kaldırılması: “Allah’ım! Sakîflileri hidayete erdir ve bize getir!” (2 Zilkâde 8 Hicrî)
Taif’i kuşatma altına alan Efendimiz, Sâkiflilerin kendi istekleriyle teslim olmaları için kuşatma süresini uzatıyordu. O, yaşatmanın derdindeydi ve Taiflilerin İslâm ile buluşamadan öteye göçmeleri hayat sermayelerini bir hiç uğrunda harcamaktı. Onlar şimdilik bunun farkında değildi ama O farkındaydı. Sahabîler hep birlikte hücum edip kaleyi almak istiyorlardı. Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), şimdilik fethe izin verilmediğini haber verdi ve 19 gün süren Taif kuşatmasının kaldırılmasını ve askerlerin dönüş için hazırlanmalarını istedi.
Günlerdir fethi bekleyen Müslümanlar için bu karar şok etkisi yapmıştı. Zira tamamen fethe odaklanmışlardı. Taif’ten ayrılmadan önce Efendimiz onlara hitap etti ve “Allah’tan başka ilah yoktur. O, Birdir. Vaadini yerine getirmiş, kuluna yardım etmiş, bir araya toplanmış kabileleri tek başına bozguna uğratmıştır. ‘Bizler, inşaallah, tevbe edicileriz, Rabbimize ibadet ve hamd edicileriz.’ deyiniz!” buyurdu.1
Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) onlara Mekke’de, Huneyn’de elde edilen zaferlerin Cenâb-ı Hakk’ın yardım ve ihsanıyla olduğunu hatırlatıyordu. Fethin ve zaferin ancak O’nun istemesiyle gerçekleşeceğini, onlara düşenin ise vazifelerini yerine getirdikten sonra başarıyı kendilerinden bilme gafletine karşı tevbe; istedikleri neticeyi kendilerine nasip eden Rabbilerine karşı kullukta derinleşip daha fazla yaklaşma ve minnet duyguları içerisinde hamd etme olduğunu haber veriyordu.
Bu tavsiyeleri yerine getiren Müslümanlar, Efendimiz’e dönüp önce “Yâ Resûlallah! Sakîfliler aleyhinde Allah’a dua etsen!” diye seslendiler. Ardından da beddua taleplerinin sebebini izah sadedinde “Onların okçuları canımızı yaktı!” dediler ve heyecanla Efendimiz’in yapacağı duayı beklemeye başladılar. Gerçekten kuşatma boyunca canları yanmış ve üstelik on iki can şehit olmuştu.2
Efendimiz, ashâbına baktı ve yıllar öncesini hatırladı. Her şeye rağmen hâlâ aynı şeyi düşünüyordu. Gün gelecek Sâkif de diğerleri gibi bu inadından ve inkârından vazgeçip kendini O’nun iklimine salacaktı. Gözleriyle Taif’i süzdü. Sonra ellerini açtı ve iki defa: “Allah’ım! Sakîflileri hidayete erdir ve onları bize getir!” diyerek dua etti.3
Efendimiz’in (sallallahu aleyhi ve sellem) şiddet karşısındaki şefkatli duruşunu yansıtan bu duası, Yüce Allah tarafından kabul buyuruldu ve çok geçmeden Taif halkı kendi hür iradeleriyle gelip O’nun safındaki yerlerini aldılar.
Dipnot:
- Vâkıdî, Megâzî 624; İbn-i Sa’d, Tabakât 2/121; Sâlihî, Sübülü’l-Hüdâ 5/388
- İbn-i Hişâm, Sîre 2/304; Vâkıdî, Megâzî 624; İbn-i Sa’d, Tabakât 2/120; Sâlihî, Sübülü’l-Hüdâ 5/388
- Tirmizî, Menâkıb 73; İbn-i Hanbel, Müsned 23/50 (14702); İbn-i Ebî Şeybe, Musannef 6/413 (32496), 7/411 (36954); İbn-i Hişâm, Sîre 2/304; Vâkıdî, Megâzî 624; İbn-i Sa’d, Tabakât 2/121; İbn-i Kesîr, Bidâye 4/378; Sâlihî, Sübülü’l-Hüdâ 5/388