et-Tabakâtu’l-Kübrâ/Kitâbü’t-Tabakâtu’l-Kebîr

1.141

İbn Sa’d’ın en meşhur eseridir. Kaynaklarda et-Tabakâtü’l-Kebîr adıyla da anılan eserin ilk neşri bu adla (Leiden 1904-1940), Yaygın bir şekilde kullanılan İhsan Abbas neşri ise et-Tabakâtü’l-kübrâ adıyla yapılmıştır.(Beyrut 1957-1968).

İki cilt halinde basılan siyer- meğâzî bölümü (Ka­hire 1989) İbn İshak’ın İbn Hişâm yoluyla günümüze ulaşan es-Sîretü’n-Nebeviyye’siyle, Vâkıdî’nin Kitabü’l-Meğâzî’sin­den sonra Peygamber Efendimiz’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) hayatı ve şahsiyeti üzerine kaleme alınmış elde mevcut eserlerin üçüncüsüdür. İbn Sa’d bu kısmı yazarken İbn İshak, Ebû Ma’şer es-Sindî, Mûsâ b. Ukbe ve hocası Vâkıdî’­nin eserleri gibi daha önceki siyer ve meğâzî eserlerinden faydalanmıştır.

İbn Sa’d’ın, Tabakât’ında, en önemli kaynağı el-Vâkıdî’dir. Ancak, hocasının eserine, kendi ulaştığı biyografileri de eklemiş, gerek içerik gerekse de kemiyet olarak geliştirmiş ve hacimli özgün bir eser ortaya çıkmıştır.

Eser, Hâris b. Seleme, Hüseyin b. Fehûm, Ahmed b. Ubeyd, İbn Ebi’d-Dünyâ ve daha başka râviler aracılığı ile günümüze ulaşmıstır. İbn Sa’d’ın talebeleri, eserin iki ana kısmını, siyer (Ahbâru’n-Nebî) ve Sahabe, Tâbiûn, Tebeu’t-tâbiîn’in hayatları (tabakât) bölümlerini ayrı ayrı rivâyet etmişlerdir. 300/912 yılı civarında İbn Ma’ruf bu iki bölümü birleştirerek şimdiki şeklini vermiştir.

Fihrist hariç sekiz ciltten oluşan eserin, ilk iki cildinde Peygamber Efendimiz’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) siyer ve meğâzîsine, diğer altı cildinde ise Sahâbe, Tâbiûn, Tebeu’t-tâbiîn ve kendi zamanına kadar yaşayan râvilerin biyografilerine yer verilmiştir.

Eserin İçeriği ve Uslubu

Eserde ilk önce Peygamber Efendimizi (sallallâhu aleyhi ve sellem) diğer peygamberlerle irtibatlandıran kısa bir peygamberler tarihine yer verilir ardından O’nun (sallallâhu aleyhi ve sellem) anne ve babasının soyuna yer vererek peygamberlik öncesi ve sonrası Mekke dönemi hayatını anlatır. İbn Sa’d, Peygamber Efendimiz’in (sallallâhu aleyhi ve sellem)hicretten sonraki hayatını ele alındığı Medine döne­mini yazarken İbn İshâk’tan daha farklı bir yöntem izlemiştir. İbn İshâk’ın, hâdiseleri kronolojik bir sırayla ele almasına karşılık, İbn Sa’d, Peygamber Efendimiz’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) devlet başkanlarına, kabile reislerine göndermiş olduğu İslâm’a davet mektupları ve kabile heyetlerinin gelmeleri konusunda olduğu gibi aynı konuları bir arada incelemiştir. Ancak buradan İbn Sa’d’ın, kronolojiye dikkat etmediği gibi bir sonuç çıkarılmamalıdır. O da, kendisinden önceki siyer müellifleri gibi belli bir sıralama dahilinde konuları ele almıştır.

İbn Sa’d eserinde aynı zamanda Allah Resûlü’nün (sallallâhu aleyhi ve sellem) mucizelerine, Tevrat ve İncil’de­ki sıfatlarına; ahlâkî ve şahsî özelliklerine, konuşma, yürü­me, giyinme, yeme gibi daha son­raki dönemlerde delâilü’n-nübüvve, alâmâtü’n-nübüvve ve şemail kitaplarında işlenecek olan konulara da yer vermiştir.

Eserin ikinci cildi Allah Resûlü’nün (sallallâhu aleyhi ve sellem) gazve ve seriyyeleriyle başlar. Resûl-ü Ekrem’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) Veda haccından sonraki hayatı ile vefatına geniş yer ayrılmıştır. Bu konu­nun ele alındığı kısmı O’nun vefatı üzerine söylenen mersiyeler takip eder. Bu cildin sonunda, tabakât kısmı­na hazırlık olmak üzere yazıldığı düşü­nülebilecek bazı konulara yer verildiği görülmektedir. Bunlar Allah Resûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem) hayatta iken Medine’de fetva verenler, Kur’ân-ı Kerim’i toplayanlar ve ashabtan sonra onların çocuklarıyla başkalarından Medine’de fetva verenlerdir.

Eserin geriye kalan altı cildinde ise Sahâbe, Tâbiûn, Tebeu’t-tâbiîn ve kendi zamanına kadar yaşayan râvilerin biyografilerine yer verilmiştir. İbn Sa’d, Hazreti Ömer’in (radiyallâhu anh) fey gelirlerini dağıtmak üzere düzenledi­ği divan defterlerindeki anlayışa uygun olarak ashabı beş tabakada incelemiştir.

1. Bedir Gazvesi’ne ka­tılan muhacirlerle ensar

2. Bedir Gazvesi’nde bulunama­mış Habeşistan muhacirleri gibi ilk müslümanlardan olan kişilerle Uhud Gazvesi’­ne katılanlar

3. Hendek ve sonrasındaki gazvelere ka­tılanlarla Mekke’nin fethinden Önce ihti­da edenler

4. Mekke’nin fethi sırasında ve daha sonra müslüman olanlar

5. Hz. Peygamber’i ço­cukluğunda görenler teş­kil eder.

Bu bölümü planlarken İslâmiyet’e giriş tarihlerini ve katıldıkları gazveleri göz önüne alarak ashabı zaman unsuru­na göre beş tabakaya ayıran İbn Sa’d. Me­dine’de yaşamış olanlara öncelik tanımak suretiyle mekân unsuruna da yer vermiş ve arkasından sahâbîleri gittikleri yerlere göre yeniden tabakalara ayırmıştır. Bu ta­bakalar Mekke’den başlamak üzere sıra­sıyla Tâif, Yemen, Yemâme ve Bahreyn, Kûfe, Basra, Medâin , Ho­rasan, Şam, el-Cezîre ve Mısır’a yerleşmiş olanlardır. İbn Sa’d’ın yap­tığı bu tasnif bazı sahâbîlerin mükerreren zikredilmesi sonucunu doğurmuştur. Me­selâ Hz. Ali önce Medine’de fetva veren­ler ardından Bedir Gazvesi’ne katılanlar arasında yer alır; ancak onun hakkında yalnızca Bedir ehli­ne ait olan kısımda geniş bilgi verilmiştir. Medine, Küfe ve Medâin’de yaşayan sa­hâbî Selmân-ı Fârisî’nin de durumu aynı­dır.

Diğer taraftan sahâbîler ele alınırken önce muhacirler­den ve onların mevlâlarından başlanmış, daha sonra ensar sıralanmıştır. Muhacir­lerin sıralanmasında da Hz. Ömer’in di­van defterlerini düzenlerken yaptığı gibi önce Resûl-i Ekrem’in mensup olduğu Kureyş’in Benî Hâşim koluna, arkasından ona olan yakınlıklarına göre Benî Ümeyye’ye ve diğer kollara yer verilmiştir. Ensarda ise Sa’d b. Muâz’ın kabilesi Evs’in Benî Eşhel kolu başa alınmış ve bu dü­zen diğer tabakalarda da sürdürülmüş­tür.

İbn Sa’d, tabiîn neslini genellikle yir­mi ile on yıllık yaş farklarına ve yaşadık­ları şehirlere göre tabakalara ayırmış, ardından tebeu’t-tâbiîn ile ondan son­ra gelenleri sıralamıştır. Yedi tabaka halinde tasnif edilen ilk tabiîn zümresi Medine’de yaşayanlardır. Diğer şehirlerde yaşayanlar ise önce varsa buralara yerleşen sahâbîler zikredildik­ten sonra tabiîn, tebeu’t-tâbiîn ve daha sonra gelenler olmak üzere sınıflandırıl­mıştır.

Son cilt kadın sahâbîlere ayrılmıştır. Esere erkeklerden sahâbî. tabiîn ve di­ğer nesillerin alınmasına karşılık kadın­lardan yalnızca sahâbî ve bazı tabiînin dahil edildiği görülür. Bu cilde Peygamber Efendimiz’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) kadınlarla nasıl biatlaştığı ko­nusu ile başlayan müellif önce Resûl-i Ek­rem’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) zevcelerini, ardından sırasıyla onun kızları, amca ve hala kızları. Benî Hâşim mensupları başta olmak üzere Kureyşli ve Medineli kadın sahâbîleri, sonunda da tabiînden bazı hanımları bir tabaka halin­de ele almış, haklarında bilgi verirken de ilimle ilgilenmelerini, sosyal hizmet saha­sında rol almış olmalarını ve özellikle sa­vaşlarda yaralılara sağlık hizmeti sunma­larını, silâh taşıyıp fiilen savaşa katılma­larını göz önünde tutmuştur.

Eserde İbn S’ad as­habın hepsini sika kabul ettiği İçin cerh ve ta’dîl hususunda onlarla ilgili görüş be­lirtmemiş, buna karşılık tabiûn ve tebeu’t-tâbiîne mensup şahsiyetlerin çoğunlukla hadis rivayetlerindeki durumlarını ve sika olup olmadıklarını kısa ifadelerle de­ğerlendirme yoluna gitmiştir.

Ele aldığı şahsın önce künye ve lakabını, adını, men­sup olduğu kabileyi göstermek üzere ba­basından başlayarak nesebini, sonra da annesinin adını ve nesebini verir; arkasın­dan erkek ve kız çocuklarını, eğer şahıs kadın ise kocasını tanıtır. Daha sonra mesleğini, ahlâkî ve şahsî özelliklerini, yaşadığı yerleri, seyahatlerini, hocalarını ve öğrencilerini, siyasî ve ilmî kişiliğini, fazileti hakkında söylenenleri anlatır ve vefat tarihini bildirir.

Sahabeden başta Hulefâ-i Râşidîn olmak üzere aşere-i mübeşşere, Hz. Hasan ve Hüseyin, Ömer b. Abdülazîz (radiyallâhu anhum) gibi bazı şahsiyetlere ise çok geniş yer vermiştir. Özellikle halifelerin dönemlerindeki iktisadî ve içtimaî olay­ların, çeşitli devlet kurumlarının ve diğer faaliyetlerin üzerinde genişçe durduğu görülür Bu eser daha sonra gelen birçok müellifin eserine örnek ve kaynak olmuştur.

Eser, ilave notlarla heyet tarafından kısmen Almancaya ve siyer bölümü ayrıca Farsça ve İngilizce ’ye tercüme edilmiştir.

Berlin, Gotha, Kâhire, Topkapı Sarayı, Paris ve diğer Kütüphanelerde yazma nüshaları bulunmaktadır.

Kitabın Künyesi

Adı: Tabakâtu’l-Kübrâ

Yazar: İbn Sa’d

Yayınevi: Muhtelif

Yayın Yılı: Muhtelif

Sayfa: 8 cilt + Fihrist


Kaynaklar:

İbn Sa’d, Ebu Abdillah Muhammed (230/845), et-Tabakâtu’l-Kübrâ, Mustafa Fayda, “İbn Sa’d”, DİA, 20/295. Doç. Dr. Mustafa Zeki Terzi, İlk siyer ve Meğâzî Yazarları ve Eserleri, s. 79.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.