“Size, gerçek mü’minin kim olduğunu haber vereyim mi?” (7 Zilhicce 10 Hicrî)
Yarın Mina’ya hareket edecek olan Allah Resûlü, bugün Ebtah’tan Kâbe’yi ziyarete gelmişti. Bir ara etrafındakilere, “Size, gerçek mü’minin kim olduğunu haber vereyim mi?” diye sordu. Dikkatleri kendi üzerine çekmiş ve anlatacaklarını iyice kavramaları için duyarlılıklarını zirve noktaya çıkarmıştı:
“O, malları ve canları hususunda diğer kimselerin kendisinden emin olduğu insandır. Doğru Müslüman, insanların, onun dilinden ve elinden gelebilecek zararlardan salim olduğu kimsedir. Hakikî mücahid nefsinin engellemelerine rağmen ömrünü Allah’a itaatle geçiren yiğittir. Ve hâlis muhacir de hata ve günahlardan uzak duran iman eridir!”1