Nudayr İbn-i Hâris’in Efendimiz’e (sas) Suikast Girişimi (11 Şevval 8 Hicrî)
Huneyn savaşı esnasında Efendimiz’e (sallallahu aleyhi ve sellem) suikast düzenlemek isteyenlerden birisi de Nudayr İbn-i Hâris’ti. O, Mekke’nin fethine kadar her yerde Mekkelilerin yanında yer almış ve onların her türlü şiddet girişimine ortak olup destek vermişti. Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) fetihten sonra Huneyn’e hareket edince o da orduya katılmış ve Müslümanların bozguna uğramasını beklemeye başlamıştı. Zira bozgun yaşanırsa ani bir saldırı düzenleyecek ve Efendimiz’i ortadan kaldıracaktı. Fakat çok istemesine rağmen bu planını hayata geçirme imkânını bulamamıştı. Ama Nudayr, suikast fikrinden vazgeçmemiş ve bunun için fırsat kollamaya devam etmişti. İstediği imkânı Taif kuşatmasında da bulamamış ve dönüp Ci ́râne ́ye kadar gelmişti.
Efendimiz, Ci ́râne’de onunla karşılaşınca mütebessim bir çehreyle ona “Nudayr! Sen misin?” diye sordu. O, “Buyur!” dedi. Bunun üzerine Efendimiz, önce ona “Ben sana Huneyn’de yapmak istediğin fakat Allah’ın mâni olduğu şeyden daha hayırlısını göstereyim mi?” ardından da “İçinde bulunduğun şeyin boş ve faydasız olduğunu anlayacağın zaman daha gelmedi mi?” diye sordu.
Allah Resûlü’nün, onun ve benzerlerinin şiddeti karşısında sergilediği duruş Nudayr’ı derin düşüncelere sevk etmişti. Artık o anlamıştı ki Allah ile birlikte başka ilahlar bulunması asla mümkün değildi. Olsaydı, herhâlde onların kendisine bir yararı dokunurdu. Tercihini yapmıştı. Başını kaldırdı ve tok bir sesle bütün varlığın şehadet ettiği hakikati haykırdı: “Şehadet ederim ki Allah ́tan başka ilah yoktur! O, Birdir. O’nun eşi, ortağı yoktur…”
Efendimiz’in, şahsına karşı kin ve nefretle hareket edip suikast dâhil her türlü şiddete başvuranlar karşısında takındığı af ve yumuşak huy, yine semeresini vermiş ve içinde kötülüğün zirve yaptığı bir gönül daha her türlü kötülükten arınıp Allah’ın izniyle hidayete ermişti. Bir can daha Cehennem’e giden çukurlardan çıkmış, rızayı ilahîye götüren şehrahlara ulaşmıştı. Efendimiz çok sevinçliydi. Ellerini açtı ve şöyle dua etti: “Allah’ım! Onun sebatını arttır!” Bundan sonrasını Hazreti Nudayr şöyle ifade ediyor: “Resûlullah’ı hak ve gerçek dinle peygamber gönderen Allah ́a yemin ederim ki kalbim dinde sebatta bir kaya gibi sapasağlam durdu ve beni destekler oldu.” Onun bu hâlini gören Efendimiz: “Hamdolsun Allah’a ki ona doğru yolu gösterdi!” buyurdu.
Hazreti Nudayr sık sık iman nimetini hatırlar ve kendisine Müslümanlığı nasip edip, atalarının üzerinde ölüp gittikleri, kardeşiyle amca oğullarının öldürüldükleri şey üzerinde öldürmediği için Yüce Allah ́a çokça şükrederdi.1