Hebbar İbn-i Esved’in Affı ve Müslüman Oluşu (18 Zilkâde 8 Hicrî)
Hebbar İbn-i Esved İbn-i Muttalib, Mekke’de İslam’a gönül verenlere en ağır işkenceleri yapanlar arasındaydı. Bedir’de Müslümanların elde ettiği zafer kinine kin katmıştı. Oturup kalkıp Müslümanlara zarar vermenin hesaplarını yapıyordu. Bedir’den bir ay sonra Allah Resûlü’nün kızı Hz. Zeyneb’in (radiyallahü anha), Medine’ye hicret etmek için harekete geçtiğini haber almıştı. Hemen peşine düşmüş ve Hz. Zeyneb’e Zî Tuvâ’da yetişmişti. Hamile olan Hz. Zeyneb, devesinin hevdecindeydi. Mızrakla hevdece vurmaya başlayan Hebbar, Hz. Zeyneb’i deveden düşürmüştü. Kayanın üzerine düşen Hz. Zeyneb, karnındaki çocuğu, Allah Resûlü’nün torununu kaybetmişti. Burada hastalanmış ve bu hastalık ilerde vefatına sebep olmuştu.
Olayı haber alan Allah Resûlü, Hebbar İbn-i Esved hakkında idam kararı vermiş, Mekke’nin fethine giderken de bu kararını yinelemişti. Fakat işlediği cinayetlerin farkında olan Hebbar, kaçıp kayıplara karışmıştı.
Umresini tamamlayıp seher vakitlerinde Ci’râne’ye geri dönen Allah Resûlü, bugün sabah namazını kıldıktan sonra Mekke’nin fethi ve sonrasında yaşanan gelişmeler nedeniyle 66 gündür ayrı kaldığı Medine’ye hareket etmek istiyordu. Ashâb-ı kiram ile mesciddeydi. Tam bu sırada içeri birisi girmişti. Tanıyanlardan birisi hemen seslendi: “Hebbar İbn-i Esved bu!” Hebbar’ın yapıp ettiklerini bilmeyen yoktu ve mescidde bulunanlar hemen kılıçlarına sarılmıştı; Allah Resûlü’ne ve Müslümanlara çok ağır acılar yaşatan Hebbar’ın işini hemen oracıkta bitirmek istiyorlardı.
Allah Resûlü, müdahale etti ve ona dokunmamalarını istedi. Mahcup bir şekilde huzura gelen Hebbar, “Mekke’den, Senden kaçtım. Yabancı diyarlarda kalmak istedim. Sonra, Senin faziletini, iyiliğini, merhametini hatırladım ve Sana kendi cahilliklerinden dolayı kötülük yapanları bağışladığını haber aldım. Sana dönmeye karar verdim. Ya Rasûlallah! Biz, ehl-i şirktik. Allah, Senin vesilen ile bize hidayet verdi. Bizi, helak olmaktan kurtardı. Benim cahilliğime bakma, beni affet. Sana karşı olan kötü hâl ve hareketlerimi, günahlarımı biliyorum. Hayatımı Sana karşı kötülüklerle geçirdim. Sana yaptığım kötülükleri bağışla! Suçumu kabul, günahımı itiraf ediyorum. Şehadet ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur ve yine şehadet ederim ki Muhammed O’nun kulu ve resûlüdür.”
Allah Resûlü, gönülleri Cenab-ı Hak ile buluşturmak için gönderilmiş bir Rahmet Peygamberi idi. Hiç tereddüt etmeksizin Hebbar’ı affetti. Fakat Hebbar’ın işlediği cinayetleri ve yaptığı kötülükleri hatırlayan bazıları, onun affedilmemesi gerektiğini düşünüyor; hakiki imanın böylesi “kötü bir insana” nasip olamayacağını söylüyor ve Hebbar’ı rahatsız ediyorlardı. Onların bu davranışı Allah Resûlü’ne ulaşınca Hebbar hakkında kötü söz söylenmesinİ yasakladı ve Hz. Hebbar’a: “Allah, seni en güzel şekilde İslâm’la hidayete erdirdi. Üstelik İslâm kendinden önceki günahları siler.” buyurdu.
Gerçeği anlayınca yaptığı kötülüklerin vicdanında azabını çekmeye başlayan, pişman olup şefkat, merhamet ve af ümidiyle Allah Resûlü’nün huzuruna gelen ve Müslüman olan Hebbar İbn-i Esved, sonrasında iyi bir Müslüman olmuş ve onun neslinde gelenler, ilerde büyük hizmetlere (Torunlarından Ömer b. Abdulaziz b. Münzir, Hind topraklarında cihad eden ordunun komutanıdır.) vesile olmuştur.