Efendimiz’in (sas) İlk Defa İ’tikafa Girişi (20 Ramazan 3 Hicrî)

449

İ’tikaf, Peygamber Efendimiz’in ömrünün sonuna kadar hiç terketmediği bir ibadet ve kuvvetli bir sünnettir. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) her Ramazanda on gün i’tikâfa girerdi. Vefat ettiği yılda ise yirmi gün i’tikâfa girdi.” Hz. Enes (radıyallahu anh) bu durumu şöyle izah etmektedir: “Allah Resulü, Ramazan’ın son on gününde i’tikâfa girerlerdi. Fakat bir sene (seferde olduğu için) i’tikâfa girmedi, müteakip yıl yirmi gün i’tikâf yaptı.”

İ’tikâf’ın meşruiyeti Kur’ân ve sünnet ile sabittir. Kur’ân-ı Kerim’de: “Mescidlerde i’tikâfta bulunduğunuz zaman kadınlara yaklaşmayın.”1 meâlindeki âyet ve Hz. Âişe validemizin (radıyallahu anhâ); “Resûl-ü Ekrem, Ramazanın son on gününde i’tikâfa girerdi. O bu âdetine vefatına kadar devam etmiştir. Sonra O’nun ardından hanımları i’tikâfa girmiştir.” şeklindeki rivayeti, i’tikafın şer’î delillerini teşkil eder.

İ’tikâf yapan kimse, bütün vakitlerini ibadete, namaza ayırmış demektir. Çünkü fiilî olarak namaz kılmadığı vakitlerde de mescid içinde namaza hazır bir hâldedir. Bu bekleyiş ise namaz hükmündedir. İ’tikâf sayesinde insanın maneviyatı yükselir, kalbi nurlanır, İlâhî feyizlere kavuşur.  İ’tikâf, insanı dünyevî meşgalelerden uzaklaştırıp daha fazla ibadete vesile olması yanında, genel anlamda hayatın anlamı üzerinde tefekkür etme imkânı da sağlar. İnsanların zaman zaman böyle derin tefekküre ihtiyacı vardır. İ’tikâfa özellikle Ramazan ayının son on gününde girilmesi Kadir gecesini de ihya etme fırsatı vereceği için ayrı bir önem taşır. Hz. Âişe, “Resûl-ü Ekrem Ramazanın son on gününde ibadet için yoğun bir gayret içine girer, gecesini ihya eder ve ibadet için aile fertlerini uyandırırdı.” demiştir. 

Allah Resûlü, hicrî 3, 4, 5, 6, 7, 9 ve 10 yılların son 10 gününü i’tikaf yaparak geçirmiştir.

Dipnot:

  1. Bakara Sûresi, 2/187
Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.