Bedir’e Varış ve Ordunun Konuşlanması (16 Ramazan 2 Hicrî)
Mekke ordusu ile müslümanlar, birbirine çok yaklaşmış ve buluşacakları yer, Bedir olarak kesinlik kazanmıştı. Öyleyse bir an önce oraya gidip karargah kurarak yerleşmek gerekiyordu. Efendimiz, ashabıyla birlikte Bedir’e geldi ve konaklama emri verdi.
Hubâb İbn-i Münzir genç bir sahabi idi. Konaklanan yerin uygun olmadığını düşünüyordu. Ancak zaman ve mekan açısından ortada, istişarenin hakkını vermeyi ve bildiğini ortaya koyup tecrübeyi paylaşmayı gerektiren bir durum vardı. Allah Resûlü’nün yanına yaklaşarak sordu:
– Bu mekanı tercihiniz; bizim herhangi bir değişiklik yapıp da takdim veya tehir tercihimiz olmayan ve Allah’ın Size bildirdiği bir vahiy neticesi mi yoksa bu, harp ortamını göz önüne alarak Zatınızın yaptığı bir tercih mi?
– Bilakis, savaş şartları düşünülerek yapılmış bir tercih, diyordu Allah Resûlü. Bunun üzerine şunları söyledi:
– Ya Resûlallah! Şu anda bulunduğumuz yer, savaş açısından uygun bir mekan değil. En iyisi insanlara emret ve bizler, onlara yakın olan aşağı taraftaki kuyunun yanına gidelim. Çünkü ben, burayı ve buradaki kuyuları iyi biliyorum. Orada, benim bildiğim, suyu tatlı ve kesilmeyen bir kuyu var. Oraya bir havuz yapıp daha fazla su toplar ve ihtiyacımızı buradan karşılar, diğer kuyuları da kapatırız.
Ortam, savaş ortamıydı ve yürekten gelen bu samimi teklif, makul görünüyordu. Bu arada Cibril-i Emin de gelmiş, Hubab’ın teklifinin isabetli olduğu müjdesini getirmişti.
Bunun üzerine Efendimiz:
– Doğru olan, Hubab’ın işaret ettiğidir, dedi ve tarif edilen yere doğru yola koyuldu ve sözü edilen kuyunun yanına gelerek burada karargah kurdu.