Hz. Ali ve Hz. Zeyd İbn-i Hârise’nin Müslüman Oluşu (18 Ramazan Salı Risaletin 1. Yılı)
Efendimiz’in (sallallahu aleyhi ve sellem) hanesinde yaşanan tatlı telaş ve Varaka İbn-i Nevfel’e gidip gelmeler, Hz. Hatice’nin çırpınışları, yeni bir şeylerin olduğunu gösteriyordu. Saadet dolu hanenin sakinlerinden Hz. Ali de bu değişimin ve hareketliliğin hemen farkına varmıştı. Meraklı bakışlarla namaz kılışlarını seyrediyordu. Bu sırada, henüz on yaşlarındaydı. Önce:
– Ne yapıyorsunuz, yaptığınız da ne sizin, diye sordu. Allah’ın Resûlü cevapladı:
– Âlemlerin Rabbi için namaz kılıyorum.
Hz. Ali, bunu ilk defa duyuyordu ve pürdikkat yine sordu:
– Alemlerin Rabbi de kim?
Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem), müşfik bir baba edasıyla ona, Hirâ’da başından geçenleri ve peygamberlikle vazifelendirilişini anlatmaya başladı bir bir. Şefkat dolu bir babanın yürek yakan nasihatleri gibiydi bunlar ve doğrudan Hz. Ali’nin ruhuna hitap ediyordu. Hz. Ali’nin, O’na o kadar itimadı vardı ki, gittiği her yere ölümüne gider; bunda zerre kadar tereddüt göstermezdi. Ancak böylesi önemli bir meselede, babasına danışmadan da karar vermemeliydi. Ne de olsa babanın yeri farklıydı.
O gece Hz. Ali, uzun uzun düşündü. Allah’a iman gibi önemli bir meselede, anne ve babaya sormaya ne lüzum vardı!.. Artık kesin kararını vermişti. Sabah olur olmaz da Allah Resûlü’nün yanına geldi ve risaletin ikinci günü kelime-i şehadet getirerek Müslüman oldu. Böylelikle Hz. Ali, Hz. Hatice’den sonra kelime-i tevhidi söyleyen ilk kişi oluyordu.
Çok geçmeden bir gün, bu hanenin bir başka mukimi Zeyd İbn Hârise, Efendisi’nin yanına girmişti. Yeni bir şeylerin olduğunu seziyordu; ama bunun muhtevasına henüz muttali olamamıştı. Allah Resulü, Hatice annemiz ile namaz kılıyorlardı. Namazlarını bitirir bitirmez yaptıklarının ne olduğunu sordu Efendimiz’e. Artık vakit gelmişti; karşısına aldı Zeyd’i ve şefkat dolu bir baba sıcaklığıyla anlattı ona da olanları. Ardından Kur’ân ayetlerinden bazılarını okudu Zeyd’e ve imana davet etti.
Gönlünün Efendisi bir talepte bulunur da Zeyd onu yapmaz mıydı hiç? O’nun için, anne ve babayla birlikte mesut yaşamayı bir kenara koymuş, vahiy öncesindeki hâline imrenerek adeta O’nun sevdalısı olmuştu. Hemen oracıkta, içinden gele gele kelime-i şehadeti söyledi ve Hz. Hatice ile Hz. Ali’nin ardından katılıverdi iman kervanına.