“Yâ Şukayrâ! Şu an rengin ne güzel!” (29 Zilkâde 10 Hicrî)
Bir müddet dinlenen Allah Resûlü’nün hac yolculuğu yeniden başlamıştı. “Lahyu’l-Cemel”den itibaren yedi mil daha yürüdü ve Sukyâ’ya geldiler. Her geçen dakika sayıları artan hac yolcularının, tekbir, tehlil ve telbiye getirirken çıkardığı ses daha bir gürleşiyor, yürekleri titretiyordu!
Zu’l-Huleyfe’de ihrama girmeden önce Hazreti Âişe Validemiz saçını yağlamış ve koku sürünmüştü. Daha sonra da saçını yıkamamıştı. Kâha’ya vardıklarında sıcaktan başına sürdüğü sarı renkteki yağ erimiş ve yüzüne akmıştı. Onu bu halde gören Peygamber Efendimiz (aleyhissalâtu vesselâm) kendisine şöyle bir latifede bulunmuştu: “Yâ Şukayrâ! Şu an rengin ne güzel!”
Aynı zamanda bu yolculuk, arkadan gelenlerin önden gidenler tarafından bilgilendirilmelerine sahne oluyordu; Medine’den itibaren kafilede olanlara sorular soruyor ve eksikliklerini tamamlamaya çalışıyorlardı! Onun için yolda giderken de mola verip dinlenirken de canlı bir manzara göze çarpıyordu.
Sükyâ’ya varmışlardıki burası namazların kılınacağı, karınların doyurulacağı ve yolculuk için bir müddet istirahat edilecek yerdi!