Tebûk’ten Ayrılış
Yaklaşık yirmi gündür ikamet edilen Tebûk’ten ayrılma vakti gelmişti; ancak ne Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem)’in ne de ashâbın elinde azık adına bir şey kalmıştı! Medine’ye geri dönme kararı alındığına göre yakın zamanda bir savaş ihtimali de yoktu ve bunu fırsat bilen ashâb, huzura gelerek şöyle dedi:
– Yâ Resûlallah, diyorlardı. “Bize izin versen de, develerimizi kesip hem yiyecek ihtiyacımızı karşılasak hem de yağlarından istifade etsek!”
Talep de kendilerinden geldiğine göre makul görünüyordu ve bir kısmı itibariyle çoktan kesim işine başlamışlardı bile… Bunu gören Hz. Ömer, onlara kesim işine bir miktar ara vermelerini söyleyip bir çırpıda Allah Resûlü’nün yanına geldi:
– Yâ Resûlallah, diyordu. “Yüklerini taşıdıkları develerini kesip de yemeleri konusundaki izni insanlara siz mi verdiniz!”
Ne böyle bir izinde problem vardı ne de herkesin sahip olduğu develeri kesmesinde! Ancak yarınları omuzlayacak olan Hz. Ömer’in gerekçesi çok farklıydı. Onun bu telaşını gören Allah Resûlü:
– Açlık konusunda yaşadıkları sıkıntıları Bana gelip şikâyet edercesine anlattılar. Ben de, geride kalanlara nöbetleşe binmeleri şartıyla ve yük için ayrılanlardan olmak üzere her bir grubun birer ikişer deve kesmesine izin verdim; zaten insanlar da evlerine dönüyorlar, diye cevapladı Hz. Ömer’i. Bunun üzerine Hz. Ömer bir adım daha atarak:
– Yâ Resûlallah, dedi. “İnsanların elinde ihtiyat açısından bir miktar azık bulunması her zaman daha hayırlıdır; çünkü bugünlerde develer iyice zayıf düştüler! Fakat, yâ Resûlallah, onların azıklarından artan kısımlarını talep et ve onların hepsi bir araya getirilsin; sonra da Sen, Hudeybiye’den dönerken olduğu gibi yine bereket için Allah’a dua et; o zaman Sana icabet ettiği gibi Allah’ın böyle bir talebe yine bereket ihsan edeceği umulur!”
İhtiyatlı bir yaklaşımdı ve Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), bu talebe de olumlu yaklaşmıştı. Şimdi sıra, insanlara bunun duyurulmasına gelmişti. Tebûk’te bir münâdi sesleniyor ve herkesin, elinde azık adına ne varsa onu Resûlullah’ın yanına getirmesini ilan ediyordu!
Çok geçmeden herkes, eline ne geçmişse getirmeye başlayacak ve ortada biriken üç öbek yiyecek, otuz bin kişilik ordunun tamamını doyurmaya yetecekti. Aynı yolculuk esnasında defalarca su mucizesine şahit olacaklar ve yorgun develerin de Allah Resûlü’nün duasındaki bereket vesilesiyle en hızlı binekler hâline geldiğini göreceklerdi.