Müreysi’ye hareket (2 Şaban Pazartesi Hicrî 5)
Mekkelilerin ve Hayberlilerin, Müslümanlar aleyhine bölgede oluşturduğu olumsuz hava, yürüttükleri kara propaganda ve nefret söylemi meyvelerini vermeye devam ediyordu. Kendisinde az güç bulan Medine’yi gözüne kestiriyor ve saldırmak için kolları sıvamaya başlıyordu. Onlardan biri de Benî Mustalık kabilesinin lideri Hâris İbn-i Ebî Dırâr’dı.
O artık Medine’ye saldırı sırasının kendisine geldiğini düşünmüş ve daha önce başkalarının teşebbüs ettiği ama bir türlü başaramadığı Müslümanların dünyadaki varlığına son verme misyonunu (!) yerine getirmek için harekete geçmişti. O güne kadar kendisine ve kabilesine karşı herhangi bir kötülüğünü görmediği Müslümanlara karşı kin ve nefretle doluydu.
Öyle ki iki yıl önce Mekkelilere büyük destek vermiş ve gönderdiği askeri birlik Uhud’da müşriklerle birlikte Müslümanlara karşı kılıç sallamıştı. Bununla yetinmiyor; Mekke Medine arasındaki yolları kontrol edip Müslümanların buralardan geçişini zorlaştırmaya çalışıyordu. Şimdi kavmi arasında dolaşıyor; sözünü dinleyecek Arapları, Efendimiz’e (aleyhissalâtu vesselâm) karşı çarpışmaya davet ediyordu. Onlardan aldığı müspet karşılık savaş arzusunu daha da bir perçinlemiş ve cesaretlendirmişti. At ve silah temin etmiş; saldırı için gerekli olan her şeyi birlikte hazırlamışlardı.
İnsanların gönüllerine girmekten ve onlara rızaya giden hidayet yollarını talim etmekten başka bir derdi ve davası olmayan Allah Resûlü’nün (aleyhissalâtu vesselâm), Hâris İbn-i Ebî Dırâr’ın Müslümanları yok etmek için saldırı hazırlığı yaptığını haber alması, çok uzun sürmedi. Ama O (aleyhissalâtu vesselâm), aldığı duyumlara göre hüküm verip hemen harekete geçmez; mutlaka haberin doğrulunu tetkik ve tespit eder sonra karar verir ve yapılması gerekli olanı ivedilikle yapardı.
Hazreti Büreyde İbn-i Husayb el-Eslemî’yi (radıyallahu anh) yanına çağırdı ve saldırı hazırlığı haberinin doğru olup olmadığını incelemek için Benî Mustalıkların yurduna gönderdi. Kendisine verilen vazifeyi vakit kaybetmeksizin yerine getirmek için yola düşen Hazreti Büreyde, Benî Mustalıkların diyarına varınca yanlarına yaklaştı. Tanımadıkları birisini aralarında gören Mustalık oğulları:
– Kimsin?” diye sordular. Kimliğini gizleyen Hazreti Büreyde:
– Ben sizlerden bir kişiyim! Şu peygamber olduğunu beyan eden şahsın işini bitirmek için toplandığınızı haber aldım. İstedim ki, ben de kavmim ve bana boyun eğenlerle birlikte hareket edeyim!” diye cevap verdi.
Hâris İbn-i Ebî Dırar’ın keyfine diyecek yoktu. Yapacağı katliam için bir destek daha bulmuştu:
– Biz de bunun için niyetlendik! Haydi, acele et gel yanımıza!”
Onların toplanma maksadına muttali olan Hazreti Büreyde (radıyallahu anh):
– Şimdi bineğime atlar ve kavmimden büyük bir cemaatle yanınıza gelirim!” dedi. Hızlıca oradan ayrılıp Medine’ye geldi ve hazırlık haberlerinin doğruluğunu iletti.
Durumu ve atılması gereken adımı bazı sahabîlerle istişare eden Efendimiz (aleyhissalâtu vesselâm) hemen askerî bir birlik hazırladı. Yedi yüz kişilik birliğin içine menfaat elde etmek olmadı fitne çıkartmak düşüncesiyle münafık Abdulllah İbn-i Übeyy ve adamları da dâhil olmuştu.
2 Şaban Pazartesi Hicrî 5. yılda Peygamber Efendimiz, Müslümanların varlığını tehdit eden bir tehlikeyi daha savmak için Medine’den Benî Mustalıkların toplandığı Müreysi’ye doğru harekete geçti.1