Mümin, Müminin Aynasıdır
“Mümin, müminin aynasıdır. Mümin, müminin kardeşidir, malını o yokken korur ve gelecek kötülüklere karşı etrafını çevirir.”1
Allah Resulü benzer bir hadiste de: “Mümin müminin aynasıdır. Onun üzerinde bir şey gördüğünde onu alır, atar.”2 buyurmuştur. Müminin, mümin kardeşinin aynası olması ne demektir? Nasıl ki ayna, kendisini göremez, insan da kendisini göremeyebilir; fakat aynaya bakan insan aynada yani bir başka nesnede kendini görmek suretiyle hatalarını da görür.
Aynen bu misalde olduğu gibi hatalarımızı görmenin önemli yollarından biri, mümin kardeşlerimizde gördüğümüz hata ve kusurlardan ders ve ibret alarak benzer hataların bizde de olabileceğini düşünmektir.
Ayrıca mümin kardeşlerimizden, hata ve kusurlarımızı bize öğütleyebilmesi için bize yol göstermesini istemek de yararlanılabilecek diğer önemli bir yoldur.
Hadis bize, aynı zamanda ferdin ancak toplum içinde çiçek açabileceğini, yani ferdî kabiliyetlerini inkişaf ettirebileceğini de ifade etmektedir. Ferd, kendini toplumdan tecrid ederse -tabiatı itibariyle medenî, sosyal bir varlık olduğundan- hem tabiatına ters bir yola girmiş, hem de kabiliyetlerini inkişaf ettirme yolunu kendine kapamış olacaktır. Müminler toplum içinde genel manada iyi olan taraflarını görecekler, böylece onların birbirlerine bakmaları sâlih/doğurgan bir daire meydana getirecektir.
Allah’ın, bir insana en büyük lütfu, ona kendi ayıplarını göstermesidir. Basîret sahibi gerçek müminler, kendi kusurlarını, gösterdikleri kulluk performansının bir neticesi olarak ve Allah’ın lütfu sayesinde görebilir ve kendilerini düzeltebilirler.
Gazali, İhyau Ulumi’d-din isimli meşhur eserinde, bir insanın kendi kusurlarını dört yolla görebileceğini söyler:
1) Kalbin kusurlarını bilen, insanı bozulmaya götüren hallere vâkıf bir kâmil mürşide gitmek suretiyle;
2) Sâdık, mütedeyyin ve basîret sahibi bir mümin kardeş bulup onunla, birbirlerini kontrol edeceklerine dair sözleşmekle;
3) Düşmanlarına bakıp onların dilinden kendi aleyhindeki konuşmalardan öğrenerek;
4) Mümin, müminin aynasıdır. Dolayısıyla kendi gibi diğer müminlere bakıp onların hata ve kusurlarından hareketle benzer hataların kendisinde de olabileceğini düşünerek kendi kusurlarını görebilir.
Hz. İsa’ya, seni kim terbiye etti, diye sormuşlar. O da: Ben, cahillerin cehaletini kötü bulduğum için ondan uzaklaştım, diye cevap vermiş.3
“Müminin mümin kardeşiyle olan durumu, birbirini yıkayıp temizleyen iki el gibidir.”4 hadisi de kardeşlerin durumunu çok güzel misallendirir. Ellerimizi yıkarken, iki el artık zihnimizden silinmiş ve adeta tek el haline gelmiştir. İnananlar da birbirlerinde fani olacak şekildeki bir kardeşlikle birbirlerine bakmalılar ki birbirlerini günahlardan arındırsınlar.
“Mümin müminin kardeşidir. O yokken ona ait korunması gereken şeyleri korur, başkalarının tarlasına verebileceği zararlara da engel olur.”5
Bu hadiste ifade edildiği üzere kardeşlik hukukunun bir gereği de kardeşine ait olan malları korumaktır. Yani mümin kişi, güvenilir insandır, güven verir, kardeşinin olmadığı yerde onun malını, ailesini ve onun hukukunu muhafaza eder.
Bu hadislerde müminlerin birbirlerine nasihat etmelerinin, öğüt vermelerinin önemine vurgu yapılmakta, ayrıca müslümanlar birbirlerinin mallarını, ailelerini ve haklarını korumaları noktasında da irşad edilmektedir.
Yazar: Selçuk CAMCI
Selçuk Camcı, 1992 İlahiyat mezunu. Hadis Ana bilim Dalı’ndan yüksek lisansını yapan Camcı, İslam hukukundan doktora öğrencisi. Yeni Ümit Dergisi başta olmak üzere dini yayınlarda editör olarak çalıştı. Amerika Birleşik Devletlerinde Chaplaincy (manevi rehberlik) eğitimi aldı.