Mekke’nin Gönüllere Girilerek Fethi (19 Ramazan Cuma 8 Hicrî)
Hicretin sekinci yılının 18 Ramazan’ını Merrü’z-Zehran’da geçiren Efendiler Efendisi (aleyhissalâtu vesselâm) ve ordusu, ayın bitimine on gün kala, 19 Ramazan’da sabah namazını eda ettikten sonra bölük bölük Ebû Süfyan’ın hayranlık içeren bakışları arasında Mekke’ye doğru hareket etti. Kan dökmeden Mekke’ye girmek isteyen Efendimiz, günlerdir değişik stratejiler uyguluyordu ki bunlar netice vermiş ve ordu kayda değer bir mukavemetle karşılaşmadan şehri fethetmişti.
Endişe ettikleri tek şey vardı Mekkelilerin. Bunca zamandır yapmadık kötülük bırakmadıkları, hatta öldürmek istedikleri Muhammed’l-Emin acaba onlara ne yapacaktı? Öyle ya, “Onu öz vatanından kovmuşlardı. Savaşlar yaparak O’nu ve arkadaşlarını öldürmek istemişlerdi. Biricik amcası Hazreti Hamza’yı şehit etmişlerdi. Şimdi güç, kuvvet, iktidar Efendiler Efendisi’nin elindeydi. Onlara ne ceza verse hak ettiklerini düşünüyorlardı.
Allah Resûlü, onlara istediği her şeyi yapabilirdi ancak O, kendisini defalarca öldürmeye çalışan bu insanların hepsini “Gidiniz, hepiniz hürsünüz!” buyurarak toplucaaffetti. Gördükleri ve yaşadıkları karşısında insanların kalpleri iyice yumuşamıştı. O gün gruplar halinde Peygamberimiz’in yanına gelip İslam’a girdiler. Adeta gönüller fethedilmişti.
Efendimiz (aleyhissalâtu vesselâm) insanların bu halini Rabbine hamd ederek izledi. O gün İslam ile şereflenen müminlere din ile ilgili uzun uzun bilgiler verdi. Mekkelilerin yarış halinde İslam’a girişleri günlerce devam etti.
Allah Resûlü’nün ashabına bir de müjdesi vardı:
– Bu günden sonra burası, kıyamete kadar bir daha küfür adına kuşatılmayacak!
Fethin ardından ömrünü Allah Resulü’ne düşmanlıkla geçirmiş nice isim dahi hidayete erdi. Kimse onların da gelip Müslüman olabileceğini aklına bile getiremiyordu. Bu kişilerin tek isteği eski günleri telafi edebilmekti.
Kâbe putlardan ve suretlerden temizlendi ve Mekke’de Kâbe’nin üzerinde ilk ezan okundu. İnsanlara hitap eden Efendimiz,Mekke fethinden sonra hususi manada Medine’ye hicretin bittiğini, bundan sonra mücahede ve niyetin söz konusu olduğunu beyan buyurdu. Bugün inen bir ayette ise “Hak geldi, bâtıl yıkılıp gitti. Çünkü bâtıl, yok olmaya mahkûmdur.” deniliyordu.