Müslümanları Müdafaa Adına Medine’den Hareket
Efendimiz’in (aleyhissalâtu vesselâm) hicretiyle Medine’nin huzura kavuşması, tabii seyir içerisinde bölgede bir güç merkezi haline gelmesi, çevredeki kabilelerle kurulan diplomatik münasebetler ve kazanılan zaferler, Mekke dışındakilerin de dikkatini çekmeye başlamıştı. Üstelik buna bir de değişik hesaplar peşinde koşan münafıkların ve Mekkelilerin kışkırtmaları da dâhil olunca eline kılıcı alan Medine’ye saldırmanın planlarını yapmaya başlıyordu.
Hepsinin de ortak amacı aynıydı; İslam dininin ve sağlam temeller üzerine inşa edilen medeniyetinin yolunu kesmek ve iş daha da büyümeden nüve halindeyken yok etmek.
Efendimiz’e (aleyhissalâtu vesselâm) Benî Süleym ve Gatafanlıların bu niyetle Medine’ye saldırmak için hazırlığa giriştiği ve toplanmaya başladığı haberi geldi. Müslümanların din, can ve mal hakkı yine tehdit altındaydı. Tavır almamak beraberinde çok büyük riskleri getirebilirdi. Bunun için tehlikeyi büyümeden bertaraf etmek gerekiyordu ki Efendimiz (aleyhissalâtü vesselâm), Hicretin 3. yılı Muharrem ayının 15’inde iki yüz kişilik birlikle hemen harekete geçti.
Müslümanların yola çıktığını haber alan Benî Süleym ve Gatafanlılar çoktan dağılmış ve kayıpları karışmışlardı. Üç gün Karkaratu’l-Kudr’de bekleyen birlik, tehlikenin savulduğuna kani olunca Medine’ye geri döndü.