Eskimeyen Bir Sünnet: Misvak

932

Tıbbî bilgilerimiz ilerledikçe birçok hastalığın mikropların birikip yuvalandığı dişlerdeki çürüklerden başladığı, kalb, böbrek ve eklemler gibi organlar başta olmak üzere birçok organ ve dokuda iltihaplanmalar meydana getiren çürüklerin, hastalıklara sebep olduğu bilinmektedir. Bir tebessümde inci gibi parlayan dişlerin insanlar üzerinde meydana getirdiği müspet tesir ile kirden sararmış ve kararmaya yüz tutmuş çürük dişlerin hâsıl ettiği tiksintinin neticesi hepimizin malumudur.

Dişleri temizlemek için bazı bitkilerden elde edilmiş çubukların kullanılması ilk defa M.Ö. 3500’lerin başlarında Babilliler döneminde görülmektedir. Eski Yunan ve Roma edebiyatına ait eserlerde diş ve ağız temizlenmesine yardımcı olmak için çiğneme çubuklarından bahsedilmektedir.1 Hipokrat (M.Ö. 355), diş temizliği için bir çubuğa sarılmış yün topunu balın içine batırıp dişlere sürülmesini tavsiye etmektedir. Romalılar ayrıca sakız ağaçlarından elde ettikleri macunları diş temizliğinde kullanmışlardır.2

Eski Arap dünyasında, diş temizliğinde misvak kullanılmıştır. Japonlar “koyoji” ve Yahudiler “kesam” adında bir tahta çubuk kullanmışlardı. 1920’li yıllarda bile Amerika’nın bazı kırsal alanlarında, kızılcıktan yapılmış, dişlere sürülen bir çubuk hâlâ kullanılmaktaydı.3 17. yüzyıl Çin ansiklopedisine göre, ilk diş fırçası 1498’de Çin’de yapılmıştır.

Peygamber Efendimiz’in dişleri sararmış olduğu halde yanına gelen sahabi efendilerimizi diş temizliği konusunda ikaz etmesi4 “Misvak hakkında tavsiyelerimi size çok tekrarladım.”5 ifadesiyle tavsiyelerde bulunması ve “Cebrail (aleyhisselâm), misvak kullanmayı bana o kadar çok tavsiye etti ki misvak hakkında âyet inecek ve misvak kullanmak farz kılınacak zannettim.”6 beyanlarıyla diş temizliğine çok önem verdiğini göstermiştir. Burada dikkatimizi çeken husus diş temizliği için tavsiye edilen misvağın elde edildiği Arak ağacı (Salvadore persica)’nın başka ağaçlarda görülmeyen özelliklere sahip oluşu ve Peygamber Efendimiz’in de bizzat bu ağacı nazara vermesidir.

Bir sünnet olarak Müslümanların hâlen kullanmaya devam ettikleri misvak alışkanlığının ilmin ve modern tıbbın ölçülerine göre ne gibi tesirleri olduğunu göstermek için uzun yıllardan beri çalışmalar yapılmıştır. En son olarak 2010 yılında İsveç’te Nobel mükâfatının verildiği Karolinska Enstitüsünde yapılan bir doktora çalışması bu konuda dünyaya verilen önemli bir mesajdır.7

Misvak Nasıl Kullanılır?

Suudi Arabistan da dâhil olmak üzere Doğu Afrika’dan Asya’nın batısından doğuya doğru geniş bir sahada misvak olarak kullanılan bu bitki, küçük bir ağaç veya eğri gövdeli bir çalılık biçiminde olup süngerimsi yapıdaki köklerinin dişler arasında ezilmesi kolaydır ve bu köklerin parçaları genellikle suya batırıldığında şişer ve yumuşarlar.

Misvak’ın yapıldığı arak ağacının kökleri kumdan temizlemek için suyla yıkanır ve kullanacağımız uç bölgenin yaklaşık bir cm kadar kısmının kabuğu soyulur. Sert bir şekilde dövülür veya lifleri gevşeyinceye kadar çiğnenir. Taze yumuşak Misvak tercih edilir: Misvak kuru ise, kullanımdan önce uç kısmı 24 saat boyunca tatlı suya batırılmalıdır. Kullanılan fırça kısmının mümkün olduğunca sık yenilenmesi uygundur. En pratik tavsiye, ezilmiş parçanın tadını ve kokusunu kaybedinceye kadar kullanmaktır, çünkü kokulu bileşenlerin mevcudiyeti, misvağın faydalı tesirinin göstergesidir. Bir çalışmada, Misvak ucunun 24 saatten uzun süre kullanılmasının sitotoksik (hücre zehirleyici) aktiviteyi azalttığı gösterilmiştir.

Misvağın İslâm dünyasında alışılmadık bir ağız hijyen metodu olarak kullanılması, Asya, Afrika ve Orta Doğu’nun bazı bölgelerine çok hızlı yayılmaktadır. Müslümanların büyük çoğunluğunun Peygamberimizin bir sünnetini ihya etme sebebiyle misvak kullanmaya yönelmesiyle, Dünya Sağlık Teşkilatı da diş fırçası konusunda katı davranmayarak, misvak çubuklarının müessir bir ağız hijyen vasıtası olarak kullanılmasını tavsiye ve teşvik etmektedir. Misvağın hem mekanik hem de kimyevî tesirle dişlerde plak kontrolü konusunda benzersiz bir kullanım kolaylığı ve müessiriyeti vardır. Misvağın faydaları hakkındaki temel bilgiler hem taze misvak lifleri ve özünün hem de sahip olduğu uçucu yağların ayrı ayrı üzerinde durulması gerektiğini göstermektedir.

misvak-faydalari-misvak-resmi

Antibakteriyel Tesirleri

Farklı misvak köklerinin ezilmesiyle elde edilen özütlerin antibakteriyel aktivitesi mikrobiyolojik metotlarla ölçülmüştür. Misvak özünün çok güçlü bir antibakteriyel etkinliğe sahip olduğu, bu tesirin en çok Porphyromonas gingivalis ve Aggregatibacter actinomycetemcomitans gibi ağızda hastalık yapıcı bazı mikropların da dahil olduğu Gram negatif bakterilere karşı olduğu gösterilmiştir.

Diğer iki çalışmada Streptococcus mutans, S. faecalis, S. aureus, Haemophilus influenzae, Salmonella entericaCandida albicans, isimli beş farklı bakteri ve bir mantar8 türü üzerindeki deneylerde mikroorganizmaların üremesini durdurduğu, Lactobacillus acidophilus’a tesirinin daha az olduğu, uçuk yapan Herpes simpleks virüsüne karşı aktiviteye sahip olduğu, asit üretimini baskıladığı tespit edilmiştir.

Misvak özünden elde edilen yağın içinde % 70 Benzil izotiyosiyanat, %9,4 limonen, %8,7 Į-pinen ve % 2,55 flavonoid bulunmaktadır. Misvağın ana antimikrobiyal bileşeni olan benzil izotiyosiyanat, bakterilerin hücre zarı üzerinde çıkıntılar meydana getirip ölmelerine sebep olmaktadır. Bu maddenin uçucu karakteri, antibakteriyel tedavi gerektiren daha yeni uygulamalara kapı açabilir. Taze misvağın diş plağı oluşumunu ve diş eti iltihabını önlemesi üzerinde önemli bir tesiri olduğu gösterilmiş ve periodontal (diş eti) hastalıkların önlenmesinde potansiyel bir rol oynayabileceği kabul edilmiştir.

Misvak özü diş taşı veya plakların oluşumu için gereken olumsuz asitlik derecesi (pH)  şartlarını engellemekte, ağızda pH’nın uzun süre artmasına sebep olmakta ve parotis(kulakaltı tükürük) bezindeki, tükürük akış hızını uyararak taş oluşumunu engellemektedir. Taze misvak ile fırçalama, diş plağını ve dişeti iltihabını önemli ölçüde azaltmıştır.

Misvağın, diş plakları, ağız pH’ı, dişeti genişliği ve sağlık ölçüleri üzerindeki pozitif klinik tesirleri ve laboratuvar deneylerinde ortaya çıkan ani güçlü antibakteriyel aktivite sebebiyle ağız sağlığı için faydalı olduğu gösterilmiştir. Damaklar ve diş etlerininiltihaplanmasına karşı olan tesirleri ile birlikte virüslere (antiviral) ve mantarlara (antifungal) karşı aktiviteleri hakkındaki olumlu neticelerin kuvvetlenmesi için daha ileri laboratuvar ve klinik araştırmalarının yapılması gerekmektedir.

Bazı çalışmalar ayrıca misvağın antioksidan, analjezik ve antienflamatuar tesirlere sahip olduğunu iddia etmiştir. Misvak öz suyunda bulunan potasyum klorür, bir üre türevi olan salvadourea, alkaloitler, oleik ve linoleik asitlerin, tükürüğün akışkanlığını artırarak ağız içinde ulaşılması zor yerlere sızmasını temin ettiği ve temizliğe katkıda bulunduğu ileri sürülmüştür.

Ayrıca misvak özünde bulunan Xylitol isimli bir maddenin mutant streptokokların büyümesi ve asit üretimini baskıladığı bildirilmiştir.9

Misvak Yağındaki Enteresan Bir Madde

Benzilizotiyosiyanatlar

Lahana, su teresi ve brokoli gibi benzer gruptan birçok bitkinin savunma sisteminin etkili bir molekülüdür. Bitki dokusu hasarı üzerine salınan, benzilizotiyosiyanat bitkinin hasarlı bölgesinde koruyucu antimikrobiyal bir tesir meydana getirir. Misvak ile diş üzerinde oluşmuş ve taşlaşmaya doğru giden plaka, mekanik olarak sürtünme ile çıkarılırken misvaktan salınan bu maddenin daha derin yapılara nüfuz etmesini kolaylaştırır. Özellikle gram negatif bakteriler üzerinde güçlü bir bakterisit (bakteri öldürücü) tesir gösterdiğine dair olan tespitlerin yanında gram pozitifler üzerindeki küçük bir tesir yaptığı gösterilmiştir.

Lahana, brokoli türünden sebzelerin dâhil olduğu turpgiller grubunun yenilmesi sırasında salınan bu bileşiklerin, hayvan deneylerinde kanseri önleyici aktiviteye sahip olduğu gösterilmiştir ve beslenme ile izotiyosiyanat alan insanlarda kanser riskinin daha az olduğu da gösterilmiştir. Misvakta da aynı maddenin olması çok enteresandır.

Peygamber Efendimiz (sallâllahu aleyhi ve sellem) Cahiliye Dönemine ait faydasız veya zararlı gördüğü birçok âdet ve alışkanlığı kaldırdığı halde, hikmetlerle ve sağlık prensipleri ile yüklü misvak kullanmanın önemi üzerinde hassasiyetle durması, başka hiçbir delil olmasa bile O’nun (aleyhisselâtü vesselâm) insanlık için seçilmiş bir Zât olduğu hususunda çok değerli bir işarettir.

analjezik: Ağrı kesici.

antienflamatuar: İltihaplara karşı.

antioksidan: Yağların oksidasyonunu (oksijenle reaksiyona girmesini) yavaşlatan.

Yazar: Prof. Dr. Atıf Yorulmaz (Cağlayan Dergisi, Eylül 2019 sayısından alınmıştır.)10

Dipnot:

  1. Wu, C.D., Darout, I.A. and Skaug, N. (2001): Chewing sticks: timeless natural toothbrushes for oral cleansing. Journal of Periodontal Research 36, 275-84.
  2. Hyson, J.M., Jr. (2003): History of the toothbrush. Journal of the History of Dentistry 51, 73-80.
  3. Bos, G. (1993): The Miswak, an aspect of dental care in Islam. Medical History, 37, 68-79.
  4. Ahmed bin Hanbel, Müsned 1/214)
  5. Buhari, cuma 8; Nesei, Taharet 5; Ahmed bin Hanbel, Müsned 3/143; Darimi, Vudu 18)
  6. İbni Mâce
  7. Sofrata, A. H. (2010): Salvadora persica (Miswak). An effective way of killing oral pathogens. Thesis for doctoral degree (Ph.D.). From the Division of Periodontology, Department of Dental Medicine, Karolinska Institutet, Stockholm, Sweden.
  8. Al-Lafi, T. and Ababneh, H. (1995): The effect of the extract of the Miswak (chewing sticks) used in Jordan and the Middle East on oral bacteria. International Dental Journal, 45, 218-222. Almas, K., Al-Bagieh, N. And Akpata, E. (1997): In vitro antimicrobial effect of extracts of freshly cut and 1-month-old miswak (chewing sticks). Biomedical Letters, 56, 145-149. Almas, K. (1999): The antimicrobial effects of extracts of Azadirachta indica (Neem) and Salvadore persica (Arak) chewing sticks. Indian Journal of Dental Research, 10, 23-26. Almas, K. (2001): The antimicrobial effects of seven different types of Asian chewing sticks. Odontostomatolgie Tropicale, 24, 17-20.
  9. Kakuta, H., Iwami, Y., Mayanagi, H. and Takahashi, N. (2003): Xylitol inhibition of acid production and growth of mutans Streptococci in the presence of various dietary sugars under strictly anaerobic conditions. Caries Research, 37, 404-409. Miyasawa, H., Iwami, Y., Mayanagi, H. and Takahashi, N. (2003): Xylitol inhibition of anaerobic acid production by Streptococcus mutans at various pH levels.Oral Microbiology and Immunology, 18, 215-219.
  10. Bkz.https://caglayandergisi.com/2019/09/01/eskimeyen-bir-sunnet-misvak/
Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.