Amr İbn-i Abese’nin Müslüman Oluşu (29 Ramazan Risaletin 1. Yılı)
Amr İbn-i Abese (radıyallahu anh) insanların hayatlarını kendi elleriyle yaptıkları putlara tapınmakla tükettiklerini görüyor, onların dalâlette boğulduklarını düşünüyor ve ömürlerini bir hiç uğruna harcadıklarına şahit oluyordu. Bunlar karşısında iki büklüm oluyor ve insanlığı cahilliğin karanlık duygu ve dürtülerinden kurtaracak bir yol arıyordu. Derken Mekke’de herkesin emin bildiği bir zâtın çıkıp birtakım haberler verdiğini işitti. Çok beklemişti ve artık kaybedecek bir anı bile yoktu. Belki de yıllardır beklediği şafak O’ydu. Hemen devesine atladı ve yola koyuldu.
Mekke’ye vardığında şaşırdı. Zira O’nu sorduğunda anladı ki kavmi O’na karşı çıkıyor ve desteklemiyordu. Bu hâle şahit olunca kalbi yumuşadı ve içini anlayamadığı bir huzur kapladı. Risaletin ilk günleriydi. Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) davetini gizli yapıyor ve kavminin yaptıklarına aktif sabırla karşılık veriyordu. En sonunda Amr, O’nu buldu ve kavuştu. Uzunca bir yoldan gelmiş ve yol boyunca O’nu gördüğünde soracağı soruları düşünmüştü.
İlk önce “Senin vazifen ne?” diye sordu. O “Ben Nebî’yim!” buyurdu. “Nebî ne demektir?” dedi Amr. O: “Allah’ın insanlara gönderdiği Elçi’dir!” diye cevapladı. Amr: “Allah Seni elçi olarak mı gönderdi?” dedi. O: “Evet” dedi. Amr: “Seni ne ile gönderdi?” diyerek sorularına devam etti. Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem): “Allah’ın birlenmesi, sadece O’na kulluk edilmesi, putların kırılması ve akrabalık bağlarının canlı tutulması için gönderdi.” dedi. Amr, O’nun söylediklerini duydukça kalb ve kafasındaki karanlıkların aydınlandığını ve içini bir rahmetin sardığını hissediyordu. “Allah’ın Seninle birlikte gönderdiği şeyler ne güzel hakikatler!” dedi. Sonra da: “O hâlde Sana itaat edip davana sahip çıkan kim var?” diye sordu. Hazreti Ebû Bekir ve Hazreti Bilâl’i kastederek “Bir hür bir de köle!” diye cevap verdi Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem).
Bunun üzerine kalbi iman nuruyla dolan Amr İbn-i Abese, O’nu ve getirdiklerini tasdik edip Müslüman oldu ve ilkler arasındaki yerini aldı. Efendimiz’in tavsiyesi üzerine Hazreti Amr (radıyallahu anh) kavminin yanına döndü. Yıllarca kavmi içinde O’nun sesi soluğu oldu. Ta ki Efendimiz’in (sallallahu aleyhi ve sellem) hicret ettiğini haber alıncaya kadar. Bu haberi alınca hemen harekete geçti ve Medine’ye geldi.1