Peygamberlik İddiasında Bulunan Yalancılar
Medine’ye döndükten sonra devam eden elçilerin gönderilmesi ve hey’etlerin kabulü sırasında beklenmedik olaylar da olmaya başlamıştı; belki de Cenâb-ı Mevlâ, bu türlü arızaları Efendimiz’in hayatta olduğu dönemlere denk getirmiş ve böylelikle Müslümanlara, benzer durumlarda nasıl davranmaları gerektiğini Resûlü’nün şahsında fiilen göstermek istemişti! İlk haber, Yemen taraflarından geliyordu; Esvedü’l-Ansî adında birisi çıkmış peygamberlik iddia ediyordu! Kehânet ve hokkabazlıkla etrafında bazı safderûn insanları toplamış, onları da kendi peygamberliği konusunda inandırmıştı. Efendimiz’in Hz. Cerîr ile gönderdiği mektuplardan biri de ona yazılmıştı; ancak o, Allah Resûlü’nün hastalığından da cesaret alarak söz dinlemeyecek ve iddiasından vazgeçmeyecekti. Sahîk ve Şerîk adında iki meleğin kendisine de vahiy getirdiğini söylüyor, halkın başına gelecek haberleri de kendisinin verebildiğini iddia ediyordu!
Yazdığı mektuplarda Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem), valilerinden Esved konusunda daha tedbirli ve duyarlı olmalarını isteyecek ve halkın yalan yanlış beyanlarla oyalanmasının önüne geçmelerini söyleyecekti.
Bir diğer haber, Yemâme taraflarından geliyordu; Müseylime de peygamberlik iddiasıyla ortaya çıkmış, etrafına bazı safderûn insanları toplamaya başlamıştı! Hâlbuki bu adam, Benî Hanîfe hey’etiyle birlikte daha birkaç ay önce Medine’ye gelmiş ve Müslüman olmuştu! Şimdi ise hokkabazlık ve sihirbazlık sanatlarını konuşturarak kendisinin de mucize sahibi olduğunu söylemeye başlamış,1 olağanüstü hâller gösterme yarışına girişmişti. Hatta hırsla önüne gelen her meseleye el attığı için gülünç durumlara da düşüyordu. Efendimiz’in yaptığı gibi kendisinin de insanlara su mucizesi göstermesi istenince kuyuların başına gidip ağzında çalkaladığı suları oralara boşaltacaktı. Ancak bereketlenip sularının çoğalması bir yana kuyuların hepsi de kuruyordu! Bereket umarak yeni doğan çocuklardan hangisi kendisine getirtilip de ağzına hurma vermişse, onların her birisi ya kel ya da lâl olmuşlardı!
Gözünü saltanat hırsı o kadar bürümüştü ki, insanlar nezdinde düştüğü bu gülünç durumlar onun için bir şey ifade etmiyordu. Bu sefer de tutmuş, Kur’ân’a nazîre getirmeye çalışıyor, kendisine de vahiy geldiğini iddia ederek birtakım sözler sarf ediyordu! Bu sırada Allah Resûlü’ne bir mektup göndermiş ve kendisini risalette O’na şerik ilan etmişti!
Hz. Ali’yi yanına çağıran Efendiler Efendisi, haddini aşan bu adama bir mektup yazacak ve yeryüzünün Allah’a ait olduğunu ve onun hiç kimseyle paylaşılamayacağını ifade ettikten sonra Allah’ın, yeryüzünü dilediği kuluna has kılacağını ifade ederek neticede takva sahibi olanların üstün geleceğini bildirecekti.
Dipnot:
- Nişadırı keskin sirke içinde erittikten sonra günlük yumurtayı onun içinde bir gece ve gündüz bekletir, iyice yumuşattıktan sonra da onu alarak dar şişenin içine koyardı; ardından üzerine soğuk su döker ve insanlara, kabuğunu kırmadan yumurtayı dar ağızlı şişeye bir mucize eseri olarak soktuğunu iddia ederdi. Bkz. İbn Kesir, el-Bidâye ve’n-Nihâye, 5/61, Sîre, 4/95; İbn Seyyidinnâs, Uyûnu’l-Eser, 2/284; Süheylî, Ravdu’l-Unf, 4/354 vd.