… Ve Diğer Heyetler

164

Elbette Medine’ye koşanlar, sadece bunlardan ibaret değildi; Abdikays, Uzre ve Beliyy heyetleri de gelmiş ve Müslüman olarak geri dönmüşlerdi. Efendimiz’in dedelerinden Kusayy ile anne tarafından akraba olduklarını söyleyen on iki kişilik Uzre hey’eti ile konuşan Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem), onlara yakında Şam cihetinin de fethedileceğinin müjdesini verecek ve onları kehânet parası yemekten menedip insanlara tazim için kestikleri etlerden de yemelerini yasaklayacaktı.

Yine bugünlerde, on küsur insanla birlikte Medine’ye Fezâra hey’eti gelmiş ve yaşadıkları kuraklık ve kıtlıktan şikâyette bulunarak Allah Resûlü’nden yardım talebinde bulunmuşlardı. Efendiler Efendisi (sallallahu aleyhi ve sellem), onları da yanına alarak yağmur duasına çıkacak ve ihtiyaçları olan rahmeti o gün, cân ü gönülden yöneldiği Cenâb-ı Mevlâ’dan talep edecekti.

O günlerde dikkat çeken bir başka hey’et ise, aralarında, daha sonraları yalancı peygamber olarak iştihar edecek olan Müseyleme İbn Sümâme’nin de bulunduğu on yedi kişilik Benî Hanîfe hey’etiydi; Yemâme taraflarından gelmiş ve Müslüman olmuşlardı!

Gelenlerin ardı arkası kesilmiyordu; Yemen, Ezd, Benî Sa’d, Benî Âmir İbn Kays, Benî Esed, Behrâ, Havlân, Muhârib, Benî Hâris İbn Ka’b, Gâmid, Benî Müntafık, Selâmân, Benî Abes, Müzeyne, Murâd, Zübeyd, Kinde, Zî Mürre, Gassân ve Benî Îyş hey’etleri bunlardan belli başlı olanlarıydı. Efendimiz’e en son gelen hey’et, Neha’ hey’etiydi; Yemen’de Hz. Muâz’a beyat etmişler ve Muharrem ayının ortalarında yaklaşık iki yüz kişiyle birlikte O’nun mü’minleri olarak Medine’ye gelmişlerdi!

Peşi peşine Medine’ye akın eden bu insanlar, aynı zamanda İslâm’a olan ihtiyacı da göstermiş oluyordu. Artık Medine, şek ve şüphesiz Ceziretü’l-Arab’ın başkenti oluvermişti. Daha düne kadar nizam ve intizamı temin etmenin imkânsız olarak görüldüğü, her kabilenin kendi başına hareket ettiği ve güçlünün zayıfı ezdiği Hicâz’da, bundan böyle Allah Resûlü’nün hâkimiyeti hükümferma olacak, insanlar güven ve emniyet içinde hayatlarını devam ettirecek ve bundan böyle dört bir yanda hep nizam ve intizamın sesi duyulacaktı.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.