Üsâme Ordusu

217

Safer ayının çıkmasına dört gün kala bir pazartesi günü Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem), ashâbına sefer hazırlığı yapmaları emrini verdi; zira Rum diyarından tehdit sesleri yükseliyor ve orada bulunup da iman edenlere karşı akla-hayale gelmedik işkenceler uygulanıyordu. Bardağı taşıran son damla, Rum diyarına yakın belde olan Meân valisi Ferve İbn Amr’ın başına gelenlerdi; kendi topraklarında İslâm’a ait herhangi bir eserin mevcudiyetinden aşırı derecede rahatsızlık duyan Bizans, Efendimiz’in valisini de öldürme cür’eti göstermişti!

Karargâhın kurulacağı yer Cürüf’tü. Ashâb-ı kirâm hazretlerini yine cihad heyecanı sarmıştı. Yeni bir hedefe doğru gidecekleri için sabırsızlanıyorlardı! Ertesi gün Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem) yanına, azatlı kölesi Zeyd İbn Hârise’nin on sekiz yaşındaki oğlu Üsâme’yi çağırdı; ona:

– Seni, hazırlanan bu orduya kumandan tayin ettim; süratle harekete geç ve babanı şehit edenlerin üzerine yürü, diyor ve hangi cihete gideceğini ve oralarda nelere dikkat ederek nasıl adım atması gerektiğini tarif ediyordu! Hatta ordusuyla birlikte ilerlerken, haberden daha hızlı hareket etmeleri gerektiğini söylüyor ve ancak, muhâberâta hakim olarak muharebeyi kazanabileceklerine dikkat çekiyordu!

Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem) genç Üsâme’ye ordunun sancağını bizzat kendi elleriyle veriyordu; sancağı alan Hz. Üsâme onu, hicretin sancaktarı Büreyde İbn Husayb’a verecek ve Cürüf’e gidip Resûlullah’ın ordusunu hazırlamaya başlayacaktı. Artık hazırlığını yapan Cürüf’e koşuyordu!

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.