Savaşta kulluk hassasiyeti

309

Savaşın en kızgın olduğu demlerde Efendimiz’i merak edip de yanına gelen Hz. Ali, O’nu secdeye kapanmış hâlde dua ederken bulmuştu. Yeri gelince ve ihtiyaç hissettiğinde en önde savaşmaktan geri durmayan Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem), vadedilen zaferin gelebilmesi için en azından onun kadar önemli olan Rab ile irtibat konusunda da taviz vermek istemiyordu. Resûlullah emniyetteydi ve Hz. Ali yeniden saflar arasına dalıp savaşmaya başladı. Ancak, aklı sürekli Efendimiz’deydi ve yeniden O’nun yanına geldi. Gördüğü manzara değişmemiş yine secdede duaya devam ediyordu.

Nihâyet, savaş bitmiş ve ortalık da durulmuştu. Hz. Ali, yeniden Efendimiz’in yanındaydı. Ne garip ki O (sallallahu aleyhi ve sellem), hâlâ secde hâlini devam ettiriyor ve:

– Ey Hayy ve Kayyûm olan Allah’ım, diye tazarru ve niyazda bulunuyordu. Ve bu hâl, Kureyşliler Bedir’i bırakıp gidene kadar da devam edecekti.

O günü anlatırken Hz. Câbir, şu hatırasını paylaşacaktı:

– Bedir savaşı sırasında Resûlullah ile birlikte namaz kılıyorduk. Bir aralık namazında tebessüm ettiği dikkatimizi çekmişti. Namazını bitirince de:

– Yâ Resûlallah! Sizi namazda tebessüm ederken gördük; sebebi ne ola ki, diye sorduk. Cevap olarak O (sallallahu aleyhi ve sellem) bize şunları söyledi:

– Yanımdan, birilerinin peşinden gidip de geri dönerken üzerine bulaşmış toz ve toprakla birlikte Mîkâîl geçiyordu. O Bana tebessüm edince Ben de ona tebessüm ettim!1


Yazar: Dr. Reşit Haylamaz

Dipnot:

  1. Ebû Ya’lâ, Müsned, 4/49; Heysemî, Mecmaü’z-Zevâid, 6/283
Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.