Hz. Hadîce (r.anhâ) Validemizin Vefatı (10 Ramazan Risaletin 10. Yılı)
Hadîce annemiz evlendikten sonra her daim Efendimiz’in yanında olmuş, her biri birbirinden çetin bela ve musibetleri O’nunla birlikte göğüslemişti. Ömrünün son demlerinde çok ağır şartlar altında boykota ve sürgüne muhatap olmuştu. Artık vücudu iyice yorulmuş ve hastalanmıştı. Allah’ın yardımıyla boykot yılları bitmiş ve dokuz ay geçmişti.
Allah Resûlü, hasta eşini ziyaret etmek için kaldığı yere geldi. Perdeyi aralayıp da ateşler içinde kıvranan Hadîce Validemiz’i görünce, çok rikkatine dokundu. Yılların zengin kadını Hazreti Hadîce, bir deri bir kemik kalmış, sürgün döneminde yakalandığı sıkıntılarıyla kıvrım kıvrımdı. Erken doğmuş, Hakk’a erken uyanmış ve şimdi de, kendi elleriyle emanet ettiği iki yavrusundan sonra, onlara kavuşmak için önden gidiyordu.
Şefkat ve Merhamet Sultanı’nı derinden yaralayacak bir manzaraydı bu. Göz pınarları harekete geçmiş, yanaklarından süzülen damlalar mübarek sakalını ıslatmıştı. Ardı ardına hıçkırıklar düğümlendi defalarca boğazında. Ardından bir minnet duygusuyla yanına yaklaştı Allah Resûlü ve ifadede kelimelerin kısır kaldığı mânâ yüklü şu cümleleri sıralamaya başladı, titreyen dudaklarından tane tane:
“Aslında sen, bunları yaşayacak bir kadın değildin ey Hadîce! Sırf bana sahip çıktığın ve benimle hareket ettiğinden dolayı sen de bu sıkıntılara katlanmak zorunda kaldın ve kâmetine göre bir hayattan mahrum yaşadın. Ancak unutma ki Allah, her sıkıntı ve zorluğun arkasından, mutlaka hayr-ı kesir murad etmiştir!”
Ve o gün Annemiz, Efendimiz’in mübarek dizlerine başını koymuş vaziyette ruhunu teslim etti. Bütün sıkıntılarını burada bırakmış, içinde köşk ve sarayların olduğu ebedî âleme intikal etmişti.