Browsing category

Hasâis

Efendimiz’in (sas) âhirette şâhid olması

Peygamber Efendimiz’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) kendisine has özelliklerinden birisi de kıyâmet gününde hem diğer insanlara hem de ümmetine şâhit olmasıdır. O, umûmî mânada bir şâhittir. “Ey şanlı Peygamber! Biz seni insanlar hakkında şahid, müjdeci, uyarıcı olarak gönderdik.” âyetine göre O, Allah’ın birliğine şâhit, Allah’a nasıl kulluk edileceğine delil gösterilecek örnek ümmetin, tasdik, yalanlama, uymak […]

Efendimiz’e (sas) Kevser’in Verilmesi

Kur’ân-ı Kerim’de, Hz. Peygamber’e Kevser’in verildiği haber verilmektedir: “Biz gerçekten sana verdik Kevser.” “Kevser”, lügatlerde, son derece fazla, her şeyin çoğu, birbirine sarılıp burulmuş olan çok toz, İslâm ve peygamberlik, Tâif ’te bir mektebin adı, çok hayırlı, çok vergili adam, efendi adam, cennette özel bir nehir adıdır ki, cennetin bütün ırmakları ondan meydana gelir- gibi anlamlara gelmektedir. Bu âyette, Kevser’in […]

Efendimiz’in (sas) Cenâb-ı Hakk Tarafından Savunulması

Daha önce gönderilen peygamberler, kavimleri tarafından bazı ithamlarla karşı karşıya kalmışlardır. Meselâ Hz. Nûh, kavmi tarafından dalâletle itham edilmiş: “Halkının söz sahibi yetkilileri: “Biz Seni besbelli bir sapıklık içinde görüyoruz” dediler.”, o ise kendisinin dalâlette olmadığını, ancak âlemlerin Rabb’i tarafından gönderilen bir resûl olup, onlara nasîhat ve İlâhî rîsâleti tebliğ etmek için vazifelen dirildiğini söylemiştir: “Ey […]

Kur’ân’da Efendimiz’e (sas) İsmiyle Hitap Edilmemesi

Yüce Allah, Peygamber Efendimiz’e ismiyle hitap etmemiş, aynı zamanda diğer insanlara da ona ismiyle hitap etmemelerini zımnen istemiştir. Kur’ân-ı Kerim’de kendilerine hitap edilen peygamberlerin hepsine, kendi isimleriyle hitap edildiğini görmekteyiz: “Ve dedik ki: “Âdem! Eşinle birlikte Cennete yerleşin, oradaki nimetlerden istediğiniz şekilde bol bol yeyin, sadece şu ağaca yaklaşmayın. Böyle yaparsanız zalimlerden olursunuz.” “Ey Nuh!” denildi “Sana ve beraberinde bulunan mümin […]

Efendimiz’in (sas) Rîsâletinin Cinleri de Kapsaması

Peygamber Efendimiz’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) nübüvveti, yalnızca insanları değil, aynı zamanda cinleri de kapsamaktadır. İnsanlardan inanan-inanmayan olduğu gibi, cinlerden de inanan-inanmayanlar vardır. Resûlullah henüz Mekke’de iken, cinler onun yanına gelmiş ve Kur’ân’ı dinlemişlerdir: “Hani Biz bir vakit cinlerden bir takımını Kur’ân dinlemeleri için sana göndermiştik. Kur’ân’ı işitip dinleyecek yere gelince birbirlerine: “Susun, dinleyin!” dediler. […]

Efendimiz’in (sas) Risâletinin Evrensel Olması

Acaba Hz. Muhammed’den (sallallâhu aleyhi ve sellem) başka, bü tün insanlığa şâmil, umûmî bir risâlet ile gönderilmiş başka bir peygamber var mıdır? Veya İslâm’dan başka, da’veti herkesi kucaklayan başka ilâhî bir din, Allah tarafından bildirilmiş midir? İsrailoğulları, dünyayı sâdece kendilerine mahsus kılmışlar ve dünyayı yalnızca kendi ülkelerinin sınırlarıyla mahdut saymışlardır. Hattâ daha da ileri giderek, […]

Efendimiz’in (sas) Son Peygamber Olması

Cenâb-ı Hakk, ilk peygamberden itibaren her kavme bir yol gösterici göndermiş ve nübüvvet müessesesini de, Hz. Muhammed (sallallâhu aleyhi ve sellem) ile sona erdirmiştir: “Muhammed, içinizden hiçbir erkeğin babası değildir, lakin Allah’ın resûlü ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah her şeyi hakkiyle bilir.” Âyette geçen “Hâtem” kelimesi yüzük üzerine kazılmış “mühür” anlamına gelir. Bu kelimenin iki farklı […]

Zıtları bünyesinde toplayan Peygamberimiz’in şecaat ve şefkat ufkunu biraz açar mısınız?

Efendimiz’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) zahirde birbirine zıt gibi görünen sıfatları olduğu gibi, birbirini takviye edip destekleyen vasıfları da vardır. Birbirine zıt gibi görünen bu sıfatları, Din-i Mübin-i İslâm’da mühim bir esas olan “sırat-ı müstakîm” yorumu çerçevesinde ele almak ve öyle değerlendirmek mümkündür. Meselâ Efendimiz, her şeyden evvel bir şecaat ve cesaret âbidesi idi. Öyle […]