Browsing category

Siyer Felsefesi

Siyer-i seniyye Kur’ân-ı Kerim’in nasıl anlaşılması gerektiğini gösteren, nassların müfessir bir mümessili konumunda bulunan ve sürekli başvurulması gereken önemli bir kaynaktır. Resûl-i Ekrem Efendimiz(sas) mübarek hayatıyla, sözleri, tavır, davranış ve takrirleriyle vahye uygun bir hayatın nasıl yaşanacağını göstermiştir.

Efendimiz’in (sas) Mazlum Ashâbına Sahip Çıkması

Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), bütün varlığı, Cenâb-ı Hakk’ın güzel isimlerinin, sonsuz sıfatlarının ve eşsiz sanatının bir tecellisi olarak görüyordu. Her şeyin ve herkesin hakkına saygı duyuyor, huzur ve saadeti için çırpınıyor ve ayrım yapmaksızın problemlerine çözüm üretiyordu. İç içe, huzur ve barış içerisinde adil bir ortamda yaşamaları için örnek bir hayat, ahlak ve […]

Efendimiz’in (sas) Eğitim Felsefesi (1): Kişisel Bakıma Dikkat

Bir gün birisi, ashabıyla oturan Allah Resûlü’nün (aleyhissalâtu vesselâm) yanına gelir ve O’na sırası ile “İman, İslam, ihsan nedir, kıyametin vakti ne zamandır ve alametleri nelerdir?” gibi sorular sorar. Efendimiz’den aldığı kısa ve net cevapları tasdik eder ve ayrılıp gider. Fakat yaşananlar mecliste bulunanları hayrette bırakır. Bir müddet sonra Efendimiz, merak içerisinde hadiseyi takip eden […]

Efendimiz’in (sas) Gençlik Dönemi ve Eğitimi

Daha önce Efendimiz’in (sallallahu aleyhi ve sellem) çocukluk dönemi üzerinde durulmuş; Cenâb-ı Hakk’ın hikmet dolu hadiselerle “hayatı”, O’nun için âdeta bir mektebe çevirdiği ve böylece O’nu, ebedi ve evrensel risalet vazifesine, bu vazifeyi eda ederken karşısına çıkacak meselelere hazırladığı anlatılmıştı. Bu hazırlık süreci, peygamber olarak seçilip gönderileceği ana kadar devam etmişti ki bu makalede O’nun, […]

Efendimiz’in (sas) Kendi Ordusuna Merhameti

Peygamber Efendimiz’in (aleyhissalâtu vesselâm) ashâbına karşı derin bir sevgisi ve şefkati vardı. Onların üzerine bir baba hassasiyetiyle titrer; kendilerine zarar dokunmaması için kılı kırk yararcasına dikkatli ve dengeli hareket ederdi. Hak ve hukuklarını muhafaza adına müthiş bir cesaret, gayret ve kararlılık sergilerdi. Zira başta Mekkeliler olmak üzere farklı grupların kara propagandası ve kışkırtmasıyla neredeyse bütün […]

Efendimiz’in (sas) Çocukluk Dönemi ve Eğitimi

Hira’da yaşananları haber alan Mekke’nin ileri gelenleri, Muhammedu’l-Emîn ile alay etmeye başlamış ve kendisine “mecnun/deli” ithamında bulunmuşlardı. Buna cevap mahiyetinde Cenâb-ı Hak, “Nûn. Kalem ve ehl-i kalemin satırlara dizdikleri ve dizecekleri şeyler hakkı için: Rabbinin lütfuyla, deli değilsin. Hem senin ecrin, mükâfatın hiç kesilmez! Ve sen pek yüksek bir ahlâk üzerindesin! Yakında göreceksin, onlar da görecekler. […]

Hakkı Haykıran Rahibe ve Zulme Sessizlik

İslam’a ilk gönül verenler, kendilerini en temel hak ve hürriyetlerinden mahrum bırakan Mekkelilerin baskı, işkence, zulüm ve haksızlıklarından kurtulmak için Habeşistan’a hicret etmişlerdi. Arada dönenler olsa da büyük çoğunluğu, on beş yıl orada kalmış; hicretin yedinci yılında Efendimiz’in (aleyhissalâtu vesselâm) Necâşî’ye yazdığı bir mektup üzerine Medine’ye dönmüşlerdi. Tam Hayber’in fethedildiği sırada gelmiş ve O’nunla buluşmuşlardı. […]

Nebevî Bir Yol: Geniş Tabanlı Hareket (2)

Asr-ı Saadet’te elde edilen ve etkisi kıyamete kadar sürecek neticelerin altında yatan esaslardan birisi de hemen her hususta geniş tabanlı hareket edilmesi olmuştu. Hira’da ilk vahyi alan ve peygamberlikle görevlendirilen Hz. Muhammed (aleyhissalâtu vesselâm), ilahî hak ve hakikatleri, temsil ve tebliğ için yirmi üç yıl kesintisiz devam edecek bir aksiyon başlatmıştı. Fert, aile ve cemiyet […]

Sevdiklerimizi Ötelere Uğurlayamama ve Vefa

Bir gün Cibrîl-i Emîn, Efendimiz’e (aleyhissalâtu vesselâm) gelir ve “Ey Muhammed, dilediğin kadar yaşa! Sonunda öleceksin! Dilediğini sev, bir gün ondan ayrılacaksın. İstediğini yap, sonunda mutlaka karşılığını göreceksin. Şunu iyi bil ki mü’minin şeref ve itibarı, gecelerini ibadetle geçirmesinde; izzet ve haysiyeti de gönül tokluğu içinde bulunup insanlara el açmamasındadır.” buyurur. Cibrîl’in “Dilediğini sev, bir gün ondan […]

Neticeye Götüren Yolun Nebevî Esasları (1): Allah ile Kesintisiz İrtibat

Asr-ı Saadet’ten günümüze İslam dininin, insan, millet, medeniyet, devlet, örf, adet, kültür, duygu, düşünce, felsefe, ilim, bilim, sanat ve mimarî üzerindeki etkisine bakıldığında Allah Resûlü’nün güneş gibi inkâr edilemez bir muvaffakiyetinin olduğu görülecektir. İslam, 14 asırdır maruz kaldığı düşmanca saldırılara rağmen varlığını korumuş; binlerce farklı milletten milyarlarca insanın gönlüne girmiş, dünyanın dört bir tarafına ulaşmıştır. […]

Farklı Kimliklere Bakışta Genelleme Yapmama: “Ehl-i Kitap” Örneği (2)

Kur’ân’ın indiği, İslam Ahlakı’nın, Hukuku’nun ve Medeniyeti’nin şekillendiği süreçte Allah Resûlü’nün muhatap olduğu farklı kimlikler arasında Yahudi ve Hristiyanlar da vardı. Kur’ân, bu iki kimliği bazen ayrı bazen de “Ehl-i Kitap” üst kimliği ile bir arada ele alır ve anlatır. Zaman zaman da “Benî İsrail” şeklinde milli kimlikleriyle hitap eder ve açıklamalarda bulunur. Onların, Kur’ân […]