Browsing category

23. Yıl

Nasr Sûresi’nin İnişi (12 Zilhicce 10 Hicrî)

Bugün, “nefr-i evvel” denilen bayramın üçüncü günü. Her zaman olduğu gibi bugün de Minâ’da hayat erken başladı. Teheccüd ile başlayan süreç sabah namazı ile devam etmiş ve yine mûtâd olduğu vechile evrâd ü ezkâr, dua ve tefekkürün merkezde olduğu bir seher vakti daha geride kalmıştı. Bugün, çok önemli bir gelişme daha oldu; kuşluk vaktine doğru […]

“Zâlim ve güç sahibi bir idareciye karşı hak sözü söyleyip adaleti dile getirmendir!” (11 Zilhicce 10 Hicrî)

Bugün, “yevmu’l-karr” de denilen ve Allah katında bayram gününden sonra en faziletli gün kabul edilen bayramın ikinci günü; bugünün en önemli işi, cemarâtın taşlanmasıdır.  Ashâbından bazıları izin alarak Mekke’de kalmış olsalar da Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem), çoğunluğu oluşturan cemaatiyle yine Minâ’da bulunmaktaydı. Her ne kadar gecenin karanlığında Kâbe’ye gitmiş ve geç vakit dönmüş olsa […]

Efendimiz’in (sas) Son Kurban Bayramı ve Mina’da Yaşananlar (10 Zilhicce 10 Hicrî)

Bilindiği üzere bugün bayram; günün yolculuğu, Minâ istikametinde ve cemerât, kurban, tıraş derken ihramdan çıkılacak ve yeniden Kâbe ile buluşulacak.  Müzdelife’de bir müddet istirahat eden Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem), ibadet güzergâhını mutâd ibadetleri yanında yenileriyle de süsleyebilmek için bugün de erken kalktı. İbadet dolu hayatını, farzları yanında nafileleriyle de süslüyordu. Aynı hassasiyet, âdeta […]

“Üç şey, mü’minin kalbine kin ve kıskançlık sokmaz…” (10 Zilhicce 10 Hicrî)

Mina’da kurbanların kesimi bitmişti. Havanın sıcaklığına ve günün yakıcılığına rağmen sabahın erken saatlerinden beri sürekli bir hareket halinde olan Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem), yorulmuştu. Ashâbından bir kısmıyla birlikte az ileride bir mekâna giderek oturdu ve burada dinlendiler.  Bir müddet sonra buradan ayrılan Allah Resûlü’nde bir değişiklik vardı; ihramını çıkarıp gömleğini giymiş ve güzel […]

Efendimiz’in (sas) Mina’daki Bayram Hutbesi (10 Zilhicce 10 Hicrî)

O gün Hazreti Ali ve Abdullah İbn-i Huzâfetü’s-Sehmî gibi sahâbîler, Efendimiz’in bu emirlerini insanlara duyuruyorlardı. Duruşundan, ashâbına söylemek istediği önemli hususların olduğu anlaşılıyordu. Burada da bir hutbe îrâd edecekti. Onun için bekliyor ve belli ki arkadan gelenlerin de kendisine yetişmesini istiyordu. Büyük çoğunluk itibariyle insanların geldiğini görünce, mübarek elleriyle işaret ederek “Muhâcirler buraya!”, “Ensâr da […]

Efendimiz’in (sas) İfaza Tavafı (10 Zilhicce 10 Hicrî)

Şeytan taşlama, bayram namazı ve kurbanların kesilmesi derken vakit bir hayli ilerlemiş; artık öğle yaklaşmıştı. Efendiler Efendisi (sallalahu aleyhi ve sellem), Kasvâ’nın getirilmesini talep etti ve ifâza tavafı yapmak üzere Kâbe’ye yöneldi. O’nun hareketiyle birlikte Minâ’daki insan seli de yola koyulmuş, Bekke Vadisi’ne doğru akıyordu! Zira Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) onlara, ifâza tavafı için […]

Efendimiz (sas) Arafat’ta Vakfeye Duruşu (9 Zilhicce 10 Hicrî)

Bugün, Efendimiz’in (sallallahu aleyhi ve sellem), “Hac, Arafat’tır.” buyurduğu ve vakfeye durulan Arefe günü. Hac yolcularının buraya gelmedikleri takdirde ibadetlerinin geçerli olmayacağı hayati bir gün. Hac ibadetinin en temel rüknü.    Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem), Minâ’da kıldığı sabah namazının ardından, vakit çıkacağı âna kadar bekledi. Vaktini yine evrâd ü ezkâr ve dua ile geçiriyordu!          […]

Cennet’e Yaklaştırıp Cehennem’den de Uzaklaştıracak Amel (9 Zilhicce 10 Hicrî)

Arafat’ta vakfenin bitmesi ve güneşin batımıyla birlikte Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) terikesine Hazreti Üsâme’yi alarak, Müzdelife’ye doğru hareket etti. O’nun hareketiyle birlikte Arafat da sel olmuş, Müzdelife’ye akıyordu! Bu akış esnasında bedevinin birisi, her nasılsa devesini ürkütmüştü. Ürken deve diğer develerin de huysuzlaşmasına sebebiyet vermiş ve kalabalığın arasında bir kargaşa meydana gelmişti. Yularını kurtaran […]

“Bunu bana ver!” (9 Zilhicce 10 Hicrî)

Arafat’ta göze çarpan başka bir hâdise daha yaşanmış; Efendimiz (aleyhissalâtu vesselâm) ibadetle meşgul olduğu sırada bedevinin birisi gelmiş ve üzerindeki ridasını tutup “Bunu bana ver!” demişti. Manzarayı görenler, onun niçin böyle yaptığını düşünüyorlardı. Yaptığı işi garipseyip doğru bulmayan, teberrüken istediğini düşünüp makul gören veya bedeviliğine verip önemsemeyenler vardı. Onlar düşüne dursun, Fahr-i Kâinât Efendimiz (sallallahu […]

Veda Hutbesi: “Ey insanlar!…” (9 Zilhicce 10 Hicrî)

Urane vadisine gelen Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem), Kasvâ’nın üzerinde durmuş, ashâbının etrafında toplanmasını bekliyordu! Belli ki bütününü ilk defa gördüğü bu mahşeri kalabalığa hitâb edecek, hepsini muhatap alıp helalleşecek, 23 yıldır temsil ve tebliğ ettiği İslam dinini, bütün insanlığa ulaştırma vazifesini, omuzlarına bir mukaddes bir yük olarak koyup vedalaşacaktı.          Kasvâ’nın üzerinde mücessem bir […]