Browsing category

Risalet Günlüğü

“Mü’min, bir delikten iki defa ısırılmaz!” (19 Şevval 3 Hicrî)

Üç gündür ordusuyla birlikte Hamrâü’l-Esed’de bekleyen Allah Resûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem) müşriklerin korkup Mekke’ye doğru hareket ettiklerini haber alınca bugün Medine’ye dönme kararı almıştı. Fakat ayrılmadan önce her ihtimale karşılık çevreyi kontrol ettirmek istedi. Bu esnada Ebû Azze el-Cumehî olarak bilinen Amr İbn-i Abdullah isimli bir müşrik, kampın etrafında gözetleme yaparken yakalandı. Casusluk yaparken […]

Hamrâü’l-Esed’de Erzak İhtiyacının Karşılanması (17 Şevval 3 Hicrî)

Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem), dün, Uhud’dan ayrılan Mekkelileri geri dönüp Medine’ye tekrar saldırma fikrinden caydırmak için 630 kişilik yaralı Uhud ordusuyla Hamrâü’l-Esed’e gelmişti. Ani bir kararla çıkıldığı için askerler yanlarına burada kaldıkları süre içerisinde beslenmelerine yetecek kadar erzak alamamışlardı. Ensar’ın ileri gelenlerinden Hz. Sa’d İbn-i Ubâde (radiyallahü anh) hemen devreye girmiş ve kendine […]

Benû Kaynukâ Kuşatması (17 Şevval 2 Hicrî)

Benû Kaynukâ, Medine’de yerleşik üç ana Yahudi kabilesinden birisini oluşturuyordu ve hicret sonrasında yapılan anlaşmada bu kabilenin de imzası vardı. Abdullah İbn Selâm’ın kabilesiydi bu. Müslüman olduktan sonra Abdullah İbn Selâm’ı da çok sıkıştırmış ve bu tercihini bir türlü hazmedememişlerdi. Son gelişmeler, onların bu anlaşmaya sadık kalmadıklarını gösteriyordu. Zira Bedir’de kazanılan zafer, ciddi manada onları […]

Nisâ Sûresi’nin 104. Ayetinin İnişi (16 Şevval 3 Hicrî)

Abdullah İbn-i Amr İbn-i Avf, yolculuğu esnasında yolda Uhud’dan ayrılan Mekke ordusunun, geri dönüp Medine’ye tekrar saldırmanın planlarını yaptığına şahit olmuş ve vakit kaybetmeksizin Allah Resûlü’nün yanına gelip durumu haber vermişti. Bunun üzerine Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), önce meseleyi yanına çağırdığı Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer’le istişare etmiş ardından da Hz. Bilâl’e seslenerek insanlara […]

İnanan Sarsılsa da Devrilmez: Hamrâü’l-Esed (16 Şevval 3 Hicrî)

Cumartesi akşamından itibaren yaralarını sarıp da evinde dinlenmeye çekilen ashâb, pazar sabahı Hz. Bilâl’in ezanıyla birlikte Mescid-i Nebevî”ye gelmişti. İnsanlığın Emîni Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), dünden bu yana düşünüp duruyor ve bir türlü emin olamıyordu. Sonuç itibarıyla Mekke açısından iş ortada kalmıştı; savaşmış ama bir şey elde edemeden geri gitmişlerdi. Yolda giderken kanaatlerini değiştirip […]

Yetmiş Sahabînin Şehadeti (15 Şevval 3 Hicrî)

Bugün Uhud’da, Allah Resûlü’nü, en temel hak ve hürriyetlerini korumak için 3000 kişilik Mekke ordusuyla vuruşan 700 sahabîden 70’i şehit düşmüştür. Allah Resûlü ile aynı cephede savaşırken şehit düşen sahabe efendilerimizin isimleri şu şekildedir: 1. Hamza İbn-i Abdulmuttalib el-Muhâcirî (radıyallahu anh)2. Ebû Eymen Mevlâ Amr el-Ensarî (radıyallahu anh)3. Ebû Hanne el-Ensarî (radıyallahu anh)4. Ebû Suryan […]

Uhud Savaşı (15 Şevval Cumartesi 3 Hicrî)

Bugün, hicretin üçüncü yılı Şevval ayının on beşinde Bedir’in intikamını almak ve Müslümanları yok etmek isteyen Mekkeliler ile en temel hak ve hürriyetlerini korumak isteyen Müslümanların, Mescid-i Nebevî’nin beş km. ötesinde Uhud’da karşı karşıya geldikleri ve savaştıkları gün. Uhud savaşı ikisi bugün biri yarın olmakla üç bölümden ibarettir. Savaşın ilk bölümünde yani başında Allah Resûlü’nün […]

“Onun kalbi de gözü de kördür!” (14 Şevval 3 Hicrî)

Şiddete doymayan Mekkeliler, Bedir’deki hezimetin intikamını almak, Müslümanları yok etmek için bir kez daha kılıca sarılmış, üç bin kişilik orduyla Uhud’a kadar gelip Medine’nin kapısına dayanmışlardı. Onların Medine’ye saldırmak için yola çıktıklarını amcası Hazreti Abbas’tan haber alan Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) ashâbıyla yaptığı istişare neticesinde Medinelilerin din, can ve mal güvenliğini korumak için ordusuyla birlikte Uhud’a doğru hareket etti. Mekkelilerle […]

Hz. Malik İbn-i Amr’ın Vefatı (14 Şevval 3 Hicrî)

Allah Resûlü’nün (sallallahu aleyhi ve sellem) Medine’den Uhud’a hareket etmek için hazırlandığı sırada sahabe-i kiramdan Hz. Malik İbn-i Amr (radıyallahu anh) vefat etti. Durumu haber alan Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) ashâba, Hz. Malik’in cenaze namazını kıldırdı. Ardından da Uhud’a doğru harekete geçti. Peygamber Yolu

Ashâbın Pişmanlığı ve Efendimiz’in (sas) Kararlılığı (14 Şevval 3 Hicrî)

İkindi namazını kıldırtan sonra Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem), yanında Hz. Ebû Bekir ile Hz. Ömer olduğu hâlde hücre-i saadetlerine girdi. Belli ki, zırhını giyip kılıcını da alarak ashâbı arasına çıkacak ve Uhud’a gidecek ordunun önündeki yerini alacaktı. İnsanlar, hücre-i saadetleri ile minber-i şerifleri arasında toplanmış bekleşiyorlardı. O’nun ifadelerindeki teenniyi, mübarek yüzlerindeki manzarayı, gördüğü […]