Önemli Bir Tembih
Hicret çok önemliydi, ama o sadece Allah rızası için yapılmalıydı. Böylesine önemli bir hadisede, niyetteki hulusiyet ayrı bir hususiyet arz ediyordu. Medine’de daha rahat bir hayat, ticari imkân, saliha bir kadınla evlilik veya daha başka bir gaye için yola çıkılacaksa, daha işin başındayken herkes bilmeliydi ki, böyle bir hicretin sevabı olmazdı ve bu yoldaki bir insan, sadece hedeflediği şeyi elde ederdi.
Aynı zamanda sahabe arasından birinin, Ümmü Kays adındaki bir kadınla evlenmek için Medine’ye gideceğine dair bilgiler geliyordu.1 Şüphesiz ki bu zat da mü’mindi; ama böylesine bir yolda niyeti bozmamak gerekiyordu; kalpteki ibre, sürekli rızayı göstermeli ve onda asla bir sapma yaşanmamalıydı.
Çünkü bu yol, bundan önceki peygamberler dahil bütün salih kimselerin yoluydu; cihadın ayrı bir buuduydu ve sevabını da kimsenin kestirmesine imkân yoktu. Öyleyse, daha işin başındayken herkese iyi bir tembihte bulunmak gerekiyordu. İşte tam bu sırada Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem), şöyle buyurdu:
– Şüphesiz ameller, başka değil sadece niyetlere göre değer kazanır; herkesin niyeti ne ise, eline geçecek de odur. Kimin hicreti, Allah ve Resûlü’nün rıza ve hoşnutluğunu elde etmek içinse, onun hicreti, Allah ve Resûlü’ne müteveccih sayılır. Kim de, nâil olacağı bir dünya veya nikahlanacağı bir kadından ötürü hicret ediyorsa, onun hicreti de hedeflediği şeye göredir.2