Browsing category

Mekke

GEÇMİŞE AİT BİR MUHASEBE

Dünle bugün arasında, mü’minler açısından Batı ile Doğu arasındaki mesafe kadar açık bir fark vardı. Bu farkı tescil adına Cibril-i Emîn gelmişti ve geçmişte kalan bir konuyu hikaye ediyordu: – Onlardan birisine, “Kız çocuğun oldu.” müjdesi verildiğinde, öfke ve üzüntüsünden yüzü kaskatı ve mosmor kesilir. Müjdelendiği bu kötü haberin etkisiyle utanıp, eş ve dostundan saklanmaya […]

TEBLİĞ AYETLERİ

Bir taraftan İbn Erkam’ın evindeki faaliyet, sırran tenevverat devam ediyor; diğer yandan da insanlar, teker teker İslâm’a davet ediliyordu. Buna rağmen müşrikler, buldukları her fırsatı mü’minlerin aleyhinde değerlendirmeyi şiar edinmiş; onları sürekli taciz etmeye çalışıyorlardı. Gerçi, gelen ayetlerde hem onların durumu ortaya konuluyor hem de mü’minleri yarın adına bekleyen sürprizlerden bahisler açılıyordu. Mü’minler için tek […]

HZ. ÖMER’İN GELİŞİ VE İBN ERKAM’IN EVİNDEN ÇIKIŞ

Bir Çarşamba akşamıydı. Efendiler Efendisi, İbn Erkam’ın evinde bir akşam ellerini kaldırmış; dua dua yalvarıyordu. O kadar içten ve ısrarcıydı ki, bu durum yanındakilerin gözünden kaçmadı. Karıncalanmış avuçlarını semaya kaldırıp gözlerini semaya dikmiş, içtenlikle şöyle dua ediyordu: – Allah’ım! Şu iki adamdan hangisi daha sevimliyse onunla dinini aziz kıl: Ömer İbn Hattâb ve Amr İbn […]

Hira Ziyaretleri

Risalet vazifesiyle serfiraz kılındıktan sonra da Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), vahiy öncesinde mesken tuttuğu Nûr dağına zaman zaman gider ve Hira’da huzur soluklamak isterdi. Bu ziyaretleri sırasında bazen, her an O’nunla birlikte olmak isteyen ashabı da yanına takılır ve böylelikle müşterek bir ziyaret gerçekleştirirlerdi. Yine böyle bir gün Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Hz. […]

HABEŞİSTAN HİCRETLERİ

Vahiy geleli beş yıl olmuştu. Aylardan Recep idi. İbn Er­kam’ın evi, kısmen de olsa problemi çözmüş, imana ait meselelerin daha sakin bir atmosferde görüşülmesine zemin hazırlamıştı. Ancak bu, sadece söz konusu evle sınırlı bir durumdu; buradan ayrılan insanlar, yeniden takibe alınıyor ve bilhassa zayıf ve korumasız olanlar, giderek artan bir şiddete maruz kalıyorlardı. Her geçen […]

Birinci Hicret

Efendimiz’in bir işareti bile kitleleri harekete geçirirdi. Kaldı ki, açıktan Habeşistan’a gitmenin bugün için daha güvenli olduğunu söylüyor ve inananları o istikamette yönlendiriyordu. Onun için, hemen hazırlıklar başladı ve Mekke’deki şiddete hedef olmaktan kurtulup dinlerini daha iyi yaşayabilmek için dördü kadın toplam on beş[1] kişilik bir ekip yola koyuldu. Başlarında, Efendimiz’in damadı Hz. Osman da […]

Geri Dönüş

Bu ilk yolculuk, Recep ayında gerçekleşmişti. Aradan iki ay daha geçmişti. Ramazan ayının bir gününde Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem), yine Kâbe’ye gelmiş, Rabbine ibadet ü taatle meşguldü. Yine etrafında bir kalabalık birikmiş, ne yapacağını seyre dalmışlardı. Bir ara Efendiler Efendisi, bütün hücreleriyle birlikte Kur’ân okumaya başladı; Necm suresini okuyordu. Kulaklarına gelen bu kelam, […]

Mus’ab İbn-i Umeyr’in Durumu

Mekke’de bunalanların Habeşistan’a hic­ret haberini alınca Mus’ab İbn Umeyr de, ümitlenmiş ve bir yolunu bularak, hapsedildiği yerden kurtulup Habeşistan’a hicret etmişti. Allah yolunda hicret eden ilk muhacirler arasında artık o da vardı; ne anne şiddeti ne de babasının başında ekşimesi kalmıştı! Şimdi ise, zemherirde açan güneş gibi Habeşistan dönemi bitmiş; yeniden Mekke’ye dönmüşlerdi. Annesi için […]

Abdullah İbn-i Süheyl’in Gelişi

Hz. Abdullah, Kureyş üzerinde söz ve şiirleriyle etkinliğiyle bilinen, hitabeti dillere destan ve her meselede Kureyş’e akıl hocalığı yapan Süheyl İbn Amr’ın oğluydu. Efendimiz’i, ilk defa amcası Selît İbn Amr’dan duymuş; Hz. Selît’in gayretleri neticesinde Müslüman olan diğer amcaları Hâtıb ve Sekrân’ın övgü dolu ifadelerine kulak vermiş ve çok geçmeden Efendiler Efendisi’ne gidip teslim olan […]

İkinci Hicret

Sıkıntı, her geçen gün katlanarak büyüyordu ve nihayet Resûl-ü Kibriyâ Hazretleri, çözümün yine Habeşistan’a gitmekle mümkün olabileceğini söyleyecekti. Zira önce gidenlerin orada hangi şartlarda olduklarının da haberi alınmıştı ve bu sebeple Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem), Mekke’de henüz bulunmayan bir rahatlığı daha fazla insanın elde edebilmesi için ümmetine Habeşistan’a gitmeleri hususunda tahşidatta bulunuyordu. Ancak […]