Browsing category

Mekke

Huzura Koşuş Devam Ediyor

Bu arada, Âmir İbn Rabîa, Utbe İbn Rabîa’nın oğlu Ebû Huzeyfe, Ebû Ubeyde İbn Cerrâh, Osman İbn Maz’ûn ve iki kardeşi Kudâme ve Abdullah, Esmâ Binti Ümeys, Ümmü Eymen, Efendimiz’in amcası Hz. Abbas’ın hanımı Ümmü’l-Fadl ve Hz. Ali’nin ağabeyi Ca’fer İbn Ebî Tâlib de gelmiş ve Müslüman olmuşlardı.[1] Fazilet aşığı insanların arasında bu din, hızla […]

Bilâl-i Habeşî: “Ehad.. Ehad..!”

Hz. Ebû Bekir’le birlikte Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem) bir gün Mekke dışında bir yere gitmiş; gelen ayetleri müzakere edip namaz kılıyordu. Bu arada, yakınlarında koyun otlatmakta olan Bilâl-i Habeşî yaklaştı yanlarına. Ayla güneş gibiydiler; göz kamaştıran bu manzaraya meftun olmamak mümkün değildi. Önce, yanlarına gitmesi için bir vesile bulması gerekiyordu, bir kâse süt […]

Hazreti Habbâb’ın Alacağı

Bu günlerde bir insanın Müslüman olduğunu açıklaması, başına gelecek kötülüklere açıktan davetiye çıkarması anlamına geliyordu. Onun için birçok sahabenin Müslüman olduğunu Kureyşhenüz bilmiyordu. Yedi kişi hariç, diğer Müslümanlar kendilerini gizlemek zorunda hissetmişlerdi. Bunlar, Allah Resûlü Hz. Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem), Hz. Ebû Bekir, Ammâr İbn Yâsir ve onun annesi Sümeyye, Süheyb İbn Sinân, Bilâl-i […]

DAVET VE TEBLİĞİN AÇIKTAN BAŞLAMASI

Aradan üç koca yıl geçmiş, münferit gayretlerle iman halkası ancak bu kadar genişleyebilmişti. Bir yakınının daha İslâm’ı tercih edişine şahit olan, yahut kendi kapısı çalınıp da imana davet edilen veya Kureyş’in nefret dolu tepkisiyle karşılaşan birçok insan, Mekke’deki bu değişimin farkına varmış; artık mesele çoğu insan tarafından konuşulur hâle gelmişti. Muhataplar nezdinde mesajın dikkat çekebilmesi […]

Genişleyen Tebliğ Halkası

Bu arada her geçen gün yeni yeni ayetler geliyor ve mü’minleri, iman adına sürekli besleyip onların dirençlerini artırıyordu. Çok geçmeden: “Emrolunduğun şeyleri, başları çatlatırcasına bir gayretle tebliğ et ve müşriklerden de yüz çevir.”[1] mealindeki ayet gelmişti. Anlaşılan bu sefer hüküm daha geneldi ve ilk planda bütün Mekke’yi, ardından da bütün insanlığı hedefliyordu. Böyle bir emri […]

Etrafa Açılma Dönemi

Abdulmuttalip oğullarıyla bu kadar yakından ilgilenen ve her fırsatta onları Hakk’a davet eden Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem), yavaş yavaş tebliğ halkasını daha da genişletiyordu. Artık, açıktan Kâbe’ye gidip namaz kılıyor; insanları dine davet edip Kur’ân okuyordu. Kendisinden önceki peygamberlerin dedikleri gibi O da: – Ey kavmim! Gelin siz de, kendisinden başka ilah olmayan […]

İnsanların İslâm’la Tanışmalarını Engelleme Çabaları

Bu arada hac mevsimi yaklaşmış, Kureyş’i ayrı bir telaş almıştı. Şüphesiz en çok endişe ettikleri konu, dışarıdan Kâbe’ye gelenlerle Efendiler Efendisi’nin görüşmesi ve gelen ayetleri onlara da anlatıp tebliğ etmesiydi. Ne yapıp edip, mutlaka buna bir çözüm bulunmalı ve hac için O’nun gelenlerle konuşması engellenmeli; en azından konuşsa bile konuştuklarına itibar edilmeyecek kadar aleyhinde propaganda […]

Aleyhteki Kampanya Genişliyor

Artık Kureyş, işin dozunu her geçen gün daha da artırıyor ve insanları Allah Resûlü’nden uzaklaştırabilmek için her türlü yola başvuruyordu. Ağza alınmadık sözler sarfediyorlar, gün yüzü görmemiş yalanlara tevessül ediyorlardı! Bütün bunlarla onlar, Müslümanların kuvve-i maneviyelerini sarsmak; hakaret ve karalamalarla küçük düşürmek ve Müslüman olmayanları da korkutarak O’na ulaşmalarını engellemek istiyorlardı. Velîd İbn Muğîre’nin evindeki […]

TOPLUMLA BÜTÜNLEŞEN NÜZÛL KEYFİYETİ

Artık Mekke’de, her yönüyle yeni, taze ve orijinal bir süreç yaşanıyordu. İnsan fıtratını hesaba katarak ceste ceste ve ihtiyaç endeksli gelen ayetlerle toplum yeniden inşa ediliyor ve böylelikle, gelen ayetlerin insanlar tarafından özümsenerek temiz fıtratlarda yaşanan birer Kur’ân haline gelmesi hedefleniyordu. Adeta o günkü toplum, sema ile içli-dışlı olmuş ve –tabiri caizse– insanların üzerlerine ilahî […]

Allah’a İman ve Ulûhiyet Hakikati

İman, insan için en önemli ve vazgeçilmez bir dinamikti. Hakiki imanı elde eden kimse, ne Kureyş’in tehditlerine boyun eğer ne de bir başka gücün savurmalarından endişe duyardı. Aynı zamanda gelecek hükümler, iman zemini üzerinde yeşerirse bir mânâ ifade ederdi. Öyleyse bugün, en temel mesele, iman meselesiydi; istikbale yürüyen adımlar onunla atılır, başa gelen sıkıntılar onun […]