Browsing category

Mekke

Fil Hadisesi

Beri tarafta Abdulmuttalib’in başında bir gaile daha vardı; Habeş meliki Necâşî’nin Yemen valisi Ebrehe, ordusunu toplamış Kâbe’yi yıkmak için geliyordu. Bu şahıs, insanların ibadet maksadıyla Kâbe’ye yönelmelerini kıskanarak, alternatif olsun diye kendi topraklarında bulunan San’a’da büyük bir mabed yaptırmıştı. Heybet ve ihtişamını tamamlayabilmek için elindeki bütün imkânları seferber etmiş ve onu, devrinin zirvesindeki her türlü […]

Peygamberimizin (sav.) teşrifiyle alemde zuhur eden hadiseler

Dört Bir Yandan Gelen Haberler Çok geçmeden, dört bir yandan farklı haberler gelmeye başladı. İşin ilginç yanı, bu haberlerin hepsinin de, yeni doğan küçük Muhammed’le ilgili olmasıydı. Çünkü O, insanlığın Son Sultanıydı ve kâinat ağacının en mütekâmil meyvesi idi. Varlığın vücut bulmasındaki sebep O olduğu gibi; insanlığın geleceği de, O’nun getireceği mesajın muhtevasında yatıyordu. Onun […]

Sütanne İle Geçen Yıllar ve Şakk-ı Sadr

Sütanneyle Geçen Seneler Yeni doğan çocukları, daha gürbüz büyümeleri ve pürüzsüz bir dil öğrenmeleri için süt anneye verme, Mekkelilerin bir âdeti haline gelmişti. Çünkü Mekke, sıcak ve yorucu bir iklime sahipti. Bir de, uzaklarda yaşayan bazı kabileler, hem şehir hayatının olumsuzluklarından uzak kalıp kendilerine ait kültürü muhafaza edebiliyor hem de cahiliyeye ait çirkinliklere bulaşmadan nezih […]

Hazreti Âmine’nin vefatı

Bir müddet de annesi Hz. Âmine ile birlikte kaldı Allah’ın en sevgili kulu. Baba yokluğunu hissettirmemeye çalışan bir hâli vardı Hz. Âmine’nin. Zaman zaman dede Abdulmuttalib’le birlikte dolaşıyor, bazen de amcalarıyla birlikte hoş vakitler geçiriyordu. Hz. Âmine’nin yüreğinde Medine sevgisi yeşermişti; hem akrabalarını ziyaret edip sıla-i rahim yapmak hem de burada vefat eden kocası Abdullah’ın […]

Önce dede ardından amca himayesi

Dede Abdulmuttalib’in himayesi Hz. Âmine’nin vefat edip de Efendiler Efendisi’nin öksüz kalışı, herkes gibi Abdulmuttalib’i de üzmüştü. Artık torunu Muhammed’e, anne ve baba yokluğunu hissettirmeyecek sıcaklıkta bir sevgi gösteriyor ve onun üzerine titriyordu. Kâbe’nin gölgesinde kendisi için kurulan bir sedir vardı ve insanlarla burada buluşup konuşur, Mekke’ye ait işleri buradan deruhte ederdi. Kendi oğulları dahil […]

Şam Yolculuğu ve Bahîra

Derken, ayrılık vakti geldi ve hareket eden kervanla birlikte amca-yeğen de vedalaşıp yola koyuldu. Uzun ve yorucu bir yolculuktu. Zaman zaman dinlenip ihtiyaçlarını gideriyorlar ve bir müddet sonra yeniden yola revan olup Şam’a doğru ilerliyorlardı. Nihayet, Kudüs’le Şam arasında bulunan Busrâ denilen şehrin yakınlarına geldiklerinde, yeniden mola vermiş ve dinlenmeye durmuşlardı. Kervandakiler dinlenmeye başlamışlardı ki, […]

Korunup Kollanmada İlahî Yönlendirme

Ebû Tâlib, yeğeni konusunda artık daha duyarlıydı. Bugüne kadar dinlediklerinin yanında bir de Bahîra’nın anlattıklarını düşündükçe, O’nun üzerine ayrı bir hassasiyetle titriyor ve başına bir şey geleceğinin korkusuyla yatıp kalkıyordu. Zaten yeğeni Muhammed de, gelişip boy atmış, endamıyla dikkat çeker olmuştu. Üstüne üstlük bir de, bugüne kadar insanların genel alışkanlıkları konusunda farklı düşünüyor ve toplumda […]

Önce cephe ardından mazlumun yanı: Ficar ve Hılfü’l-Fudûl

Fîcâr Savaşları Hemen her hareketiyle diğer akranlarından ayrılan Efendiler Efendisi, artık yirmi yaşlarına gelmiş ve her haliyle Mekkelilerin takdirini kazanmıştı. Gelişmeler karşısındaki duruşu ve sonuçları itibariyle ortaya koyduğu yorumları dikkatle izlenir olmuş, kararlarındaki isabet sebebiyle müracaat kaynağı haline gelmiş ve bugüne kadar ortaya koyduğu çizgi vesilesiyle yavaş yavaş kendisine, en güvenilir insan mânâsında ‘el-Emîn’ denilmeye […]

Hz. Hadîce validemizle izdivaca giden yol ve evlilik

Olurunu alır almaz hemen Hatice’nin yanına gitti Ebû Tâlib. Zira Hz. Hatice’ye, yeğenini bizzat anlatma lüzumunu hissediyordu. Çünkü O, Mekke’nin en güvenilir ve en kaliteli insanıydı. Öyleyse, O’nunla iş yaparken bu nazara alınmalı ve yine O’na verilecek ücret de başkalarından farklı olmalıydı. Böyle bir iş için Hz. Hatice’nin, başkalarına ne kadar ücret verdiğini de biliyordu […]

Kâbe’nin Tamiri ve Söz Kesen Hakem

Aradan on yıl daha geçmiş ve İnsanlığın Emîni otuz beş yaşlarına gelmişti. Bugünlerde en çok konuşulan husus, zamanla aşınan Kâbe’nin yeniden tamir işiydi. Üstelik, yıkılan duvarlar arasından hırsızın biri içeri girmiş ve orada bulunan bazı kıymetli eşyayı alıp kaçmıştı. Bu arada bir kadın ateş yakmış ve bu ateşten sıçrayan bir kıvılcımla Kâbe’nin örtüsü tutuşarak yanıvermişti. […]