Browsing category

Medine

Taif’ten Ci’râne’ye dönüş ve Hevâzin hey’eti

Allah Resûlü, Ci’râne’ye gelmişti. Altı bin esir, dört bin ukiyye gümüş, yirmi dört bin deve ve kırk binden fazla koyun hâlâ orada bekliyordu. Efendiler Efendisi (sallallahu aleyhi ve sellem), esirler ve ganimet malları konusundaki kararını özellikle geciktiriyordu; belli ki bildiği hususlar vardı! Gerçekten de öyle oldu; Tâif’den ayrılalı on günden fazla zaman geçmişti ve bir […]

Has dairenin gözü yaşlı müdâvimleri

Ganimet taksimin yankıları dalga dalga Ci’râne’de dolaşıyordu; hatta Ensâr’dan biri, Efendimiz’in yaptığı bu taksimi kastederek: – Bu, adalet gözetilmeyen bir taksimattır ve bunda, Allah’ın rızası da gözetilmemiştir, demişti. Bunu duyan İbn Mes’ûd: – Vallahi de bu sözü Resûlullah’a ulaştıracağım, diyerek bir çırpıda huzura gelmiş ve durumdan Allah Resûlü’nü haberdar etmişti. Resûlullah çok üzülmüştü; yüzünün rengi […]

Ci’râne’den Medine’ye Dönüş

Mekke’yi fethettiği günden bu yana seksen günden fazla zaman geçmişti; on üç günlük Mekke yolculuğu da hesaba katıldığında Allah Resûlü’nün Medine’den ayrılışının üzerinden geçen süre üç aydan fazlaydı. On üç gündür Ci’râne’de bulunuyordu; Zilkâde ayının bitimine on üç gün vardı ve bir çarşamba akşamı Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), vadinin alt tarafında bulunan mescitte ihrama […]

Bir Ziyaret ve Geleceğe Açılan Yeni Bir Kapı

Resûlullah hâne-i saadetine dönmeden önce, o gün, kızı Fâtıma Validemizin kapısını çaldı; belli ki, uzun süren ayrılığın hasretini giderecekti! Kapıyı açan Fâtıma Validemizdi; bir anda babasını karşısında görünce çok heyecanlanmıştı; hasretle Resûlullah’ı süzüyordu! Bir müddet öylece kalakaldıktan sonra kendine geldi ve mübarek ellerine kapandı; doyasıya öpmek istiyordu onları! Ancak bu da yeterli değildi. Hasretini gidermeye […]

AYDINLIK DÜNYANIN HOŞGÖRÜ ZEMİNİ

Artık çok yönlü bir faaliyetin yürütüldüğü Medine, sulh ve sükûnun, emniyet ve güvenin de merkezi hâline gelmişti. Kaos ve kargaşa dönemi çoktan sona ermiş ve medeniyet televvünlü yeni yüzünde huzurun tebessümleri müşahede edilmeye başlamıştı! Elbette bu, sadece zamanın belli bir dönemini içine alan geçici bir huzur olmamalıydı; onun için Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), insanlara […]

Benî Temîm

Etraflarında huzursuzluk çıkaran ve vadettikleri cizyeyi vermekten imtina eden Benî Temîm’e elli kişilik bir süvari birliğiyle gönderilen Uyeyne İbn Hısn, geceleri yol alarak geldiği Benî Temîm diyarından yirmi biri kadın, otuzu da çocuk olmak üzere toplam altmış iki kişilik esirle Medine’ye dönmüş ve bu hadisenin üzerinden çok geçmeden Benî Temîm, Akra’ İbn Hâbis, Utârid İbn […]

Vazife Şuuru Adına Önemli Bir Hatırlatma

Artık Medine’ye gelip gidenlerin haddi hesabı yoktu. Aynı zamanda o günler, değişik vazifelerle Medine’den dışarı gidenlere de şahit oluyordu. Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), zekat memuru olarak İbn Lüteybiyye’yi Zübyânoğullarına göndermişti; geri geldiğinde huzura giren İbn Lüteybiyye, yanında getirdiği malları göstererek: – Bunlar sizin, bunlar da bana hediye edilenler, diyordu. O güne kadar yaşadıkları teamüllere […]

Tebûk

Tebliğ ve irşad eksenli bu gidiş gelişler yaşanırken Şam cihetinden yeni bir haber gelmişti. Hristiyan Araplar Hirakl’e mektup yazmış ve “Hani şu peygamberlik iddiasıyla ortaya çıkan adam vardı ya, işte O öldü ve arkadaşları da kıtlıktan kırılıyorlar; mal ve mülkleri yok oldu! Şâyet onları da kendi dinine dahil etme gibi bir düşüncen varsa, bu işin […]

Himmete Müracaat

Şartlar ağır, düşman kavi, yol uzun ve imkânlar da azdı; Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), hemen her gün minbere çıkıyor ve sıkıntılar içinde kıvrananların elinden tutmaları için imkânı olan ashâbını infaka teşvik edip: – Allah’ım! Şâyet bu insanların başına olumsuz bir şey gelip de helâk olurlarsa, artık yeryüzünde Sana ibadet edilmez, diyor ve elinde imkânı […]

Medine’den Hareket

Artık gelen gelmiş ve sıra, İslâm ordusunun yola çıkmasına gelmişti. Resûlullah her kabileye sancak ve bayraklarını hazırlamalarını söylüyor ve onları savaşa teşvik ediyordu. – Kişi, ayakkabıyla yola çıktığı sürece süvari gibidir, buyurarak ashâbını ayakkabı giymeleri konusunda teşvik ediyordu. Zira binecek bir hayvanı olmayanlar açısından, bu kadar uzun mesafelerin aşılabilmesi, ancak böyle mümkün olabilirdi! Kendisinden önce […]