Browsing category

Medine

Batılın Zail Oluşu ve Kâbe

Artık ortalık durulmuştu; Mekkelilerde derin bir sessizlik hâkimdi. Allah Resûlü, çadırında gusül abdesti aldı ve Allah’ın lutfettiği bu neticeye bir şükür ifadesi olarak önce sekiz rekât namaz kıldı ve ardından da devesini getirmelerini emretti. Kasvâ, çadırın kapısına kadar getirilmişti ama Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem), zırhıyla miğferini de giymek için yeniden çadırına dönecekti! Şimdi silahını […]

Efendimiz (sas) Kâbe’nin İçinde

Fetih sonrası Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem), yanına Hz. Bilâl’i çağırdı. Osman İbn Talhâ’nın yanına gitmesini ve ondan Kâbe’nin anahtarlarını alarak kendisine getirmesini istiyordu. Uzun uğraşlar sonunda annesinden anahtarı alabilen Hz. Osman, onu kaptığı gibi Kâbe’ye doğru koşmaya başlamıştı. Olacak ya, tam da Efendimiz’e yaklaştığı sırada sürçecek ve yere düşecekti; annesinden zoraki aldığı anahtar […]

Ehline Verilen Emanet: Kâbe’nin Anahtarları

Kâbe’nin anahtarları hâlâ elindeydi; onları Sultanlar Sultanı’nın elinde gören Hz. Ali: – Yâ Resûlallah, diye seslenecekti. “Kâbe’nin örtüsüyle ilgili hizmetler yanında anahtarları taşıma vazifesini de bize verseniz!” Belli ki Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) aynı kanatte değildi; aynı zamanda böyle bir talep karşısında hoşnut olmadığı anlaşılıyordu! Ona dönerek: – Ben size, nimetlerinden istifade edeceğiniz bir […]

“Haydi gidin; hepiniz hürsünüz!”

Fetih sonrası insanlar, Kâbe’nin avlusunda halkalanmış, merakla gelişmeleri takip ediyorlardı; Allah Resûlü’nün haklarında vereceği hükmü merak ediyorlardı! İşte şimdi sıra, bu insanlara seslenmeye gelmişti ve Efendiler Efendisi, onlara hitap etmek için Kâbe’nin kapısına çıktı. İlk cümleleri Allah’a hamd ile başlıyordu: – Vaadini yerine getiren Allah’a hamd olsun, diyordu. “O Allah ki, Tek’tir ve hiçbir ortağı […]

Fethin Mü’minleri

Mekke’nin fethedilmesiyle birlikte bazı insanların kalbine de nüfuz edilmiş ve onlar da manevi alandaki büyük fethe mazhar olmuşlardı. Gerçi o gün Mekke’nin neredeyse tamamı gelip Müslüman olmuştu; ancak o gün bazıları vardı ki kimse, onların da gelip Müslüman olabileceğini aklına getiremiyordu. Zira onlar, işin başından beri hayatlarını, hep Allah Resûlü’ne düşmanlık çizgisinde devam ettirmişler ve […]

Hevâzin’den Gelen Haber ve Huneyn’e Hareket

Fetih gerçekleşeli tam on dokuz gün olmuştu. Bu süre içinde Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), Mekke’de kalma niyeti olmadığı için namazlarını da hep kısaltarak kılmıştı; otoriteyi temin edecek ve geri dönecekti. Ancak öyle olmadı; zira Hevâzin tarafından iyi haberler gelmiyordu. Gelen haberlerin doğruluğunu teyit etmek için ashâbından Abdullah İbn Ebî Hadred’i: – Git ve onların […]

Huneyn Harbi ve Yaşanan Hadiseler

Şevvâl ayının onuncu gününün akşamı Huneyn’e gelinmişti; günlerden salı idi! Hevâzinlilerin lideri Mâlik İbn Avf da, üç atlısını görevlendirmiş ve farklı yönlere göndererek keşif yapmalarını istemişti. Resûlullah ve ashâbına muttali olan Hevâzin casuslarının, kumandanları Mâlik’in yanına geri döndüğünde renkleri atmıştı. Korkudan tir tir titriyorlardı! Durumlarından endişelenen Mâlik onlara: – Yazıklar olsun size! Bu hâliniz de […]

Tâif Kuşatması

Yenilen pehlivan güreşe doymuyordu; Huneyn’den kaçanlar Tâif’e sığınmış ve kaleleri arkadan kapatarak yeniden toparlanıp Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem) ve Müslümanlara saldırmak için hazırlık yapmaya başlamışlardı. Bu tavırlarının mutlaka görülerek üzerlerine gelineceğini biliyorlardı ve bunu düşünerek muhasara edileceklerinin korkusuyla bir yıllık yiyecek stoku yapmış, bulabildikleri her türlü silahı da içeriye almışlardı. Bu savaşlarına destek […]

Taif’te Kuşatmanın Kaldırılması

Taif kuşatmasının üzerinden yirmi günden fazla zaman geçmişti ve bir gün Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), ashâbına dönüp de rüyasını anlatırken, kendisine içi süt dolu bir kabın hediye edildiğini, ancak onu bir horozun gagaladığını, daha sonra da onun döküldüğünü gördüğünü aktarıyordu. Belli ki, kâsenin içindeki sütü bütünüyle dökmemek için daha hassas davranmak gerekiyordu. Risaletin kırk […]

Dönüş Yolunun Semereleri

Tâif’ten Ci’râne’ye doğru gelirken de güzergâh olarak Dehnâ, Karnü’l-Menâzil ve Nahle istikametini seçmişti. Her adımda yeni bir şey daha öğreniyor ve karşılaştıkları her bir mesele, onlar için din adına yeni bir uygulama anlamına geliyordu. Hayatın her alanında var olan Allah Resûlü’nü titizlikle takip eden ashâb, görüp duyduğu ayrıntıları iyi belliyor ve bu güzellikleri başkalarıyla da […]