Browsing category

Medine

Ve Kalıcı Yurt: Medine

Ve, derken bir ikindi vakti Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem), Neccâroğullarının bulunduğu mahalleden, dolunay misâli Medine’ye doğuverdi. Hz. Ebû Bekir O’nun arkasında; O ise önde bulunuyordu. Artık Yesrib, Allah Resûlü ile özdeşleşecek ve Muhammed’in şehri mânâsında ‘Medinetü Muhammed’ olarak anılır olacak; daha sonra da adı, Medine olarak kalacaktı. Artık Medine’de, kemal noktasında bir bayram […]

İlk Konak ve Üst Kata Taşınma

Peygamber Efendimiz’in sav. Medine’de İlk Konakladığı Ev Kuba’daki aynı heyecan, Medine ahalisinde de yaşanıyordu. Herkes, yol kenarlarına dizilmiş ve Efendimiz’i kendi evinde misafir etme yarışına girişmişti. Kapısına yaklaşılan her ev halkı “Bizim evde konaklayacak” ümidini taşıyor ve bu iştiyakla Efendimiz’i evine davet ediyordu. Ancak O (sallallahu aleyhi ve sellem), bütün taleplere karşılık: – Devenin yularını […]

Kardeşlik Bağları ve Ensar Farkı

Medine’ye gelinmişti; ama bu gelmeyle birlikte Efendi­miz’i, çözülmesi gereken birçok problem bekliyordu. Gelenlerin adedi, üçle beşle sınırlı değildi; Müslüman olduğu halde Mekke’de kalan ender insan vardı ve diğerleri bütünüyle Medine’ye gelmişti. Üstelik, her bir insan, ailesiyle birlikte buraya geliyor yahut ailesini sonradan getiriyordu. Zaten başka da bir alternatif yoktu, olamazdı… Toplamda yüz seksen altı aile […]

Mescid-i Nebevî’nin İnşâsı

Medine’ye gelinmişti; ama çözülmeyi bekleyen bazı meseleler vardı; öncelikle, mü’minleri bir araya getirecek, içinde Kur’ân ayetlerinin paylaşıldığı, namazların kılınıp nebevî irşad ve tebliğe kulak verildiği, günlük meselelerin getirilip çözüme kavuşturulduğu ve kısaca, içinde cemaat olma şuuruna erilen kucaklayıcı bir mekana ihtiyaç vardı ve bunun için hemen bir mescid yapılmalıydı. Zira artık, semtine sığınılabilecek bir Kâbe […]

Ağlayan Hurma Kütüğü

Mescid-i Nebevî inşa edilmiş ve Cuma namazları da burada kılınır olmuştu. Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), hutbe okumak ve insanlarla konuşurken göz göze gelerek iletişim kurabilmek için bir hurma kütüğünün üzerine çıkıyor ve sahabeye böyle sesleniyordu. Minberin çok sade bir yapısı vardı. Bir gün, Medine’ye dışarıdan gelen ashabdan birisi, İnsanlığın İftihar Tablosu’nun bu durumunu görünce, […]

Ezanın Başlangıcı

Mekke, şiddet soluyup kin kusan bir yapıya sahipti ve burada müşterek namaz kılmak, ancak sessiz ve kuytu yerlerde mümkün olabiliyordu. Ancak Medine, daha mûnis ve beraberce cemaat oluşturmaya çok müsaitti. Üstüne üstlük burada, Mescid-i Nebevî de inşa edilmiş; cemaatle namaz kılınmaya hazır bekliyordu. Namaz vakitleri de belliydi; ancak, bu vakitleri insanlara hatırlatıp onları namaza çağıracak, […]

Ashab-ı Suffe

Yeni yurt Medine, yeni bir anlayışa daha sahne oluyordu; Efendiler Efendisi (sallallahu aleyhi ve sellem), gelen ayetleri kendileriyle paylaşıp onlarla marziyat-ı ilâhiyi müzakere edebileceği kimseleri Mescid-i Nebevi’ye toplamaya başladı. Diğer insanlar, çarşı-pazarda ticaret yapıp bağ ve bahçelerinde tarımla uğraşırken bu insanların tek hedefi, dine ait meselelerin zayi olmasının önüne geçmek ve Efendimiz’den aldıkları kültürü başka […]

Rahmetin Kuşatıcılığı ve Sonuna Kadar Açılan Af Kapısı

Bugüne kadar gelen ayetlere ve Efendiler Efendisi’nin beyanlarına bakıldığında, azab-ı ilâhinin dehşeti kadar rahmetinin enginliği de, mü’minler arasında müteâref bir meseleydi. Ancak bunu, herkes eşit oranda kavrayamamıştı. Bilhassa Kur’ân ve Sünnet gibi iki temel kaynaktan uzak kalanlar veya henüz yeni Müslüman olanlar, hem geçmiş günlerde işledikleri hataların baskısıyla mahcubiyet yaşıyor hem de azab-ı ilâhiden duydukları […]

Birbirini takip eden vefatlar ve yeşeren nifak

Ensâr arasından Akabe beyatlarına katılan ve Neccâr­oğullarının temsilcisi seçilen büyük sahabe Es’ad İbn Zürâre (Ebû Ümâme), Mescid-i Nebevi yapıldığı sıralarda hastalanmış, evinde yatıyordu. Çok geçmeden de, onun vefat haberi geldi. Hicret sonrasında yaşanan ilk hadiseydi bu. Bir anda Medine’ye, büyük bir hüzün çöküvermişti. Hüzünlenenlerin başında, elbetteki Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem) vardı. Ancak bu, […]

Haset rüzgarları ve üslûpta ilahî yönlendirme

O gün de, sosyal meselelerde bütüncül bir yaklaşımla hareket edip sonuçları da öyle değerlendirmenin imkânı yoktu; gerek Medineli müşrikler ve gerekse ehl-i kitap olarak bilinen Yahudi ve Hristiyanlar arasında; Efendimiz’i tanıyıp bilen ve O’na karşı muhabbet besleyenler olduğu gibi, bunun tam tersi, O’nun karşısında yerini alan, düşmanlık adına entrikalar çeviren ve fırsat bulsa O’nu, bir […]