Browsing category

Peygamber Efendimizin Hayatı

Zübdetü’s-Salavât; Cuma Gecesi Hizbi

بِسْمِ اللهِ الرَّحمنِ الرَّحِيمِ اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلَى سَـيِّدِنَا مُحَمَّدٍ السَّـيِّـدِ النَّـبِـيِّ الْمَبْعُوثِ • اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلَى سَـيِّدِنَا مُحَمَّدٍ السَّـيِّـدِ النَّبِـيِّ الْمَحْبُوبِ • اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلَى سَـيِّدِنَا مُحَمَّدٍ السَّـيِّـدِ النَّبِـيِّ الْمَكْـتُوبِ • اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلَى سَـيِّـدِنَا مُحَمَّدٍ السَّـيِّـدِ النَّبِـيِّ الْمَنْصُورِ • اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ السَّيِّدِ النَّبِيِّ الْمَشْكُورِ • اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ السَّيِّدِ […]

Bir Sultan veya Zalimden Korktuğunda Yapılacak Dua

اَللهُ أَكْـبَـرُ اَللهُ أَكْـبَـرُ، اَللهُ أَعَـزُّ مِنْ خَـلْـقِـهِ جَمِيعاً، اَللهُ أَعَزُّ مِمَّا أَخَـافُ وَأَحْذَرُ، أَعُوذُ بِاللهِ الَّذِي لاَ إِلـــهَ إِلاَّ هُوَ الْمُمْسِكُ السَّـمَاءَ أَنْ تـَـقـَعَ عَـلَـى اْلأَرْضِ إِلاَّ بـِـإِذْنِهِ مِـنْ شَـرِّ عَبْدِكَ وَجُنُودِهِ وَأَتْبَاعِهِ وَأَشْيَاعِهِ مِنَ الْجِنِّ وَاْلإِنْسِ، اَللّهُمَّ كُنْ لِـي جَـاراً مِنْ شَرِّهِمْ، جَلَّ ثـَنـَـاؤُكَ، وَعَزَّ جَارُكَ، وَلاَ إِلـهَ غـَيـْــرُكَ “Allah büyüktür. Allah büyüktür. […]

Evden Çıkarken Dua

عن أمّ سَلَمَة رَضِىَ اللّهُ عَنْها قالت: كَانَ رسولُ اللّهِ إذَا خرَجَ مِنْ بَيْتِهِ قالَ: بِسْمِ اللَّهِ تَوَكَّلْتُ عَلَى اللَّهِ ، اللَّهُمَّ إِنَّا نَعُوذُ بِكَ مِنْ أَنْ نَزِلَّ (نَذِلَّ) أَوْ نَضِلَّ أَوْ نَظْلِمَ أَوْ نُظْلَمَ أَوْ نَجْهَلَ أَوْ يُجْهَلَ عَلَيْنَا Ümmü Seleme Validemiz (radıyallâhu anhâ) anlatıyor: “Resûlullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) evinden çıktığı zaman şu […]

Eve Girerken Yapılan Dua

عَنْ أَبِي مَالِكٍ الْأَشْعَرِيِّ رَضِىَ اللّهُ عَنْهُ ، قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : إِذَا وَلَجَ الرَّجُلُ بَيْتَهُ ، فَلْيَقُلْ : اللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ خَيْرَ الْمَوْلَجِ وَخَيْرَ الْمَخْرَجِ ، بِسْمِ اللَّهِ وَلَجْنَا وَبِسْمِ اللَّهِ خَرَجْنَا وَعَلَى اللَّهِ رَبِّنَا تَوَكَّلْنَا ، ثُمَّ لِيُسَلِّمْ عَلَى أَهْلِه Ebû Mâlik el-Eş’arî (radıyallâhu anh) anlatıyor: “Resûlullah […]

Ayrılık Vakti ve Son Gün

Perşembeden bu yana Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem), namazlara çıkamamış ve ashâbına imam olup namaz kıldıramamıştı. Ancak ashâbın ümitle bekleyişi devam ediyor, o gün geldiği gibi, belki bugün de gelir diye ümit ediyorlardı. Yine bir pazartesi günüydü; takvimler, Rebîülevvel ayının on ikisini gösteriyordu! Bugünün sabah namazına da, bir umut deyip gelmişlerdi; iyileştiğini görmeyi ve […]

Cibril-i Emîn ve Melekü’l-Mevtin Gelişi

Cumartesi ve Pazar günü yanına gelen Cibril-i Emîn yine huzurdaydı; bir farkla ki bu sefer huzur-u nebevî, başka meleklerle de şenlenmişti. Her biri yetmiş bine hükmeden yetmiş bin melek vardı huzurda! – Yâ Muhammed, diyordu yine. “Allah’ın selamı var ve beni özellikle Sana, Seni tekrim ve tazim için gönderdi. O (celle celâluhû), bildiği hâlde Sana […]

Veda Zamanı

Artık, vakit tamamdı; yolculuk emareleri iyice belirmişti Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem), dünya ile ahiretin arasındaki incecik perdenin öbür tarafına geçmek üzereydi. Mübarek başlarını, Âişe Validemizin sinesine yaslamış, siyah gözlerini de tavana dikmişti. Bu sırada huzura, Hz. Ebû Bekir’in oğlu Hz. Abdurrahman girdi; elindeki misvak dikkatini çekmişti. Feraset sahibi Hz. Âişe, çok hoşlandığı misvağı arzuladığını […]

İki Yahudi ve İlk İntibâ

Elbette herkes, Abdullah İbn Selâm gibi hakperest değildi. Medine’de, Huyey İbn Ahtab ve Ebû Yâsir adında iki kardeş vardı. Her ikisi de, Tevrat ilmine vâkıf kimselerdi. Gelecek bir Nebi hakkında malûmat sahibi olan bu kardeşler, Efendimiz’in yakınlarına geldiğini duyunca merakla yola düşmüş; Kuba’ya kadar gelmişlerdi. Henüz sıcakların yeni başladığı kuşluk vaktiydi. Konakladığı yeri öğrendiler; çok […]

Selmân-ı Fârisî

Medine’de, O’nun gelişini heyecanla bekleyenlerden biri de, Selmân-ı Fârisî idi. İran topraklarından çıkmış; gerçek dini bulma adına önce Şam’a, daha sonra da sırasıyla Musul, Nusaybin ve Ammûriye’ye gelerek hakikat arayışını devam ettirmişti. Her uğradığı yer, onu aradığına bir miktar daha yaklaştırıyordu. En son Ammûriye’de yanında kaldığı papazın: – Buralarda, bizim gibi seni emanet edebileceğim kimse […]

Medine’de İlk Hutbe

Kuba’ya kurulan minbere İnsanlığın Hatibi çıkmış, ümmetine seslenmek üzereydi. Aynı zamanda bu, O’nun Medine’deki ilk hutbesiydi. Önce Rabbine hamdetti; lâyık olduğu şekilde O’nu bütün noksanlıklardan tenzih ediyor ve ardından da, övgü dolu cümlelerle Allah’ı senâ ediyordu. Ardından, cemaate yöneldi ve şunları söyledi: – Ey insanlar! Kendiniz için, ahiretiniz adına istikbalinize yatırım yapın; yarın bunların hepsini […]