Browsing category

Peygamber Efendimizin Hayatı

Kadir Gecesi Duası

Hazreti Âişe validemiz (radiyallahü anha) Kur’ân ve Sünnete çok bağlı bir insandı. Allah ve Resûlü’nün emrettiği şeylerin hakkını verme, işaret ettikleri şeyleri değerlendirme hususunda çok hassastı. Bundan dolayı sık sık Allah Resûlü’ne sorular soruyor, tavsiyeler istiyordu. Mağfiret ayı Ramazan’ın içerisindeki Kadir gecesi, hem içerisinde yaşananlar hem de mümine vadettikleriyle mutlaka kadrinin bilinmesi ve hakkının verilmesi […]

Peygamber Efendimiz’in (sas) Hayatında İtikâfın Yeri ve Önemi

Istılahta, bir yerde bekleme, durma ve kendini bir şeye adama, vakfetme mânâsına gelen itikâf; akıl, bâliğ veya temyiz kudretine sahip bir Müslüman’ın namaz kılınan yahut ibadet yapılan bir mekânda ibadet niyetiyle bir süre bulunması demektir. İtikâf için belli bir süre (zaman) sınırlaması yoktur. Bu, kısa süreli olabileceği gibi, günleri, ayları hattâ yılları ve bütün bir […]

İftar Sahibi İçin Okuduğu Dua

Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem) ashabını iftara davet ettiği gibi ashabı da O’nu iftara çağırır ve O da bu çağrılara icabet ederdi. Sa’d İbn-i Ubâde’nin (radıyallahu anh) iftar davetine icabet ettiğinde, iftarda kendisine ikram edilen ekmek ile zeytinyağını yedikten sonra, genellikle başkalarıyla iftar ederken iftar sahibi için okuduğu şu duayı okumuştur: أَفْطَرَ عِنْدَكُمُ الصَّائِمُونَ […]

Efendimiz’in (sas) İftar Duaları

Dua insanı Peygamber Efendimiz’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) iftar ederken ellerini açarak yaptığı dualardan bazıları şöyledir: اللَّهُمَّ لَكَ صُمْتُ وَعَلَى رِزْقِكَ أَفْطَرْتُ “Allah’ım! Senin rızan için oruç tuttum ve senin rızkınla orucumu açtım.”[1] بِسْمِ اللَّهِ ، اللَّهُمَّ لَكَ صُمْتُ ، وَعَلَى رِزْقِكَ أَفْطَرْتُ ، تَقَبَّلْ مِنِّي إِنَّكَ أَنْتَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ “Allah’ım! Senin rızan için oruç […]

Teheccüde Kalktığında Peygamber Efendimiz’in (sav.) Duası

Peygamber Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) teheccüt namazı için kalktığında Rabbine yönelir ve şöyle dua ederdi: اَللَّهُمَّ لَكَ الْحَمْدُ أَنْتَ قَيُّومُ السَّمٰوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَنْ فِيهِنَّ، وَلَكَ الْحَمْدُ أَنْتَ مَلِكُ السَّمٰوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَنْ فِيهِنَّ، وَلَكَ الْحَمْدُ أَنْتَ نُورُ السَّمٰوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَنْ فِيهِنَّ، وَلَكَ الْحَمْدُ أَنْتَ الْحَقُّ وَوَعْدُكَ الْحَقُّ وَلِقَآءُكَ حَقٌّ وَقَوْلُكَ حَقٌّ وَالْجَنَّةُ حَقٌّ وَالنَّارُ حَقٌّ […]

Mirac’ta müşahade edilen Cennet ve Cehennem’e ait bazı tablolar

Allah’ın kendisini bazı ayetlerini göstermek için çıkarttığı İsra ve Mirac yolculuğunda Peygamber Efendimiz’e gösterilen yerlerden ikisi de Cennet ve Cehennem’di. Allah Resûlü, döndükten sonra değişik zamanlarda ve farklı vesilelerle buralarda gördüğü bazı manzaralardan bahsetmiş ve böylece hem ümmetini müjdelemiş hem de uyarmıştır. Cennet’e ait tablolar Bir anda cennet, olanca güzelliğiyle önüne açılıvermişti. İnci-mercan misal her […]

Efendimiz’in (sav) Miracı ve Kâbe

Cenâb-ı Hakk’ın isimlerinin, sıfatlarının veyahut Zâtî tecellîlerinin varlıklarla irtibatı düşünüldüğünde, her varlığın belli tecellîlerle meydana geldiği anlaşılacaktır. İnsan, yaratılmışlar arasında en şerefli varlıktır. İnsanlar arasından seçilen bilhassa büyük peygamberler ise, bütün yaratılmışlar içinde husûsî tecellîlere mazhar olmuş kullardır. Efendimiz de, bu peygamberler arasında kaymak gibidir. Bu sebeple O’na “kaymak”, “öz” ve “hulâsa” mânâsına “Mustafa” denmesi […]

Peygamber Efendimiz’in (sav) aynaya bakarken okuduğu dualar

Peygamber Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) aynaya baktığında şöyle dua ederdi: اَلْحَمْدُ لِلهِ، اَللَّهُمَّ أَنْتَ حَسَّنْتَ خَلْقِي فَحَسِّنْ خُلُقِي وَحَرِّمْ وَجْهِي عَلَى النَّارِ  اَلْحَمْدُ لِلهِ الَّذِي سَوّٰى خَلْقِي فَعَدَّلَهُ وَصَوَّرَ صُورَةَ خَلْقِي فَأَحْسَنَهَا وَجَعَلَنِي مِنَ الْمُسْلِمِينَ وَأَحْسَنَ صُورَتِي وَزَانَ مِنِّي مَا شَانَ مِنْ غَيْرِي Allah’a hamd olsun. Allahım! Yaratılışımı güzel yaptığın gibi ahlakımı da güzelleştir […]

Bekke’de Yankılanan Ses ve Hz. İbrahim’in Duaları

Asırlar öncesinden Bekke vadisinde bir ses yankılanıyor: – Bizi, bu yalnız ve ıssız vadide bırakıp da nereye gidiyor-sun ey İbrahim?İtimat ve tevekkül zirvesinin sahibi Hz. İbrahim’de, yankılanan sese cevap mahiyetinde hiçbir hareket yok. Zira o, sadece kendisine denileni yapıyor ve emre itaatten taviz vermek istemiyordu. Çünkü bu, ilahî bir yönlendirmeydi; asırlar sonra geleceğinin muştusu verilen […]

Her Peygamberin Müşterek Talebi

Gelecek Son Nebi ile ilgili müjdeler, sadece Hz. İbrahim’le de sınırlı değildi. Hz. Âdem’den başlayarak bugüne kadar gelen bütün peygamberler O’ndan bahsettiği gibi Hz. İbrahim’den sonra gelecek her bir nebi de, kendi ümmetiyle aynı müjdeyi paylaşacaktı. Zira bu, onlar için bir vazifeydi. Allah (celle celâluhû), onlara şöyle seslenmiş ve ardından her birinden bu hususta şöyle […]