Browsing category

Peygamber Efendimizin Hayatı

İsra ve Miraç

Peygamber Efendimiz’in (aleyhissalâtü vesselâm) nübüvvetinin en büyük delillerinden birisi de Kur’ân ve sahih hadis kaynaklarının haber verdiği İsrâ ve Miraç mucizesidir. Bu hâdise iki safhada, Mescid-i Harâm’dan Mescid-i Aksâ’ya gidiş ve oradan da yükseklere çıkış şeklinde Kur’ân-ı Kerim’den alınan tâbirle “isrâ”, hadisi şeriften alınan tabirle “miraç” denilir. İsrâ kelime olarak, gece yürüme, gece yolculuğu yapma […]

Minâ

Zilhicce ayının onuncu günüydü; vaktin girişiyle birlikte sabah namazını da Müzdelife’de kılan Habîb-i Zîşân Hazretleri, Meş’ari’l-Haram’a gelip kıbleye dönmüş, dua ve tazarru ile Rabbine iltica ile gerilmiş, dua, tekbir, tehlil ve zikirle meşguldü. Güneş doğmadan önce yeniden Kasvâ’ya binecek ve Mina’ya gelecekti; bu sefer arkasına Fadl İbn Abbâs’ı almıştı. Bu sırada İbn Abbâs’a emretmiş, şeytan […]

Cemreler ve Vedâ

Derken yeniden Mekke’ye yöneldi; Kâbe’ye gelecek ve ‘ifâza’ tavafını yapıp öğle namazını kılacaktı! Ardından Abdulmuttaliboğullarının yanına gitti; kendisine zemzem takdim etmişler, O da bu Zemzemden içiyordu! Aynı gün yeniden Mina’ya geldi; o gece burada kalacaktı! Ertesi günün zeval vaktine kadar burada bekledi; güneş zevale kayınca, önce birinci, ardından ikinci ve nihâyet üçüncü cemrenin yanına gelerek […]

Peygamberlik İddiasında Bulunan Yalancılar

Medine’ye döndükten sonra devam eden elçilerin gönderilmesi ve hey’etlerin kabulü sırasında beklenmedik olaylar da olmaya başlamıştı; belki de Cenâb-ı Mevlâ, bu türlü arızaları Efendimiz’in hayatta olduğu dönemlere denk getirmiş ve böylelikle Müslümanlara, benzer durumlarda nasıl davranmaları gerektiğini Resûlü’nün şahsında fiilen göstermek istemişti! İlk haber, Yemen taraflarından geliyordu; Esvedü’l-Ansî adında birisi çıkmış peygamberlik iddia ediyordu! Kehânet […]

Üsâme Ordusu

Safer ayının çıkmasına dört gün kala bir pazartesi günü Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem), ashâbına sefer hazırlığı yapmaları emrini verdi; zira Rum diyarından tehdit sesleri yükseliyor ve orada bulunup da iman edenlere karşı akla-hayale gelmedik işkenceler uygulanıyordu. Bardağı taşıran son damla, Rum diyarına yakın belde olan Meân valisi Ferve İbn Amr’ın başına gelenlerdi; kendi […]

Süt Mucizesi

Yol boyunca giderken yine bir çobana rastlamışlar ve ondan süt istemişlerdi. Adam: – Benim yanımda, kışın başlangıcında hamile kalan şu oğlaktan başka sağılacak koyun yok! Onun da düşük yaptığı için sütü kesildi, cevabını veriyordu. Bunun üzerine Hz. Ebû Bekir (radıyallahu anh), Efendimiz’e döndü ve: – Bunun için dua eder misiniz yâ Resûlallah, dedi. Allah Resûlü […]

Ümmü Ma’bed

Ümmü Ma’bed, yaşlı ve iri yapılı bir kadındı; Huzâaoğulları yurdunda bulunan çadırının önünde oturur ve yoldan geçenlere yemek ikram ederdi. Efendiler Efendisi ve yol arkadaşlarının yolu da buradan geçiyordu. Yaklaşık yüz otuz kilometre mesafe aldıktan sonra onun çadırının bulunduğu yere gelmişlerdi ve Ümmü Ma’bed’den, satın almak için yiyecek bir şeyler istediler. Ancak, olacak ya, o […]

Büreyde İbn-i Huseyb

Yolculuk sırasında, yaklaşık seksen hanelik bir köyün yakınından geçerken burada, başka birisiyle daha karşılaşmışlardı. Büreyde İbn Huseyb adındaki bu zata önce Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) sordu: – Sen kimsin? – Ben Büreyde’yim, diye cevaplamıştı. Bunun üzerine tebessüm etmeye başlayan Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), Hz. Ebû Bekir’e döndü ve: – Yâ Ebâ Bekir! İşimiz […]

Ebû Evs’in Hassasiyeti

Arc denilen yerden geçen yolları, artık Kuba’ya yaklaşmıştı; meşakkatli yolculuk son bulmak üzereydi. Ancak, bindikleri develer yorulmuş; adımları bir hayli yavaşlamıştı. Bu sebeple, Hz. Ebû Bekir’le Efendimiz aynı deveye binip; yorulan deveyi dinlendirmek maksadıyla yollarına öylece devam ediyorlardı. Cuhfe ve Herşâ arasında, Ebû Evs Temîm İbn Hacer adında birisiyle karşılaştılar. Onların bu hâlini gören Evs, […]

İlk Karşılama Heyecanı

Bu arada Medine, büyük bir heyecan yaşıyor ve bir an önce Efendimiz’in gelmesini iştiyakla bekliyordu. Bunun için, ilk karşılama yeri olan Harra denilen yerde bir araya geliyor ve iştiyak dolu gözlerle yolları süzüyorlardı. Bu bölgenin genel adı, Kuba’ydı. Mekke’den çıktıkları günü biliyorlardı ve bu sebeple, Medine’ye ulaşacakları günü de tahmin etmişler ve günün ilk ışıklarıyla […]