Browsing category

Peygamber Efendimizin Hayatı

Tebûk’ten Ayrılış

Yaklaşık yirmi gündür ikamet edilen Tebûk’ten ayrılma vakti gelmişti; ancak ne Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem)’in ne de ashâbın elinde azık adına bir şey kalmıştı! Medine’ye geri dönme kararı alındığına göre yakın zamanda bir savaş ihtimali de yoktu ve bunu fırsat bilen ashâb, huzura gelerek şöyle dedi: – Yâ Resûlallah, diyorlardı. “Bize izin versen […]

Medine

Artık yolculuk bitmişti; Medine’ye girmek üzerelerdi. Bir aralık ashâbına dönen Efendiler Efendisi (sallallahu aleyhi ve sellem): – Şu anda Medine’de öyle insanlar var ki, sizin gittiğiniz her yerde, adım attığınız her vadide hep sizinle beraberlerdi, buyurdu. Anlaşılan, arkada kalıp da gelemeyen herkesin münafık olmadığını anlatmak istiyordu; zira onlar arasında, Ka’b İbn Mâlik, Mürâre İbn Rebî’ […]

Mescid-i Dırâr

Dönüş yolunda da Efendimiz’in karşısına, çözüm bekleyen problemler çıkmıştı; Tebûk’e hareket ettikleri sıralarda inşâ edilen nifak mescidi, bir mazeret uydurup da Tebûk’e gelemeyenlerin durumu ve yokluğunda Medine’de biriken daha birçok konu, çözüm için bizzat O’nun gelişini bekliyordu. Efendimiz’in Medine’ye yaklaştığı sıralarda yanına gelen Cibril-i Emîn, Allah’ın kesin emrini ulaştırmış ve Tebûk’e çıkmadan önce gelen namaz […]

Mazerete Sarılanlar ve Bir Tevbe Kahramanı

İç yüzleri bir kez daha sûretlerine akseden bu yüzsüzler, her şeye rağmen Efendimiz’in huzuruna geliyor ve Tebûk’e gidemeyişlerini meşru gösterebilmek için belli başlı mazeretler ileri sürüyorlardı. Yine perdeyi yırtmamak için Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), mazeret diye ortaya sürdükleri yalanları kabullenmiş gözüküyor ve herhangi bir tepki vermiyordu. Peşi peşine hepsi gelip durumunu arz etmiş ve […]

İslam’a Koşuş Devam Ediyor

Mekke’nin fethinden sonra hızlanarak süreklilik kazanan hey’etlerin gelişi, Efendimiz’in Tebûk’ten dönüşüyle birlikte yeniden hızlanmıştı ve bundan böyle Medine, hemen her gün yeni bir hey’eti misafir ediyordu. Daha düne kadar karşı koyma yarışına giren veya gidişatın sonucunu beklemeyi tercih edenler, Mekke’nin fethi, Huneyn ve Tebûk gibi önemli dönüm noktalarında Allah Resûlü ve ashâbın elde ettiği muvaffakiyetleri […]

Necrân Hey’eti

Bunlar arasında, on dördü eşraftan olmak üzere toplam altmış kişilik bir hey’etle Medine’ye gelen Necrân grubu ayrıca dikkat çekiyordu. Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) onlara mektup yazmış ve: – Ben sizi, kullara kulluğu bırakıp da Allah’a ibadet etmeye, insanların yakınlığını bir kenara bırakıp da Allah’ın velâyetine davet ediyorum; şâyet kabul etmezseniz cizye verirsiniz. Bunu da […]

Sakîf Hey’eti

Sakîf kabilesinin reisi olan Urve İbn Mes’ûd, Efendimiz’in Tâif seferinden dönüşünde gelmiş ve Müslüman olmuştu. Büyük bir heyecan duyuyor ve bir an önce kavminin arasına dönüp onları da İslâm’a davet etmek istediğini söylüyordu. Ancak Efendiler Efendisi (sallallahu aleyhi ve sellem), onun içinde bulunduğu ruh hâlini okumuş ve Sakîf kabilesinin genel karakterini de nazara alarak ona: […]

… Ve Diğer Heyetler

Elbette Medine’ye koşanlar, sadece bunlardan ibaret değildi; Abdikays, Uzre ve Beliyy heyetleri de gelmiş ve Müslüman olarak geri dönmüşlerdi. Efendimiz’in dedelerinden Kusayy ile anne tarafından akraba olduklarını söyleyen on iki kişilik Uzre hey’eti ile konuşan Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem), onlara yakında Şam cihetinin de fethedileceğinin müjdesini verecek ve onları kehânet parası yemekten menedip […]

Efendimiz’in (sas) Elçileri

Bir taraftan da Fahr-i Kâinat Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), insanlara dini öğretmek, onları İslâm’a davet etmek, irşad ve tebliğ vazifesini yerine getirmek ve İslâm’a ait güzellikleri oralarda da temsil etmeleri için ashâbından belli başlı isimleri seçip etrafa göndermeye devam ediyordu. Zira cahiliye dönemine ait hastalıkların toplumdan sökülüp atılması, kalplerin temizlenerek yüce hakikatleri kavrayacak seviyeye […]

Hac Farîzasının Gelişi

Dokuzuncu yılın Zilkâde ayı içinde gelen âyetlerde: – Ziyarete gücü yeten herkese Beytullah’ı ziyaret etmek, Allah’ın onun üzerindeki hakkıdır, denilmek suretiyle bundan böyle hac ibadetinin de farz olduğu bildiriliyordu. Emr-i ilahîyi alan ve Kâbe’yi ziyaret etmeyi gönülden isteyen Efendiler Efendisi, müşriklerin orada yaptıkları yanlışları hatırlayacak ve: – Beytullah’ta bulunacak ve onu çırılçıplak tavaf edecekler; bu […]