Browsing category

Peygamber Efendimizin Hayatı

AYDINLIK DÜNYANIN HOŞGÖRÜ ZEMİNİ

Artık çok yönlü bir faaliyetin yürütüldüğü Medine, sulh ve sükûnun, emniyet ve güvenin de merkezi hâline gelmişti. Kaos ve kargaşa dönemi çoktan sona ermiş ve medeniyet televvünlü yeni yüzünde huzurun tebessümleri müşahede edilmeye başlamıştı! Elbette bu, sadece zamanın belli bir dönemini içine alan geçici bir huzur olmamalıydı; onun için Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), insanlara […]

Benî Temîm

Etraflarında huzursuzluk çıkaran ve vadettikleri cizyeyi vermekten imtina eden Benî Temîm’e elli kişilik bir süvari birliğiyle gönderilen Uyeyne İbn Hısn, geceleri yol alarak geldiği Benî Temîm diyarından yirmi biri kadın, otuzu da çocuk olmak üzere toplam altmış iki kişilik esirle Medine’ye dönmüş ve bu hadisenin üzerinden çok geçmeden Benî Temîm, Akra’ İbn Hâbis, Utârid İbn […]

Vazife Şuuru Adına Önemli Bir Hatırlatma

Artık Medine’ye gelip gidenlerin haddi hesabı yoktu. Aynı zamanda o günler, değişik vazifelerle Medine’den dışarı gidenlere de şahit oluyordu. Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), zekat memuru olarak İbn Lüteybiyye’yi Zübyânoğullarına göndermişti; geri geldiğinde huzura giren İbn Lüteybiyye, yanında getirdiği malları göstererek: – Bunlar sizin, bunlar da bana hediye edilenler, diyordu. O güne kadar yaşadıkları teamüllere […]

DAVET VE TEBLİĞİN AÇIKTAN BAŞLAMASI

Aradan üç koca yıl geçmiş, münferit gayretlerle iman halkası ancak bu kadar genişleyebilmişti. Bir yakınının daha İslâm’ı tercih edişine şahit olan, yahut kendi kapısı çalınıp da imana davet edilen veya Kureyş’in nefret dolu tepkisiyle karşılaşan birçok insan, Mekke’deki bu değişimin farkına varmış; artık mesele çoğu insan tarafından konuşulur hâle gelmişti. Muhataplar nezdinde mesajın dikkat çekebilmesi […]

Eskimeyen Bir Sünnet: Misvak

Tıbbî bilgilerimiz ilerledikçe birçok hastalığın mikropların birikip yuvalandığı dişlerdeki çürüklerden başladığı, kalb, böbrek ve eklemler gibi organlar başta olmak üzere birçok organ ve dokuda iltihaplanmalar meydana getiren çürüklerin, hastalıklara sebep olduğu bilinmektedir. Bir tebessümde inci gibi parlayan dişlerin insanlar üzerinde meydana getirdiği müspet tesir ile kirden sararmış ve kararmaya yüz tutmuş çürük dişlerin hâsıl ettiği […]

Tebûk

Tebliğ ve irşad eksenli bu gidiş gelişler yaşanırken Şam cihetinden yeni bir haber gelmişti. Hristiyan Araplar Hirakl’e mektup yazmış ve “Hani şu peygamberlik iddiasıyla ortaya çıkan adam vardı ya, işte O öldü ve arkadaşları da kıtlıktan kırılıyorlar; mal ve mülkleri yok oldu! Şâyet onları da kendi dinine dahil etme gibi bir düşüncen varsa, bu işin […]

Himmete Müracaat

Şartlar ağır, düşman kavi, yol uzun ve imkânlar da azdı; Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), hemen her gün minbere çıkıyor ve sıkıntılar içinde kıvrananların elinden tutmaları için imkânı olan ashâbını infaka teşvik edip: – Allah’ım! Şâyet bu insanların başına olumsuz bir şey gelip de helâk olurlarsa, artık yeryüzünde Sana ibadet edilmez, diyor ve elinde imkânı […]

Medine’den Hareket

Artık gelen gelmiş ve sıra, İslâm ordusunun yola çıkmasına gelmişti. Resûlullah her kabileye sancak ve bayraklarını hazırlamalarını söylüyor ve onları savaşa teşvik ediyordu. – Kişi, ayakkabıyla yola çıktığı sürece süvari gibidir, buyurarak ashâbını ayakkabı giymeleri konusunda teşvik ediyordu. Zira binecek bir hayvanı olmayanlar açısından, bu kadar uzun mesafelerin aşılabilmesi, ancak böyle mümkün olabilirdi! Kendisinden önce […]

Semûd Kavminin Kalıntıları ve Hıcr

Yine hareket başlayıp da Semûd kavminin kalıntılarının bulunduğu Hıcr denilen mevkiye geldiklerinde ashâb, Semûd halkının kalıntıları içine dalmış, kuyularından su çekip kırbalarını doldurmaya başlamışlardı. Hâlbuki Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem), burayı görür görmez devesini hızlandırmış ve yüzünü de kapatarak hızla yol almaya başlamıştı! Ashâbının bu hâlini görünce onlara seslendi ve: – Kendilerine zulmedenlerin arkada […]

İslam Ordusu Tebûk’te

Ertesi gün olup da Tebûk’e ulaşıldığında, pınarların yanına iki askerin ulaştığı görülecekti; Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) onlara: – Pınarların suyuna dokundunuz mu, diye sordu. – Evet, diyorlardı. Celâllenmişti; zira bu kadar hassasiyet gösterilmesine rağmen emr-i nebevînin dinlenmemesi doğru değildi ve Efendiler Efendisi (sallallahu aleyhi ve sellem), benzeri durumlarda bir daha aynı hatanın yapılmaması adına […]