Browsing category

Peygamber Efendimizin Hayatı

Çörek Otu

Üç buçuk yıl aradan sonra, her şeyin bir anda elimizden alınıp yeniden, hem de daha güzeliyle, her şeyin Sahibinden birer lütuf olarak yağdığını idrak etmiş olarak çok sevdiğim işime dönmüştüm. Belki her gün O’nun kudretinin ne kadar büyük olduğunu idrak etmekle, “Sen O’nunla (celle celâluhu) olduktan sonra her şey seninledir.” düsturunu hatırlatmakla geçiyordu. Bulunduğum şehrin […]

Arkasında İlk Saf Tutan Kişi: Hazreti Hadîce (r.anhâ)

Efendiler Efendisi, bir pazartesi günü namaza durmuş ve kullukla Rabbine yönelmişti. Aynı günün akşamında Efendiler Efendisi’nin arkasında saf bağlayan kişi ise, Hz. Hatice’den başkası değildi. Efendiler Efendisi, Cibril’in öğrettiği abdest ve namazı ilk olarak O’na aktarmış ve O da, ilk dersini bizzat Allah Resûlü’nden almış olarak, O’nunla birlikte ilk namazını kılıyordu. Böylelikle, dünyanın cehalete kurban […]

İlk Abdest ve İlk Namaz

İlk vahyin nuzûlü üzerinden çok vakit geçmemişti ki Cibril-i Emîn gelmiş, Allah Resûlü’ne abdest ve namazı talim ediyordu. Habîb-i Ekrem Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), Mekke’nin üst taraflarına gittiği bir sırada vahyin emin elçisi Cibril yanında belirivermişti. Vadinin bir kenarında ayağıyla yeri eşeliyordu. Çok geçmeden buradan bir pınar fışkırıverdi. Çıkan sudan, önce Cibril abdest aldı. […]

Küçük Ali’nin Büyük Kararı

Muhammedü’l-Emîn’in hanesinde yaşanan telaş ve Varaka İbn Nevfel’e gidip gelmeler, Hira’dan indikten sonraki telaş ve Hz. Hatice’nin çırpınışları, yeni bir şeylerin olduğunu gösteriyordu. Küçük Ali de bu deği­şimin hemen farkına varmıştı. Meraklı bakışlarla namaz kılış­larını seyrediyordu. Bu sırada, henüz on yaşlarındaydı. Önce: – Ne yapıyorsun, yaptığın da ne senin, diye sordu. Allah’ın Resûlü cevapladı: – […]

Kulluk ve Sükûnet

İlk günlerde namaz, sabah ve akşam vakitlerinde ikişer rekat olarak kılınıyordu. Efendiler Efendisi, belli ki namazlarını kılmak için sakin bir yer arıyordu ve bunun için de, genellikle Mekke dışına çıkıyor ve hurma ağaçlıklarının arasında sükûnet içinde Rabb-i Ra­hîm’ine içini döküyordu. Yine bu maksatla Mekke dışına çıkmışlar ve yeğeni Hz. Ali ile birlikte namaza durmuşlardı. Halbuki, […]

Zeyd İbn-i Hârise’nin Gelişi

Çok geçmeden bir gün, bu hanenin bir başka mukimi Zeyd İbn Hârise, Efendisi’nin yanına girmişti. Evet, yeni bir şeylerin olduğunu seziyordu; ama bunun muhtevasına henüz muttali olamamıştı. Ne Muhammedü’l-Emîn’i ne de hanımefendisi Hatice’yi, daha önce böyle görmüştü; önde Efendiler Efendisi ve arkasında da kerim zevcesi Hz. Hatice ayakta duruyor ve o güne kadar hiç duymadığı […]

Ebû Bekir Teslimiyeti

İşte tam bu sıralarda Ebû Bekir, ticaret maksadıyla Yemen’e gitmiş ve uzun süren bir yolculuktan sonra Mekke’ye dönmüştü. O dönemin Mekke’sinde Ebû Bekir, zengin ve itibarlı biriydi. Mekkeliler, diyet ve mirasla ilgili işlerini onun fikrini almadan çözmez, bir dediğini de iki etmezlerdi. Mekke’ye yaklaştığında, Ukbe İbn Ebî Muayt, Şeybe, Rabîa, Ebû Cehil ve Ebu’l-Bahterî gibi […]

Zübeyr İbn-i Avvâm

Hz. Ebû Bekir’in gelip huzurda teslim olmasının üzerinden daha birkaç gün geçmişti ki, Efendiler Efendisi’nin huzuruna on beş yaşlarında, genç bir delikanlı girecekti. Bu delikanlı, Allah Resûlü’nün halası Safiyye Binti Abdulmuttalib’in oğlu Zübeyr İbn Avvâm’dan başkası değildi. Bu geliş, onun için geri dönüşü olmayan bir gelişti ve Allah Resûlü’ne o kadar yakınlık tesis edecekti ki, […]

Kâbe’deki Putlar

Allah için yeryüzünde inşa edilen ilk bina olan Kâbe, zamanla gerçek mahiyetinden uzaklaştırılmış ve putlarla doldurulmuştu. İnsanlar, içlerinden bir türlü atamadıkları kulluk duygusunu, elleriyle yapıp inşa ettikleri tahta ve taş parçalarının karşısında durarak tatmin etmeye çalışıyor; önemli kararları öncesinde bunların yanına gelip kur’a çekiyor, şükürlerini bunlara kurban keserek yerine getirdiklerini düşünüyor ve korktukları zaman da […]

Arkadan Gelenler ve Mihnet Yılları

Efendiler Efendisi’nin dizinin dibinde huzuru yakalayan herkes, bu huzuru paylaşacağı başka kişilerin peşine düşüyordu. Davetin gizliden gizliye yürütüldüğü bu dönemde Hz. Ebû Bekir gibi insanlar, önceki konumlarının sağladığı imkânları kullanarak eski dostlarıyla Resûl-ü Kibriyâ’yı tanıştırma yarışına girmişlerdi. Onu, Efendimiz’in hala oğlu genç Zübeyr İbn Avvâm takip etti. Bir başka gün Osman İbn Affan ve Talha […]