Browsing category

Peygamber Efendimizin Hayatı

Hudeybiye Anlaşması’nın yazıya geçirilmesi ve Ebû Cendel

Hudeybiye’de anlaşmaya varmakla ortalık durulmuş ve maddelerin yazıya geçirilerek tasdik edilmesi kalmıştı. Efendiler Efendisi’ne dönen Süheyl İbn Amr: – Haydi şimdi bunları bir kâğıda yaz, dedi. Bunun üzerine Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem), yanına Hz. Ali’yi çağırdı ve: – Yaz, dedi. ‘Bismillahirrahmânirrahîm!’ – Rahmân ve Rahîm de ne demek, diye tepki gösterdi Süheyl. Duraksamıştı; […]

Hudeybiye’de ihramdan çıkış, istişare ve dua

Buraya kadar ashâb-ı kirâmın, Efendiler Efendisi’nin gördüğü rüyanın tahakkuk edeceğinde zerre kadar tereddüdü yoktu; bunun için Hudeybiye’ye kadar gelmiş ve hep, yıllar sonra yeniden Kâbe’yi tavaf etmenin hayallerini kurmuşlardı. Yirmi gündür burada yaşadıkları, şartları ağır bir anlaşma yapılarak geri dönüş hazırlıklarının başlamış olması ve son olarak da Ebû Cendel’in durumu onları ciddi manada sarsmıştı. Şimdi […]

Hudeybiye’den dönüş, bereketlenen yemek ve üç kişinin hali

Artık Hudeybiye’den ayrılmışlar ve Medine’ye doğru ilerliyorlardı; önce Mehrü’z-Zehrân, ardından da Usfân’da konakladılar. Yiyecekleri kalmamıştı ve Allah Resûlü’ne gelerek, bineklik develerini kesmeleri konusunda kendilerine izin vermesini talep ettiler; Allah Resûlü de onlara bu izni verdi. Sevinmişlerdi; ancak bu sevinçlerini yaşayamadan konuyu duyan Hz. Ömer olaya müdahale edecek ve Efendimiz’e gelerek: – Yâ Resûlallah, diyecekti. “Böyle […]

Sütanne İle Geçen Yıllar ve Şakk-ı Sadr

Sütanneyle Geçen Seneler Yeni doğan çocukları, daha gürbüz büyümeleri ve pürüzsüz bir dil öğrenmeleri için süt anneye verme, Mekkelilerin bir âdeti haline gelmişti. Çünkü Mekke, sıcak ve yorucu bir iklime sahipti. Bir de, uzaklarda yaşayan bazı kabileler, hem şehir hayatının olumsuzluklarından uzak kalıp kendilerine ait kültürü muhafaza edebiliyor hem de cahiliyeye ait çirkinliklere bulaşmadan nezih […]

Hudeybiye, en büyük fetihtir!

Büyük bir kazanımla geriye dönüyorlardı; ancak Resûl-ü Ekrem Hazretlerinin kulağına bir kısım konuşmalar gelmişti. Bazıları, Hudeybiye’nin bir fetih olmadığını söylüyordu. Kurbanlarını kesemeden ve Beytullah’ı da tavaf edemeden geri dönüyor olmalarının da bunun bir göstergesi olduğunu düşünüyorlardı. Onlara göre, mü’min olduğu hâlde kendilerine sığınan insanların müşriklere iade edilmesi de bu düşüncelerini doğruluyordu. Her söylenti, din adına […]

Ebû Basîr (ra) gelişi ve anlaşmaya sadakat

Hudeybiye’den dönen Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), ashâbıyla birlikte  artık Medine’ye gelmişti. Çok geçmeden Ebû Cendel’den sonra bu sefer de, Mekke müşriklerinin eza ve cefalarından kurtulup kendini Resûlullah’ın güven veren semtine atmak isteyen Ebû Basîr çıkagelmişti; Zühreoğullarının müttefikiydi. Ancak o da, Mekke’de Müslüman olunca Ebû Cendel gibi hapisler, işkenceler, envâiçeşit hakaretlere maruz kalmıştı. Şimdi ise, bir […]

Hazreti Âmine’nin vefatı

Bir müddet de annesi Hz. Âmine ile birlikte kaldı Allah’ın en sevgili kulu. Baba yokluğunu hissettirmemeye çalışan bir hâli vardı Hz. Âmine’nin. Zaman zaman dede Abdulmuttalib’le birlikte dolaşıyor, bazen de amcalarıyla birlikte hoş vakitler geçiriyordu. Hz. Âmine’nin yüreğinde Medine sevgisi yeşermişti; hem akrabalarını ziyaret edip sıla-i rahim yapmak hem de burada vefat eden kocası Abdullah’ın […]

Önce dede ardından amca himayesi

Dede Abdulmuttalib’in himayesi Hz. Âmine’nin vefat edip de Efendiler Efendisi’nin öksüz kalışı, herkes gibi Abdulmuttalib’i de üzmüştü. Artık torunu Muhammed’e, anne ve baba yokluğunu hissettirmeyecek sıcaklıkta bir sevgi gösteriyor ve onun üzerine titriyordu. Kâbe’nin gölgesinde kendisi için kurulan bir sedir vardı ve insanlarla burada buluşup konuşur, Mekke’ye ait işleri buradan deruhte ederdi. Kendi oğulları dahil […]

Şam Yolculuğu ve Bahîra

Derken, ayrılık vakti geldi ve hareket eden kervanla birlikte amca-yeğen de vedalaşıp yola koyuldu. Uzun ve yorucu bir yolculuktu. Zaman zaman dinlenip ihtiyaçlarını gideriyorlar ve bir müddet sonra yeniden yola revan olup Şam’a doğru ilerliyorlardı. Nihayet, Kudüs’le Şam arasında bulunan Busrâ denilen şehrin yakınlarına geldiklerinde, yeniden mola vermiş ve dinlenmeye durmuşlardı. Kervandakiler dinlenmeye başlamışlardı ki, […]

Korunup Kollanmada İlahî Yönlendirme

Ebû Tâlib, yeğeni konusunda artık daha duyarlıydı. Bugüne kadar dinlediklerinin yanında bir de Bahîra’nın anlattıklarını düşündükçe, O’nun üzerine ayrı bir hassasiyetle titriyor ve başına bir şey geleceğinin korkusuyla yatıp kalkıyordu. Zaten yeğeni Muhammed de, gelişip boy atmış, endamıyla dikkat çeker olmuştu. Üstüne üstlük bir de, bugüne kadar insanların genel alışkanlıkları konusunda farklı düşünüyor ve toplumda […]