Browsing category

Peygamber Efendimizin Hayatı

Efendimiz’in iffet eğitimi ve Ensâr mantığı

Allah Resûlü’nün yanına bir delikanlı gelmişti: – Yâ Resûlallah, diyordu. Mahcuptu; duygularının baskısı altında olduğu her hâlinden belliydi. Bir şeyler demek istiyordu ama bir türlü cesaretini toplayıp da maksadını söyleyemiyordu. Ancak Rahmet Nebisinin şefkat dolu bakışlarına muhatap olunca kendini toparlayabilmişti; yüzü kızarmış, şunları söylüyordu: – Zina konusunda bana izin verir misin! Onun bu sözünü duyanlar […]

Dûmetü’l-Cendel Seferi

İkinci Bedir’in üzerinden çok zaman geçmemişti ki, bu sefer de Şam taraflarından farklı haberler geliyordu. Dûmetü’l-Cendel denilen mekânda bazı kabileler bir araya gelmeye başlamıştı ve çetelerden müfrezeler kurarak Medine’ye saldırı hazırlıkları içinde bulunuyorlardı. İslâm aleyhinde yeni bir kıpırdanma daha söz konusuydu ve bu, Medine’yi tehdit ediyordu. Hatta yakınlarından geçen kervanlara saldırıp mallarına el koyuyor ve […]

Benî Mustalık Seferi

Benî Mustalık Bir haber de Mustalikoğullarının bulunduğu yerden geliyordu. Benî Mustalık’in lideri Hâris İbn Ebî Dırâr, civarın kabileleri de işin içine çekerek bir ordu meydana getirmiş, Medine üzerine saldırı hazırlığı yapıyordu. Öncelikle haberin doğru olup olmadığı teyit edilmeliydi ve bunun için Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem), ashâbından Büreyde İbn Husayb’i görevlendirdi. İstihbarat göreviyle yola […]

Müreysi kuyusu: Uyumayan nifak ve molasız yolculuk

Müreysi Kuyusu Bir tarafta bu gelişmeler olurken diğer yanda ashâbdan bir grup, su getirmek üzere Müreysî kuyusunun başına gitmişti. Müreysî, sığ bir kuyu idi ve ihtiyaçları olan suyu almak için kovalarını suyun içine salan Ensârdan Sinân İbn Veber ile Muhâcirînden Cehcâh İbn Mes’ûd’un ipleri birbirine dolanmış ve aralarında anlaşmazlık baş göstermişti. Kendini tutamayan Hz. Cehcâh, […]

Nifakta Doruk Nokta: İfk Hadisesi

Kasvâ’nın Kaybolması ve Yeniden Ortaya Çıkan Nifak Dinlenmek için mola verdikleri bu yerde konuşma fırsatı yakalayan münafıklar, her türlü malzemeyi kendi lehlerine değerlendirmeyi deniyorlardı ve o ana kadar kesintisiz yolculuğun ne kadar isabetli olduğunu gösteren gelişmelerdi bunlar. Zira Allah Resûlü’nün devesi Kasvâ bu sırada kaybolmuş ve fırsat avına yatan bu adamlar, devenin kaybolmasını da dillerine […]

Hâris İbn-i Ebî Dırâr’ın Müslüman oluşu

Medine’ye saldırıp da Efendimiz ve Müslümanların kökünü kesme hayalleri kurarken aniden karşısında Allah Resûlü ve İslâm askerlerini görerek perişan olan ve itibarını kaybettiği yetmiyormuş gibi bir de mâmelek adına varlığını yitiren Hâris İbn-i Ebî Dırâr, kızı Hz. Cüveyriye’yi esaretten kurtarmak için yedeğine aldığı develeriyle birlikte Medine’nin yolunu tutmuştu. Maksadı, ne kadar deve isteniyorsa onları vermek […]

Benî Lihyân Gazvesi

Kur’ân öğretmek için yola çıktıkları sırada kendilerine Beni Lihyanlılar Beni Hüzeylliler tarafından tuzak kurularak şehit edilen Âsım İbn Sâbit ve Hubeyb İbn Adîy gibi ashâb-ı kirâma duyulan üzüntü hâlâ canlı duruyordu; Allah’ın adını anlatmaktan başka hedefleri olmayan bu insanlara tuzak kurulmuş ve hunharca hayatlarına kastedilmişti. Hak ve adaletin yerini bulması gerekiyordu; zira Resûlullah (sallallahu aleyhi […]

Yeni bir saldırı ve Hendek

Yaklaşık bir yıldır Hicaz’da sulh ve sükûn hâkimdi; etrafta küçük çapta birileri hareketlenmeye başlamış olsa bile Allah Resûlü’nün feraset ve basiretiyle bunlar zamanında sezilmiş, kolluk kuvvetlerinin yerinde müdahalesi sonucu hepsi de etkisiz hâle getirilmişti. Ancak bu, aynı ortamın devam edeceği anlamına gelmiyordu. Selâm İbn Ebi’l-Hukayk, Huyeyy İbn Ahtab, Kinâne İbn Ebi’l-Hukayk, Hevze İbn Kays ve […]

Fark edilen tehlike ve ashâbla istişare

Beri tarafta Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem), Mekke’ye giden Yahudi cemaatinin, kabile kabile dolaşarak herkesi kendi aleyhine nasıl kışkırttırttığını yakından takip ediyordu. Mekke’deki her hareket O’nun istihbarat ağına düşüyor ve O da, atacağı adımları bu bilgilere bina ediyordu. Daha Ebû Süfyân Mekke’den çıkmadan dört gün önce yola onun çıkacağının haberini almış ve konuyu ashâbıyla […]

Sert kaya ve istikbale açılan pencereler

Bir, iki, üç derken her geçen gün zorlaşan şartlara rağmen kazım işi devam ediyordu. Derine indikçe büyük kayalarla karşılaşılıyor ve bunları kırmak büyük maharet gerektiriyordu. Hz. Selmân ile Hz. Ömer’in karşısına da böyle bir kaya çıkmıştı; var güçleriyle vurmalarına rağmen ellerindeki malzeme parçalanmıştı ama kayalar olduğu gibi yerinde duruyordu! Üstesinden gelemeyeceklerini anlayınca durumdan Allah Resûlü’nü […]