Browsing category

Peygamber Efendimizin Hayatı

Uhud’da Hz. Hamza’nın (ra) şehit edilişi

Uhud günü düşmanla yaka paça olurken Efendimiz’in önünde sadece amcası ve sütkardeşi Hz. Hamza vardı. ‘Allah’ın aslanı’ diye anılan Hz. Hamza’nın eliyle o gün Allah (celle celâluhû), düşman arasından otuz bir kişiyi öldürmüştü. Düşman sancaktarlarından bazılarını da o öldürmüş ve böylelikle bidâyette yaşanan hezimette önemli bir rol oynamıştı. Elbette böyle bir aslanın çok düşmanı olurdu. […]

Uhud’da ilâhî yardım

Küçük gibi görünen büyük bir ihmâlin nelere mâl olduğunu herkes görüyordu. Belki de daha büyüklerini gelecekte yaşamamak için Allah (celle celâluhû), Resûlü’nün etrafında böyle bir örneği bütün ümmet-i Muhammed’e gösteriyor ve can alıcı bir noktaya dikkat çekiyordu. Zira muvaffakiyet, Allah ve Resûlü’ne mutlak itaatten geçiyordu. Şimdi ise herkes, canını dişine takmış, Allah ve Resûlü için […]

Düşmanla karşılaşınca okunan dua

Allah Resûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem) Müslümanların temel hak ve hürriyetlerini savunmak üzere yola çıkan ashaba, düşmanla karşılaşmadan önce: “Ey insanlar! Düşmanla karşılaşmayı temenni etmeyin. Allah’tan afiyet dileyin. Ama onlarla karşılaştığınızda da sabredin. Şunu bilin ki, Cennet, kılıçların gölgesi altındadır.” buyurarak nasihat eder ve arkasından şöyle dua ederdi: اَللَّهُمَّ مُنْزِلَ الْكِتَابِ وَمُجْرِيَ السَّحَابِ وَهَازِمَ الْأَحْزَابِ […]

Niyet farkı ve Kuzman

Yapılan ameller ve ortaya konulan gayretler farksız olsa da, sonuçları itibarıyla insanlar aynı kefede değerlendirilmiyordu. Niyet, berrak bir suyun konulduğu bardağa benziyordu ve bu bardağın rengine göre bir görüntü veriyordu. O gün Uhud’da da aynı şeyler olacaktı. O gün Uhud meydanında ortalığı kasıp kavuran Kuzmân adında birisi vardı. Hz. Hamza’ya benzer kahramanlıklar sergiliyor, düşman safları […]

Uhud’da yeniden toparlanma ve tedavi

Kahramanlar Geçidi ve Yeniden Toparlanma Efendimiz’in öldüğü şayiasının çıktığı andan itibaren Uhud, O’nun dizinin dibinde yetişenlerin kahramanlıklarını sergileyecekleri bir alan hâline dönüşüvermişti. Abdullah İbn Cahş ile Sa’d İbn Ebî Vakkâs’ın ölümüne dua yarışına girdikleri bu demlerde Hayseme İbn Hayseme gibi daha nice yiğitler ölüme koşuyor, Hanzala İbn Ebî Âmir misali fütüvvet ruhlu insanların zifafa gidercesine […]

Mekkelilerin çekilişi ve Uhud’daki elim manzara

İşin bu noktasında âdeta Uhud’da zaman durmuştu; iki tarafın da büyük kayıpları vardı ve Mekke ordusunun kumandanı Ebû Süfyân, yeniden Müslümanlara saldırmayı tehlikeli buluyordu. Zira Uhud’un eteklerine çekilen ashâb-ı Resûlillah yeniden toparlanmaya başlamış ve bu toparlanma onu bir hayli ürkütmüştü. Bir de, savaş başlamadan önce ayrılan üç yüz kişilik grubun niçin ayrıldığından haberdar değillerdi; bunların […]

Hz. Hamza, Hz. Mus’ab ve Şehidlerin Defni

Hz. Hamza’nın son durumu Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) çıkmış: – Amcamın başına neler gelmiş, diye tekrarlayarak Allah’ın aslanı Hz. Hamza’yı arıyordu. Derken onu Hz. Ali, Batnı’l-Vâdî denilen yerde buldu ve doğruca Allah Resûlü’nün yanına gelerek haber verdi. Resûlullah, hızlı adımlarla onun olduğu yere geldi. Hz. Hamza’nın karnı yarılıp ciğeri çıkarılmış, burun ve kulakları da […]

Uhud’dan ayrılış ve Medine’nin sabrı

Uhud’dan Ayrılış Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem) o gün, kendisinden önce Medine’ye elçi olarak gönderdiği Mus’ab İbn Umeyr’in yanına da gelecekti. Mus’ab, Allah davası uğruna kol ve kanadını feda etmiş olmasına rağmen, arkada Resûlullah’ı yalnız bırakıp da gidiyor veya O’na uzanacak bir elin önüne geçip de engelleyemeyecek olmanın hacaletiyle yüzünü saklamaya çalışmış Uhud’da yatıyordu. […]

Uhud sonrası münafıkların tavrı

Uhud’a giderken yoldan dönen ve ashâb arasında moral bozukluğuna sebep olan münafıklar, yaptıklarından dolayı üzülüp pişmanlık duyacaklarına bir de tutmuş yapılanların yanlış olduğunu söyleyip Medine’de yeni bir kazan daha kaynatıyorlardı. Bilhassa reisleri konumundaki Übeyy İbn Selûl, Uhud’da aldığı yarayı tedavi etmeye çalışan oğlu Abdullah’ı karşısına almış: – Senin O’nunla birlikte savaşa gitmen benim fikrim değildi; […]

Hamrâü’l-Esed

Cumartesi akşamından itibaren yaralarını sarıp da evinde dinlenmeye çekilen ashâb, pazar sabahı Hz. Bilâl’in ezanıyla birlikte Mescid-i Nebevî”ye gelmişti. İnsanlığın Emîni Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), dünden bu yana düşünüp duruyor ve bir türlü emin olamıyordu. Sonuç itibarıyla Mekke açısından iş ortada kalmıştı; savaşmış ama bir şey elde edemeden geri gitmişlerdi. Yolda giderken kanaatlerini değiştirip […]