Browsing tag

Uhud

Uhud’dan ayrılış ve Medine’nin sabrı

Uhud’dan Ayrılış Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem) o gün, kendisinden önce Medine’ye elçi olarak gönderdiği Mus’ab İbn Umeyr’in yanına da gelecekti. Mus’ab, Allah davası uğruna kol ve kanadını feda etmiş olmasına rağmen, arkada Resûlullah’ı yalnız bırakıp da gidiyor veya O’na uzanacak bir elin önüne geçip de engelleyemeyecek olmanın hacaletiyle yüzünü saklamaya çalışmış Uhud’da yatıyordu. […]

Uhud sonrası münafıkların tavrı

Uhud’a giderken yoldan dönen ve ashâb arasında moral bozukluğuna sebep olan münafıklar, yaptıklarından dolayı üzülüp pişmanlık duyacaklarına bir de tutmuş yapılanların yanlış olduğunu söyleyip Medine’de yeni bir kazan daha kaynatıyorlardı. Bilhassa reisleri konumundaki Übeyy İbn Selûl, Uhud’da aldığı yarayı tedavi etmeye çalışan oğlu Abdullah’ı karşısına almış: – Senin O’nunla birlikte savaşa gitmen benim fikrim değildi; […]

Uhud sonrası yarımadada oluşan hava

Bir badire daha atlatılmış ve müşrikler yeniden geri püskürtülmüştü. Ancak bundan emin olmak gerekiyordu. Bu arada etraftan gelen haberler de iç açıcı değildi; Uhud’un yaralarını sarıp Hamrâü’l-Esed’den de zaferlerini tescil ettirerek dönen Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) ve ashâb-ı kirâm, yoğun geçen iki günün ardından yaralarını sarma fırsatı bulmuşlardı. Ancak gelen haberler, buna ayıracak zamanın […]

Uhud sonrası ashâba muamele: Mülâyemet, af, mağfiret talebi ve istişare

Soru: “Allah’ın rahmeti sebebiyledir ki, sen onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı kalbli olsaydın, çevrenden dağılır giderlerdi.” beyanı zaviyesinden irşad mesleği ve mülâyemet arasındaki irtibatı değerlendirir misiniz? Cevap: Söz konusu âyet, Uhud Muharebesi münasebetiyle nâzil olmuştur. Bildiğiniz gibi Uhud’da geçici bir mağlûbiyet yaşanmış fakat başlangıçta yaşanan nisbî ve kısmî hezimet daha sonra zaferle noktalanmış ve […]

Uhud’un ilk şehidi: Abdullah İbn-i Amr İbn-i Haram (ra)

Hicretin üçüncü yılı, Şevval’in on üçü. Perşembe akşamı. Medine’de bir heyecan var. Yarın Uhud’a çıkılacak. Her evde hazırlık yapılıyor cephe için. Her hanede farklı hikayeler yaşanıyor. Hanelerin duvarları birbirinden farklı konuşmalara şahit oluyor. Kimi, anne babasıyla vedalaşıyor kimi evlatlarıyla. Beyler, hanımlarıyla vedalaşırken, küçük kızlar, çocuklar, babalarının ayaklarına yapışmış ağlıyor: “Baba! Baba! Gitme ne olur!” Ne […]

Medine

Artık yolculuk bitmişti; Medine’ye girmek üzerelerdi. Bir aralık ashâbına dönen Efendiler Efendisi (sallallahu aleyhi ve sellem): – Şu anda Medine’de öyle insanlar var ki, sizin gittiğiniz her yerde, adım attığınız her vadide hep sizinle beraberlerdi, buyurdu. Anlaşılan, arkada kalıp da gelemeyen herkesin münafık olmadığını anlatmak istiyordu; zira onlar arasında, Ka’b İbn Mâlik, Mürâre İbn Rebî’ […]

Uhud’da Sahabîlerin Sabırla İmtihanı ve Gösterdikleri Metanet

Mekkeli müşrikler sahip oldukları güçlü orduya rağmen Bedir’de Müslümanlara karşı mağlup düşmeyi bir türlü hazmedemiyorlardı. Hicret’in üçüncü senesinde,[1] Bedir’de aldıkları ağır yarayı sarıp Müslümanlardan intikam almak için, yedi yüzü zırhlı üç bin kişilik bir ordu hazırlayarak[2] Medine’ye doğru hareket ettiler. Amcası Hazreti Abbâs, bir mektupla bu durumu Efendimiz’e bildirdi. Efendimiz hemen ashâbından bazılarını Mekke ordusu […]