Browsing tag

Uhud

Zor Süreçler, Yıkıcı Söylemler ve Sahâbe

İmtihan ve çile, hicretten sonra da Allah Resûlü (aleyhissalâtu vesselâm) ve ashâbının peşini bırakmaz; katlanarak devam eder. Daveti ve hicreti hazmedemeyen Kureyş’in despot önderleri, onların güdümünde hareket eden müşrik ve bedevi Arap kabileleri, anlaşmalara ihanet edip isyana kalkışan Yahudi ileri gelenleri, kışkırtmalar sonucu İslam’a düşman kesilen Bizans İmparatorluğu ve küçümsedikleri insanların kurduğu medeniyetin sınırlarına dayanmasını […]

Uhud ve Kur’ân’ın Çizdiği Yol Haritası (2)

Yeis, Sizi Teslim Almasın! Uhud’da ve ondan dört ay sonra aynı hafta içinde verilen seksene yakın şehide rağmen ashab-ı kiram asla ümitsizliğe düşmemiş ve yılgınlığa kapılmamıştı. Zira onlar Uhud’un hemen akabinde gelen ayetlerde kendilerine verilen ilkeleri, duygu, düşünce ve hayatlarına hâkim kılmış ve temel hareket stratejisi olarak benimsemişlerdi: “Zorluklar karşısında gevşeyip asla yılgınlığa düşmeyin, bu uğurda […]

Uhud ve Kur’ân’ın Çizdiği Yol Haritası (1)

Uhud’da şehit düşen yetmiş sahabeden dört ay sonra, Reci’ ve Bi’ru Maûne’de Lihyanoğulları ve Hüzeyloğullarının ihanetine uğrayan mü’minler, toplam yetmiş sekiz şehit daha vermişti. Üstelik bu şehitler sıradan insanlar değil kurra, hafız/mürşid hülasa maddi manevi donanımlı kimselerdi. Ortada büyük bir dram vardı; her eve ateş düşmüştü. Bu tabloyu fırsat bilen ve tamamen düşmanlığa kilitlenen müşrikler, […]

Bir İhanetin Anatomisi: Recî’ Olayı

Uhud’da Müslümanların yaşadığı büyük sarsıntıdan cesaret alan çevredeki putperest kabileler, yeni planlar yapmaya başlamıştı. Bununla Mekke müşriklerinin daha da gözüne girmek ve onlara yakınlaşmak istiyorlardı. Attıkları adımlarla, plan ve projeleriyle hakkın yanında değil gücün tarafında olduklarını/olacaklarını ortaya koymaya başlamışlardı. Adeta ihanet yarışına girmişlerdi. İşte bu yarışta ilk kurdukları pusu ve arkadan vurma eylemi Recî’ vakasıdır. […]

Örnek Duruşu İle Hz. Sa’d İbn-i Muâz (ra)

Her toplumda konumu itibarıyla ön plana çıkan, kamuoyunda ya da belli kitleler üzerinde etkili olan saygın kanaat önderleri, karizmatik liderler ve bilgin kimseler vardır. Onların yeni gelişme ve hadiseler karşısında duruşları, insanların duygu ve düşüncelerine yön verir; olumlu veya olumsuz gidişata ciddi tesir eder. Dağ gibi duruşlarıyla azgın dalgalara set olur, fırtınaları sinelerinde yumuşatır ve […]

Ashâbın Korkuyla İmtihanı ve Nebevî Duruş

Fert ve cemiyetlerin dikkat etmesi gereken en önemli hususlardan birisi, insandaki korku hissidir. Zira zalimler, münafıklar ve art niyetliler, insanın tercih, duruş, karar, eylem ve söylemleri üzerinde çok etkili olan bu duyguyu daima suiistimal eder; onları hak ve hakikatten uzaklaştırmaya çalışırlar. Böylece korkakları gemleyip susturma hatta kendi emelleri istikametinde koşturma fırsatını elde ederler. Yaptıkları konuşmalarla, […]

Uzmanlık ve Kuzman’lık Arasında…

Uzman, belli bir işte ya da belli bir konuda özel bilgi, görüş, donanım ve tecrübe sahibi olan kimsedir. İlim, bilim, eğitim, din, teknik ve askeri alan da dahil olmak üzere birçok sahada ihtisaslaşma   özellikle günümüz dünyasında kaçınılmazdır. Zaten her alanda yeteri kadar uzmanları olmayan toplumlar da gerekli kalkınma hamlelerini yapamaz ve gelişemezler. Bu açıdan bir […]

Uhud Sonrası Peygamber Efendimiz (sas) Ne Yaptı?

Ebû Süfyan komutasındaki müşrik ordusu Uhud meydanından ayrılınca Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem), etrafında toparlanan askerleriyle beraber savaş alanına indi. Biri hariç şehitlerin tamamına müsle yapılmış, tanınamayacak hale getirilmişlerdi. Ortada büyük bir vahşet vardı. Askerler, mutlak galibiyetin ardından yaşanan bu elem verici hadiselerden çok etkilenmiş; ne diyeceklerini bilemiyorlardı. Kimsenin ağzını bıçak açmıyordu. Herkes nefesini […]

Ashâbla Uhud’un İstişaresi (14 Şevval Cuma 3 Hicrî)

Mekke ordusu Uhud yakınlarına kadar gelmişti. Uhud demek Medine demekti; büyük bir debdebe ve ihtişamla buraya gelen Mekke ordusu Medine’yi yerle bir etme hırsıyla Uhud’da bekliyordu. Ashâbdan ileri gelenler bir araya gelmişti. Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem) onlarla istişare ediyordu. Zira bu, Bedir’den daha farklı bir gelişmeydi. Gerçi Bedir’e giderken de benzeri bir istişare […]

Hz. Abbas’ın (ra) Mektubunun Efendimiz’e (sas) Ulaşması (8 Şevval 3 Hicrî)

Habeşistan hicretinin ardından yaşanan gelişmeler göstermişti ki müşriklerin, Müslümanlara tahammülsüzlüğü sadece Mekke ile sınırlı değildi. Onlar, Allah’ın nurunu söndürmeyi hedefliyor ve yeryüzünde nefes alıp veren hiçbir Müslüman kalmasın istiyorlardı. Bu yüzden her nereye giderlerse gitsinler Müslümanlar için en büyük tehdit ve tehlike, Mekkelilerdi. Nitekim hicretten sonra Medine’deki gayr-i Müslim gruplara gönderdikleri ültimatom mektupları ve komşu […]