Browsing tag

tebük

Tebûk’ten Medine’ye Dönüş (1 Ramazan 9 Hicrî)

Gassanlıların kendisine destek olan Bizanslılarla birlikte Medine’ye saldırmak istediklerini haber alan Allah Resûlü, Müslümanların temel hak ve hürriyetlerini korumak için Medine’de seferberlik ilan etmiş ve gerekli hazırlıkları yaptıktan sonra Recep ayında Tebûk’e doğru sefere çıkmıştı. Yirmi gün Tebûk’te bekleyen Allah Resûlü, tehlikenin ortadan kalktığına kani olunca yaklaşık iki ay süren ayrılıktan sonra geri dönmek için […]

Tebûk’e hareket (Receb 9/Perşembe)

Efendimiz’in (aleyhissalâtu vesselâm) rehberliğinde Medine’de inşa edilen yeni ictimai hayat ve medeniyet, gören gözler için ilk günden itibaren bir cazibe ve çekim merkezi olmuştu. Ruhları ilahi hakikatlere aç, gönülleri nura muhtaç sineler, soluğu orada alıyor ve burada şahit oldukları güzellikleri temsil ve tebliğin diliyle en ücra yerlere kadar taşıyorlardı. Özellikle insanlarla İslam arasındaki engellerin kalkması, […]

Hz. Kâ’b İbn-i Mâlik: Doğruluğumla Kurtuldum!..

Bazı kimseler, hatalarını kabul etmeye bir türlü yanaşmazlar; ya atf-ı cürümlerde bulunur, başkalarını suçlarlar ya da zorlayıcı sebepler ve olmadık bahaneler sıralayarak işin içinden sıyrılmaya çalışırlar. Oysa, bir suç işlemek veya bir günaha girmek kötüdür, çirkindir; fakat, o suça veya günaha mazeret bulma istikametinde beyanda bulunmak daha kötü ve daha çirkindir. Hatanın hoşgörülmesi ya da […]

Tebûk

Tebliğ ve irşad eksenli bu gidiş gelişler yaşanırken Şam cihetinden yeni bir haber gelmişti. Hristiyan Araplar Hirakl’e mektup yazmış ve “Hani şu peygamberlik iddiasıyla ortaya çıkan adam vardı ya, işte O öldü ve arkadaşları da kıtlıktan kırılıyorlar; mal ve mülkleri yok oldu! Şâyet onları da kendi dinine dahil etme gibi bir düşüncen varsa, bu işin […]

Himmete Müracaat

Şartlar ağır, düşman kavi, yol uzun ve imkânlar da azdı; Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), hemen her gün minbere çıkıyor ve sıkıntılar içinde kıvrananların elinden tutmaları için imkânı olan ashâbını infaka teşvik edip: – Allah’ım! Şâyet bu insanların başına olumsuz bir şey gelip de helâk olurlarsa, artık yeryüzünde Sana ibadet edilmez, diyor ve elinde imkânı […]

Medine’den Hareket

Artık gelen gelmiş ve sıra, İslâm ordusunun yola çıkmasına gelmişti. Resûlullah her kabileye sancak ve bayraklarını hazırlamalarını söylüyor ve onları savaşa teşvik ediyordu. – Kişi, ayakkabıyla yola çıktığı sürece süvari gibidir, buyurarak ashâbını ayakkabı giymeleri konusunda teşvik ediyordu. Zira binecek bir hayvanı olmayanlar açısından, bu kadar uzun mesafelerin aşılabilmesi, ancak böyle mümkün olabilirdi! Kendisinden önce […]

İslam Ordusu Tebûk’te

Ertesi gün olup da Tebûk’e ulaşıldığında, pınarların yanına iki askerin ulaştığı görülecekti; Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) onlara: – Pınarların suyuna dokundunuz mu, diye sordu. – Evet, diyorlardı. Celâllenmişti; zira bu kadar hassasiyet gösterilmesine rağmen emr-i nebevînin dinlenmemesi doğru değildi ve Efendiler Efendisi (sallallahu aleyhi ve sellem), benzeri durumlarda bir daha aynı hatanın yapılmaması adına […]

Tebûk’ten Ayrılış

Yaklaşık yirmi gündür ikamet edilen Tebûk’ten ayrılma vakti gelmişti; ancak ne Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem)’in ne de ashâbın elinde azık adına bir şey kalmıştı! Medine’ye geri dönme kararı alındığına göre yakın zamanda bir savaş ihtimali de yoktu ve bunu fırsat bilen ashâb, huzura gelerek şöyle dedi: – Yâ Resûlallah, diyorlardı. “Bize izin versen […]

Medine

Artık yolculuk bitmişti; Medine’ye girmek üzerelerdi. Bir aralık ashâbına dönen Efendiler Efendisi (sallallahu aleyhi ve sellem): – Şu anda Medine’de öyle insanlar var ki, sizin gittiğiniz her yerde, adım attığınız her vadide hep sizinle beraberlerdi, buyurdu. Anlaşılan, arkada kalıp da gelemeyen herkesin münafık olmadığını anlatmak istiyordu; zira onlar arasında, Ka’b İbn Mâlik, Mürâre İbn Rebî’ […]

Mazerete Sarılanlar ve Bir Tevbe Kahramanı

İç yüzleri bir kez daha sûretlerine akseden bu yüzsüzler, her şeye rağmen Efendimiz’in huzuruna geliyor ve Tebûk’e gidemeyişlerini meşru gösterebilmek için belli başlı mazeretler ileri sürüyorlardı. Yine perdeyi yırtmamak için Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), mazeret diye ortaya sürdükleri yalanları kabullenmiş gözüküyor ve herhangi bir tepki vermiyordu. Peşi peşine hepsi gelip durumunu arz etmiş ve […]